Selamlaar.
***
Hande:
Antrenman sonunda kenarda kalmış topu almak için uzanırken başka bir elin topu kavramasıyla uzanmış halde kalakalmıştım. Yukarı doğru kalktığımda bana bakan yeşil gözlerini görmeyi beklemiyordum.
Kahvelerimi diktim hemen yeşillerine, ayırmadan. Sinirliydim, öfkeliydim, kırgındım ama Jovana'nın söylemleri kendimle barışmama sebep olmuştu. Başından beri Zehra'ya öfkeliydim evet ama bu öfkenin sevgimi suistimal etmesine izin vermemeliydim. Kendime zarar veriyorum böyle yaparak. Ben buyum çünkü Zehra'yı seviyorum her ne kadar bunu düşünmeyerek ona olan hislerimi yok etmeye çalışsam da ben uzun bir süredir daha önce en yakın arkadaşım olan Zehra'ya aşıktım. O yüzden çekmedim gözlerimi gözlerinden. Hasret kaldığım orman gözlerine baktım doya doya.
Bana bakıp gülümsüyordu. "Bence konuşmamız gerek." dedi. Gülümsedim. İletişim bize lazım olan ilk şeydi. Birçok şeye aç olduğumuz gibi en çok iletişime açtık.
"Konuşalım, bol bol konuşalım." dedim memnuniyetle. Başka şeyler de söylemek istedim ama beynim durmuştu, aklıma hiç bir şey gelmiyordu.
Uzattığı elini tuttum ve kızların gürültüsünün yankılandığı soyunma odasına ilerledik birlikte. El ele.
***
Takımdan izole bir şekilde yan yana hazırlanıyorduk. İçimizde biriken söylenmemiş laflar, konuşulmamış sohbetler havada dönüyordu. Bana baktı Zehra birden konuşmayı bırakıp. Söyleyeceği şeyi bekliyordum.
"Gözlerini kapat." dedi.
"Niye?" diye sordum merakıma yenilerek. "Ne yapacaksın?"
"Hande kapat gözlerini!"
"Niye ki Zehra? Ne yapacaksın yine?" normalde gözlerimi kapatır anı bozmazdım ama bu muzipliklerimin onu çıldırttığını biliyordum. Onu sinir etmeyi, çileden çıkarmayı çok özlemiştim.
"Kapatmazsan kapatma." sözünü bitirmeden kapattım gözlerini.
"Aç."
Gözlerimi açtığımda elini bir kutu gibi açmış içinde bir kart duruyordu. Kredi kartı şeklindeki kartonumsu kartı elime aldığımda anlamamıştım. "Kredi borcumu ödeyecek kadar para vardır umarım bunun içinde."
"Onun için iban atabilirsin çünkü bu bizim oda kartımız." duyduğum cümleyle otuz iki diş sırıtmaya başlamıştım bile.
"Bizim mi?" başını salladı hemen.
"Simge abla Aslı ile kalacak, ben de Ebrar'ın diline düşmeyi göze alarak onu Mile ile kalması için ikna ettim. Yani yeni oda arkadaşım sensin." göz kırptı pezevenk edasıyla, ben de buna tav oldum maalesef.
Kendimi daha fazla tutamayıp boynuna doladım kollarımı, en son ne zaman oda arkadaşı olduk meçhul. Kollarım boynunda zıpzıp zıplıyordum belimdeki elleri ile sakinleşip mayışmıştım. Elbette mesleğimiz dolayısıyla büyük ebatlıyız ama gözle görülen bir farkımız vardı. Benimkine kıyasla büyük olan ellerini hissetmek büyük bir zevkti.
"Buna bu kadar sevindiysen iban atmasan da olur bence. Sıkışığım şu dönemler." güldüm dediğiyle.
"Aferin içine sıç bu anımızın. Tabii ki sevineceğim en son oda arkadaşı olduğumuzda dolar üç liraydı. Neyse güldürdüğün için affedeceğim seni. Bravo arada komik oluyorsun ben kadar olmasa da."
"Ben daha komiğim bir kere!"
"Tabii, tabii." sataşıyordum ben de ona.
Uzun süredir ortalıkta gözükmeyen samimiyetimiz fark edilmiş olacak ki Gizem yine boş bulunmuştu.