Selaam iyi okumalaar.
***
Olimpiyat köyünde hava güneşliydi. Sırp kadın çimenlere oturmuş ağacın gölgesinde tenine işleyen serin esintinin tadını çıkarıyordu.
"Hande'den uzak dur."
Duyduğu sesle yanındaki kadına baktı, siyah gözlük takmış kafasına Rus mafyası edasıyla tülbenti gelişigüzel bağlamış ve geniş bir şapka takmıştı.
"Melissa Vargas?"
Mile'ye kal gelmiş eli ayağı titremeye başlamıştı. Planının başarısızlığından kaynaklı sinirle "Nasıl anlasın!" dedi.
"Bir ajanın olimpiyat köyünde bacağındaki eski sevgilisinin dövmesini açığa çıkaran şortla dolaşacağını sanmıyorum." neler döndüğünü anlamaya çalışıyordu. "Ayrıca formanın üstünde Türk bayrağı var."
"Of ya." planı suya düştü.
"Benden daha alık olman takdire şayan, saygı duydum şahsen." dedi alayla. "Peki işin aslına gelirsek, neden Hande'den uzak duracakmışım?"
"O başkasına aşık çünkü. Sevenleri ayırmak hoş olmaz sence de öyle değil mi?" üsteleyen bir üslupla sordu kavruk tenli kadın. Bir yandan da işe yaramayan tülbentten kurtuluyordu.
"Hande ile aramızda dürüst bir bağ var. Üzülmeni istemem ama hislerin karşılıksız. Zehra'ya aşık sana değil."
Mile'ye ikinci bir kal gelmişti. Karşısındaki kadının bu kadar alık olmasını beklemiyordu. "Kendimden bahsetmiyorum zaten Zehra da ona aşık. Bana yardım edersen belki farkına varırlar. Ne dersin?"
Jole bu teklife karşı yükselen öfkesini hissediyordu ama öfkeden daha baskın bir duygu varsa o da kıskançlıktı. Hande'yi seviyordu ve Zehra'ya olan hislerini de biliyordu ama Hande'yi başkasıyla düşünmek hoşuna gitmemişti. Onun aşkını istiyordu, onun badem gözleri kendine aşkla baksın, gamzeleri bir tek ona karşı çıksın istiyordu. "Zehra onu yeterince kırmış zaten Hande'nin yapacağı bir şey yok dolayısıyla benim de yok. Siz Zehra ile ne yapacaksanız beni karıştırmadan yapabilirsiniz."
Mile hiçbir şey demedi. Kısmen haklıydı.
"Hem sen niye Hande'yi düşünüyorsun bu kadar, umrunda mı?"
"Hande'nin yaşadıklarını ben de yaşadım, hoş şeyler değil. En sonunda ben de insanım empati kurabiliyorum."
"Peki Zehra ile flörtleşirken veya öpüşürken de empati kuruyor muydun?"
Suspus oldu. Söylenecek bir söz yoktu fakat bu kadar sert bir çıkışma beklemiyordu.
"Ben gitmeliyim. Bence sen de gitmelisin." ağaç gölgesinin serinliğinden ayrılıp gözlerden uzaklaştı Jole.
***
"Ne düşünüyorsun." yatağına kıvrılmış Zehra'ya sorulan bir soruydu bu.
"Hiçbir şey." dedi bitkinlikle. Olimpiyat köyünde böyle hissetmemeliydi. Bir sporcunun ulaşabileceği en yüksek noktadayken belli belirsiz sular içinde yüzüyordu.
"Hande'yi düşünüyorsun." dedi Mile.
"Şu konuyu ne zaman irdelemeyi bırakacaksın?" dedi Zehra sinirle.
"Sen irdelemeyi başlayınca. İlk baştan başlaman gerekiyordu zaten."
"Ben başladım zaten. Benim için hava hoş değil yani anlayacağın." sitem ediyordu.
"O zaman duygularından neden kaçıyorsun, daha doğrusu Hande'ye karşı olan duygularından. Niye korkuyorsun?"
"Allahım sabır, sabır. Herkes de papağan gibi konuşup duruyor. Nereden çıkardın korktuğumu?"
Mile sadece bakış attı ve attığı bu bakış gayet yeterliydi. Çevresindeki herkes Zehra'nın dürüst olup hislerinden doğruca bahsetmesini istiyordu. Ancak Zehra kilitli bir müzik kutusu gibiydi. İçini açıp hoş ve rahatlatıcı bir tınıyla çalmasını istiyordu ancak birinin o müzik kutusunun kolunu çevirmesi gerekiyordu.
"Hande'yi seviyorum ama evet korkuyorum. Ya birlikteliğimiz uzun sürmezse ya ilişkimizi gizli yaşamaktan hoşlanmazsak ayrıca aileme ne diyeceğim? İhtimaller asla azalmıyor ve gitgide artıyor ve Allah kahretsin ki korkuyorum. Bir de ya birlikteliğimizi sürdüremezsek? Ben Hande'yi kaybetmek istemiyorum ve onu yeterince kırdım. Artık beni affedeceğini sanmıyorum." bu dedikleri ile Mile'ye üçüncü kal gelmişti. Zehra'nın ağlama krizine girerek oversharing yapmasını öngörememişti.
"Zehra sakin ol, bak bir işe daha başlamadan o işi düşünme kendine zarar verirsin. Paranoya ile yaşamayı reddettiğin ihtimaller hayatın boyunca peşini bırakmaz daha çok pişman olursun. Ayrıca ailen senden çok Ebrar'ı seviyorlar sana da bir hayal kırıklığını muammelesi yapmazlar. Evet Hande'yi kırmış olabilirsin ancak onu belirsizliğe sürükleyerek daha çok kırıyorsun. Sakin ol."
Göz yaşlarını sildi. Yeşil gözlerinin etrafı kızarmıştı. Mile'ye sarıldı ve teşekkür etti.
"Göreyim seni asker. Hodri meydan." diye ekledi Mile.
"Emret komutanım." eliyle asker selamı verdi o da.
***
Jovana kucağına uzanmış badem gözlü kadının sırtında parmaklarını oynatırken bir yandan da Melissa'nın dediklerini düşünüyordu. Hande gerçekten Zehra'ya aşıktı. Ona kırgın olması bu gerçeği değiştirmiyor, var olan duygularını yitirmiyordu yani Hande hala ona karşı bir şeyler hissediyordu.
Her ne kadar ona aşık olsa da hisleri karşılıklı değildi. Bunun kederi damarlarında dolaşıyordu vücudunun her tarafına doğru.
Kucağındaki kadın ona doğru hamle yapınca durdurdu onu istemeyerek. Doğru olanı yapmalıydı ya da doğru olana sebep olmalıydı.
"Hande, bu doğru değil. Sen başkasını seviyorsun. Rencide edilmiş hissettiğin için yıkılan gururunu benimle inşaa edemezsin."
"Ben, özür dileri-" Jole sözünü kesti.
"Hayır senin suçun değil. Sadece seni seviyorum evet ama sen başkasına aşıksın ve bu doğru değil. Biz arkadaş kalmalıyız." Hande yatağın ucuna oturarak iyice yerleşti. Biraz daha açıklama ister gibi bi hali vardı. Jole anlayıp devam etti "Zehra'ya olan hislerin hala sürüyor ve onu düşünmemek için başkasıyla takılamazsın. O düşünceler eninde sonunda seni bulur."
Olduğu yere mıhlandığını hissetti çünkü haklıydı. Zehra'yı düşünmemek için ekstra çaba sarf ediyordu. Fazladan yapılan antrenmanlar, aynı ortamda bulunmamaya çalışması, birlikteyken yüzüne dahi bakmaması, liste uzayıp gidiyordu. Bir an Zehra için dediklerini düşündü. Korkaksın... Aslında bunu diyen Hande de -pekala korkak değildi tabii- pek cesur sayılmazdı.
"Ona şans ver ya da verme beni ilgilendirmez ama problemini kökten çözmezsen peşini bırakmaz."
"Seni 'kullanmak' istememiştim." mahcubiyetle konuşuyordu.
"Sen kimsin ki beni kullanacaksın!" dedi Jole alayla hafif omuz atarak "Sıkma canını bunlara biz hala Eczacıbaşı'nın en iyi ikililerindeniz."
"Ticoma ayıp etme!"
Jole ellerini teslim edercesine kaldırdı "Tamam ama ondan sonraki en iyi biziz."
"Şüphen olmasın." dedi Hande odadan ayrılmak üzere kapıya doğru ilerlerken. Jovana da onunla birlikte ayaklandı. "Teşekkürler."
***
Gecis bolumu gibi oldu biraz o yuzden icime de sinmedi pek bu nedenle yeni bolum yazmaya calisacagim yarina. Yavas yavas finaal. 🥲