Selam 😞 bu bolumu madalyayi kutlamak icin yazacaktim aslinda ama yine de tesekkurler kizlar. Sakat sakat oynayan zehra hande cansuya ve olimpiyat ruhunu yasayan deryaya helal olsun. Ilk dort olmak ne denli bir basari bilmiyorum pcmiz meryem bozken 5. olmustuk sonucta. Neyse daha saglikli, tutarli, basarili bir olimpiyat yasariz umarim. ❤️🤍
***
Huzurlu bir günün ilk saatleriydi. Güneş doğmuş ışınları tüm şehri sarmıştı. Bizim Güneş de sevdiği kadınla birlikte sarmaş dolaş yatıyordu. Uykusunun sonuna gelen Hande uyandı. Kollarını sardığı kadına öpücükler kondurarak onu uyandırma görevini üstleniyordu çok geçmeden Zehra da uyanmıştı."Günaydın birtanem." öpücüklerine karşılık verdi o da.
"Günaydın aşkım."
"Sen tarafından öpülerek uyandırılmak da nasip oldu bana." dedi Zehra yaşadığı büyük memnuniyetle bu sefer odada sadece ikisi vardı üstelik çıplak da değillerdi. Baş başa olan birlikteliklerinin tadını çıkarıyorlardı anlayacağınız.
"İlk defa bu kadar huzurlu uyandım uzun bir süre sonra." dedi Hande burnunu Güneş'inin yanağına sürterek.
"Ben de." o da balının burnunun ucuna bir öpücük kondurdu. "Baksana alarm bile çalmadı daha."
"Umarım son günümüze iyi başlangıc yaptığımız gibi iyi bitiririz." durgun konuşmuştu.
"O ne demek?"
"Maçı diyorum." iç çekti derince "Umarım mücadelemize değer."
"Ne olursa olsun birlikte olacak." Zehra'nın bu tavırları çok hoşuna gitmişti Hande'nin.
"Karnım, bacağım, boynum koptu bu süreçte ama aslına bakarsak hiç 'keşke' demiyorum biliyor musun? Kaybettik bazı şeyleri ama bizi kazandık."
"O meşhur hastane yok mu?" güldü Zehra. "Çok özel yeri oldu bizim için. 'Acıbadem' dövmesi yaptıralım bari."
"Daha da orada görüşecek gibiyiz. Baksana şu halimize yaralı asker gibiyiz."
Zehra daha da sıkı sarılıp dudaklarına yöneldi balının. Uzunca narin bir öpücük kondurduktan sonra alnını öptü "Geçecek balım, değecek buna." dedi kısık sesle.
***
Kızların olimpiyat yolundaki yolculuklarının son günüydü. Bronz madalya maçı için hazırlıkları tamamlamış maç saatini bekliyorlardı. Son bir maç, son bir şarkı.
Takım otobüsüyle salona vardıklarında son ikisi kalmıştı otobüste. Baktılar birbirlerine hiçbir şey demeseler de tek bir kelime etmeselerde gözlerinden anlıyorlardu birbirlerini. Zaten aşk bu değil miydi? Bir bakışını ezbere bilmek değil miydi?
Çok geçmeden sarılıp öpüştüker kısa ama tutkulu bir şekilde. Başarılar dilediler birbirlerine, bir takım arkadaşlığından ziyade iki sevgili gibi dilediler bu başarıyı. Çünkü otobüsten sonra rahatça konuşamayacaklardı. Takımdakiler, seyirciler, kameralar buna bir nevi engeldi.
Soyunma odasındaki muhabbet, ısınma derken artık herkes sahadaydı. Düdük çaldı ve maç başladı.
***
Finale çıkamasak da ülkecek bronz madalyayı kutluyorduk şu an. Sahada yapılan danslardan sonra otobüse geçmiştiler. Herkes farklı bir alemdeydi bağırıp çağıran Ebrar, oyun havası açan Beyza ve Derya ve otobüsün arkasına sığınmış HanZeh. Hande hala ağlıyordu arada ağlaması duruyor beş dakika sonra yine başlıyordu. Ne yapsın o da böyleydi, duygusaldı. Gereğinden fazla olsa da.
"Aşkım ağlama aldık madalyayı. Gören de cenazen var sanacak." göz yaşlarını silerek konuştu Zehra ama hiç fayda etmiyordu çünkü sildiği an yeni göz yaşı akmaya başlıyordu.
"Az kalsın oluyordu cenazem, karnım ve bacağım için."
"Değdi birtanem değmedi mi? Ben öldürmediğin bir top hatırlamıyorum."
"İyi ki varsın Zehra." yine aniden durgunlaştı.
"Hande!" uzatarak konuştu yanaklarını sıkarak. "Senin bu ani ruh hali değişikliklerini ne yapacağız biz acaba?" sulu bir öpücük kondurdu.
"Yalnız daha otele varmadık." dedi Ebrar. "Şimdi siz sevişmeye başlarsınız falan uyarayım dedim."
"Önüne dön Ebrar benim kuzum ağlıyor şu an seninle uğraşamayacağım." dedi yakınındaki şişeyi isabetli olacak şekilde fırlatarak. "Değil mi kuzum?"
"Ya kuzun muyum cidden?" kafasını sağa yatırdı, çığlığa benzer tiz bir sesle konuşmaya başlamıştı. "Ya Zehra sen resmen bana aşıksın!"
"Aşığım aşkım! Çok aşığım çok!" kaçamak bir öpücük kondurdu hemen.
"İçerde yakın bir durun daha otobüsteyiz." Ebrar ellerini kafasına koymuştu. "Oha öpüştünüz bile. Siz soyunmaya başlamayın sakın."
"Ebrar şimdi yırtıp atacağım üstümü çırılçıplak gezeceğim. Sinirlendirme beni boğmayayım seni!"
"Gerek yok Handeciğim biz seni gördük zaten. Bir dahasına gerek yok."
"Ebrar!" bu kez Zehra şişeden yardım alarak değil kendi eliyle yapıştırdı. Böylece Ebrar'dan kurtulmuşlardı, yanı az bir süre için.
"Gelinlerimi rahat bırak Ebrar." Cansu da gelmişti Hande ile Zehra'nın yanağını sıkıyordu "Aşık onlar aşık."
"Sağ ol Cansu Hanım Teyze." Hande doğrulup yalandan Cansu'nun elini öptü. Zehra şaşkınlıkla izliyordu bunları.
"Ebrar bitti sen başladın. Hayırdır Cansu."
"Rahat rahat kaynana rolü yapamayacak mıyım Zehra?" saçını savurdu "Oyunculuğumu kıskanıyorsan söyle de bilelim."
"Ben sevgilimle huzur içinde olimpiyat madalyasının tadını çıkartmak istiyorum sadece."
"Ay düşünsene sevgiline olimpiyat kazanmışsın. Var mı daha üstü?"
"Yok bence." dedi Hande ve hemen Zehra'nın dudağına yapıştı "Güneş'im ile başardık biz ama."
"Iyy Hande yürü git kusucam şimdi." yalandan öğüren Ebrar önüne döndü.
"Bu kadarına ben de dayanamıyorum." Cansu öpücük attı. "Öptüm kızlar!"
"Kaldık mı başbaşa?" Zehra'nın eli yavaş yavaş Hande'nin şortuna doğru kayıyordu.
"Hayır aşkım otobüste herkes var şu an, yalnız değiliz yani." elini alıp uzaklaştırdı.
"Ama otelde yalnız olacağız." dudaklarına yanaşıp konuşmuştu. Aralarındaki mesafe yok denecek kadar azdı. "Haksız mıyım sevgilim?"
"Haklısın sevgilim." mesafeyi kapatmışlardı.
"Otele geldik koşun sevişin hadi." Ebrar koltuğun üstünden konuşmuştu.
Kızlar birden ayrıldı birbirinden. Tutkulu bir öpüşme esnasında oldukları için geldiklerini, otobüsün durduğunu bile fark etmediler.
"Ebrar!"
***
Kisa kestim biraz gecis bolumu gibi dusunun. Optuum.