Selaam. Bu kurguyu bitiriyorum artık, belki bi sondeyiş bölümü yazarim. Ama artık ilerleyemediğim için sonlandırmaya karar verdim. Yrni kurguyu da yakın zamanda yayınlarım.
Me and you, and you and me
No matter how they toss the dice, it had to be
The only one for me is you, and you for me
So happy together...***
Olimpiyat macerası bitmesine rağmen kızların tedavisi bitmemişti. Hande ve Zehra ikilisi soluğu her şeyin başladığı yerde, hastanede almışlardı. Tatil yapamasalar bile ilk defa kulüp sezonuna kadar yaklaşık iki aylık bir boşlukları vardı. Bu boşluğa alışık değillerdi fakat yıllar sonra ilk defa kulüp sezonuna yorgun argın katılmayacaklardı. Bu bin tatile bedeldi onlar için.
Kafeteryada tam hastanenin ucuz kafeteryasına yakışan bulaşık izi çıkmış bardaklardan çaylarını yudumlarken konuşuyorlardı. Yer ne olursa olsun birlikte olunca huzur doluyorlardı.
"Şurada şu kaynamaktan acıyan çay yerine fresh bir bloody mary olacaktı." dedi Hande hastanedeki ilk sohbetlerini hatırlayarak. Zehra'nın iğrenmiş bakışlarını görünce hemen düzeltti. "Tabii bloody mary bana, sana da buz gibi bir mojito alalım."
"Yiyeceğim seni Hande. Yeneceksin." dedi Zehra karşısındaki bu tatlılığa yenik düşerek.
"Oha aşkım hastanede yapma bari! Elalemin ağzına sakız olacağız." dedi dizlerini döverek.
"Cidden kendi evimden çok gördüm şu hastaneyi." çayından yudum aldı, ortam sessizleşmişti.
İkisi de halinin acınası olduğunu biliyordu. İkisi de düşüncelere dalmıştı bu yüzden fakat başarı yolunda yapılmış fedakarlıklar olduğu için ve bu fedakarlıkların da karşılığını tam olmasa da bronz madalyayla aldıkları için irdelememişlerdi.
"Düğünümüzü de bursda yaparız böylece ne kadar vefalı hastalar olduğumuzu göstermiş oluruz." sessizliği bozan Zehra olmuştu.
"Ay ama ben yaz düğünü istiyorum. En sevdiğim mevsim!" gülerek konuştu.
"Bana sorarsan ben kış insanıyım ama bu tempoda lig zamanı düğün yapamayacağımıza göre yaz düğününe de razıyım." sevdiği kadının ince, uzun, şekilli ellerini tutarak okşamaya başladı. "Gerçi senle olsun ben her düğüne razıyım aşkım."
Hande de elinin üstündeki eli tutarak güneşinin avcuna bir öpücük kondurdu. "O zaman yazın yaparız! Deniz kokusunda, efil efil rüzgar içinde."
"Aşkım biz bir yasal olarak evlenebilelim de o zaman konuşuruz." ikisininde henüz bu hakkı yokken böyle planlar yapması trajikomikti. "Hadi bebeğim, kalkalım. Bana geçeceğiz değil mi?"
Zehra'nın evinde buluşma planları vardı. Onun evi daha büyük ve bahçeliydi yani bir apartman dairesine göre daha izoleydi. Zehra'nın bahçedeki salıncağında sallanmak Hande'nin en sevdiği şeydi.
***
Zehra:
Sürücü koltuğunda yola odaklanmış bir şekilde ışıkta bekliyordum. Aşkım da yanımda sağ koltuk prensesliğinin bir numaralı görevini yerine getirmek amacıyla bağıra bağıra şarkı söylüyordu. Normalde bu kadar bağırmazdı ama huzurlu ve rahat hissettiği yerlerde şarkı söylerdi bu kadar yüksek sesli. Yanımda huzurlu hissetmesini seviyorum.
Şarkının orta yerinde sesi birden kısmıştım. Bana şaşkın bir şekilde baktığında dayanamayıp güldüm. Emziği alınan bir bebek gibiydi. Dayanamayıp bir buse kondurdum gül kurusu dudaklarına.