Selamlaar! Santaya cok sinirliyim zaten haz etmezdim sen kimsin singosumuzu kesiyorsun. 😒 Neyse iyi okumalar!
***
Hande:
Sabah bacaklarımdaki sızıyla uyanmıştım. Uykulu bir şekilde kollarımı sarılmak amacıyla yanıma attığımda rahatsız edici bir boşlukla karşılaşmamayı umuyordum fakat öyle olmuştu. Dün gecenin yaşanmışlıkları ile bünyeme dolan utançla yerimden doğruldum.
Kalkıp banyodaki işlerimi hallettikten sonra Zehra'nın dolabından rahat bir şeyler aldım. Evet utanç dolu olabilirdim ama bu haldeyken simli crop ve mini etek giyemezdim, perişandım. İçimde olan yersiz umutla evi dolaşmaya başladım. Kimse yoktu. Geriye kalan umut kırıntısıyla mutfağa yöneldim. Hala evde kimse yoktu. İçimde ilk başta oluşan huzur, ardından gelen utançla yerini öfkeye bırakıyordu.
Dün geceki konuşmamız gelmişti aklıma. "Olmayacağım." sesi beynimde yankılanıyordu. "Oldun." dedim göğsümde biriken nefesi ızdırapla dışarı verirken.
Buzdolabını açtım bilinçsizlikle. Raftaki ananas suyunu kafama diktim ve çöpe atmak yerine rafa geri koydum. Bu da benim minik intikamımdı.
Masaya çevirdiğimde gözüme çarpan kahvaltı tabağını ve yanındaki notu gördüm. "Afiyet olsun. Erken çıkmam gerekiyordu kusura bakma." kusura baktım. Açlıktan ölcek olsam da o tabak yerine Zehra'yı görmeyi tercih ederdim. Hiçbir şey yemeden notu yırtıp attım ve evden çıktım.
***
Bir kaç gün sonra:
Artık olimpiyat hazırlıkları başlamıştı. Hande, İlkin ve Zehra da takıma katılmıştı. O günden sonra ikili konuşsa da yaşadıkları birlikteliği görmezden geliyordu. Bugün kahkahalarla konuşan Zehra-Mile ikilisi Hande'yi bozmuştu fakat Zehra için de durum farklı değildi. Beyza ile samimi bir antrenman geçirmişti Hande. Kulüpten arkadaş olduklarını biliyordu ama yine de içindeki kuruntusunu susturmaya engel değildi.
Aralarındaki huzursuzluk diğer arkadaşları tarafından farkediliyordu. Eskiye kıyasla soğukluk yoktu ama bariz bir huzursuzluk vardı.
"Kavga mı ettiniz." dedi Cansu sessizce duvarda smaç çalışan Zehra'ya.
"Kimle?" aslında sorduğu sorunun cevabını biliyordu fakat kaçmak için ilgilenmiyormuş gibi yapıyordu.
"Dedemle." Cansu salak değildi ve arkadaşını tanıyordu. "Son zamanlarda sen de bir şey var fark etmiyorum sanma. Seni zorlayıp ağzından laf almayacağım fakat dostun olarak benden bir şey saklamana kırılıyorum. Bunu bil."
Zehra topu yere bıraktı. En sonunda cevap vereceğini bildiği sorudan buraya kadar kaçabileceğini anladı. "Çıkışta bana gel."
***
Sessizce geçirdikleri araba yolculuğunun ardından eve gelmişlerdi. Zehra artık içinde tutmayacaktı. Normalde böyle olayları saklar içine atar en sonunda patlardı. En sonki patlaması kimseye yaramadı. O yüzden bir kez olsun bu huyundan vazgeçecekti.
"Dinliyorum" dedi Cansu. Mutfak masasına otururken Zehra da davlumbaz ışığının altında bulaşık makinesini boşaltıyordu. Bu sohbetin uzayacağıma bir işaretti.
Geçen yıl yaşadıklarını anlattı. Cansu dostça bir tartışma beklerken olayın bu derecede olmasına şaşırmıştı. Zehra en sonunda paylaşmanın verdiği rahatlığı yaşamıştı.
Salona geçtiklerinde Cansu sorguya devam ediyordu.
"O günden beri konuşmuyor musunuz?"
"Hayır, tedavideyken takıldık bazen. Ama asıl beni sıkan şey..." tıkanıp kalmakla beraber yüzü kızarmıştı.