***
İlkin, Elif ve Simge, Hande'nin evindeydi. Onu akşam dışarı çıkmaya ikna ediyorlardı. Hayatı iyi ilerliyordu Hande böyle bir teklifi reddedemezdi, dışarı çıkmayı, eğlenmeyi, gürültülü mekanlara gitmeyi severdi. Yüksek enerjisi o yerlere uyum sağlardı fakat İlkin'e olan itirafıyla yarım kalmış kederine geri dönmüştü. Zehra'nın sebep olduğu kederine.
"Çıkalım bak o kadar hazırlandık. Sana da iyi gelir hem." dedi Simge yanındaki koltukta pijamalarıyla yatan kadına. Hande sadece omuz silkmişti, kayda değer bir tepki göstermiyordu.
"Evet, Hadi git hazırlan. Bir daha ne zaman gideceğiz antrenman, maç derken?" destek çıktı Elif "bak kırma beni pas atmam yoksa sana."
Herkes güldü. Uzun uğraşlar sonucu kabul etmişti. Onu tutan negatif duygulardan uzaklaşmaya iyi gelecekti veya tüm çaresizliğiyle buna inanıyordu. Mekana uygun bir şekilde sırtı açık simli bir crop ve siyah mini etek giymişti. Baktı aynaya.
"Güzelim, güzel." kombinini tamamlıyordu son dokunuşlarla. "Çıtır kızım aslında. Hadi Hande hazırız. İyi geçsin bu gece. Güzelliğimin hatrına."
"Narsisizm seansın bittiyse çıkalım artık." kapıda belirdi Simge.
"Bitmemişti ama hadi kırmayayım seni."
***
Simge'nin aracıyla gidecekleri yere vardılar. Diğer arkadaşları da orada onları bekliyordu, tanıdık yüzlerdi, biri hariç.
Uzun, kumral, yapılı, büyük olmasına rağmen düzgün burunlu, keskin yüz hatları olan, yeşil gözlü bir çocuk. Tanışırken Yaren ve Berk'in arkadaşı olduğunu, isminin Alkan olduğunu öğrenmişti Hande. Bir tek o öğrenmişti çünkü Simge, Elif, İlkin tanışırken bu kadar yadırgamamıştı onu. Kanı ısınmadı değildi ama arkadaşlarıyla başbaşa geçirmeyi tercih ederdi.
Masaya otururken asla planlanmamış gibi davranarak Hande'yi, Alkan'ın yanına oturttuklarında anlamıştı. Tuzağa düşmüştü. Kafa dağıtmak için çıkılan gecede içip dans ederek değil Hande'nin çöpçatanlığını yaparak eğlenilecekti.
Önündeki bir kadeh şaraba bakarak Alkan'ı dinliyormuş gibi yapıyordu. İyi, hoş çocuktu ama avelin tekiydi aynı zamanda. Elif'in bağırmasıyla önündeki kadehten çekti bakışlarını.
"Cansu, Ayça, Buket! Ne işiniz var burada?" el sallayarak masaya çağırdı. Hande gülümserken gördüğü kişiyle dondu kaldı. "Zehra sen de mi buradaydın? Gel gel iki selam verelim kaçma." bunu diyen Elif'e küfretti içinden ne olurdu görmeseydi onları da önüne baksaydı? O gözler boşuna büyük değildi demek ki.
Herkesle selamlaştıktan sonra diğer grup başka masaya geçmişlerdi. Hande bakmamaya çalışsa bile gözünü alamıyordu odağı sürekli oradaydı. Yarım odağıyla bir yandan da yanındaki sırığa cevap vermekle uğraşıyordu.
***
Hande:
"Dinliyor musun?" duyduğum sesle yanımdakine baktım.
"Pardon dalmışım." gözüm hep Zehraların olduğu masadaydı. İster istemez pot kırıyordum fakat bunu bırakmalıydım. Alkan'a ayak uydurmaya karar verdim. Anlık bana sunulan bir stres çarkı gibi düşünecektim onu. Bu gecelik konuşuruz, 'senden çok hoşlandım' veya 'çok farklısın' gibi samimiyetsiz laflarını dinler gecenin sonunda da 'sonra görüşürüz' yalanını söylerdim. Bu gece kafa dağıtmam lazımdı değil mi?
"Rahat ol." dedi karşımdaki adam ve elini belime sardı. Sırnaşık hareketlerini tam gaz devam ettiriyordu. "Olimpiyatlarda seni izlemek için sabırsızlanıyorum." diye devam etti. Avel. Daha önce voleybol maçı bile izlememiştir eminim.