Öğleden sonramın tek neşesi Sunghoon olmuştu. Sonunda onu güldürmeyi başardığımda, yerinden kaldırıp oyun oynamaya ikna edebilmiştim.
Top oynamayı çok sevmediğini söylediği için önce biraz salıncakta sallandıktan sonra arabalarla oynamıştık. Öğle aramız bittiğinde uyku saatimiz geldiğinden birkaç saat ayrı kalmak zorunda kalsak da birbirimize uyurken sarıldığımız peluş oyuncaklarımızı vermiştik. Tıpkı onun gibi çok tatlı bir penguenim olmuştu ve aynı onun gibi kokuyordu! Artık çok daha derin uyumamın nedeninin bu penguen olduğunu biraz geç anlayacaktım tabi.
Uyku saatimizden sonra herkes kendi sınıfında etkinlikler yapmıştı. Onu ancak teneffüslerde görebiliyordum ama öğlenki halinden daha mutlu olduğunu görmek içimi rahatlatıyordu. Tabi, arada bir ona o sözleri söyleyen çocuklara kötü bakışlar atmayı da ihmal etmiyordum. Dövememiştim ama en azından bunu yapabilirdim.
Okulun bitiş zilinin çalmasıyla birlikte çantamı kaptığım gibi Sunghoon'un sınıfına koştum. Onunla birlikte bahçeye çıktık ve ailelerimizi beklemeye başladık. ;
Babalarımı uzaktan gördüğümde mutluluğum iki katına çıktı; genellikle beni sadece biri almaya gelirdi, ama bugün ikisi birden gelmişti.
Sunghoon'un elini heyecanla tutarak, "Gel, seni babamlarla tanıştırayım," dedim ve onu çekiştirerek yanlarına götürdüm.
Babalarımın yanına varınca, onları kocaman sarıldım. Ardından arkamda sessizce bekleyen Sunghoon'u yanıma aldım ve "Bakın, bu benim yeni arkadaşım Sunghoon," dedim.
Chan babam, Sunghoon'un saçlarını okşayarak, "Memnun oldum, yakışıklı," derken, Felix babam da bizim hizamıza eğilerek Sunghoon'un yanaklarını öptü ve "Ne kadar da yakışıklısın sen öyle. Benim adım Felix, memnun oldum canım," dedi. Chan babam aynı zamanda, "Ailen gelene kadar bizimle bekle olur mu?" diyerek ekledi.
Sunghoon çekingen bir şekilde başını sallayarak, "Memnun oldum," dedi. Biz Sunghoon'un ailesinin gelmesini beklerken, Chan babam birden şaşırarak ileriye doğru işaret etti ve Felix babama dönerek, "Onlar Minho ve Jisung mu?" diye sordu.
Sunghoon, babamın sözleri üzerine onun baktığı yöne döndü ve bir anda "Baba!" diyerek sevinçle koşmaya başladı. Onlara ulaştığında, ikisine de sımsıkı sarıldı ve ardından bir babasının kucağından inmeden ona sarılmaya devam etti. Biz de onlara doğru yaklaşırken, diğer babası bizi fark etti ve şaşkınlıkla "Chan? Felix?" diye seslendi.
Hızla bize doğru gelerek babalarımla sıkıca kucaklaştı. Sesinde belli olan özlemle "Uzun zaman oldu," dedi. Felix babam ona tekrar sarılırken, "Sizi özledim, Jisung," dedi.
Diğer babası, kucağındaki Sunghoon ile yanımıza geldiğinde, onu yere bırakmaya çalıştı ancak Sunghoon'un ona daha sıkı sarılmasıyla gülümseyerek, "Küçük bey beni özlemiş," dedi ve Sunghoon'un izin verdiği kadar babalarımla tokalaştı.
Chan babam, "Nerelerdeydiniz? Yurt dışında olduğunuzu sanıyorduk," derken, Sunghoon'u tutan abi, "Üç sene önce döndük," diye cevap verdi.
Adının Jisung olduğunu öğrendiğim abi, tekrar Felix babama sarıldı ve "Çok özledim," dedi. Babam da ona sımsıkı sarılarak, "Ben de," derken Chan babam, saçlarımı karıştırarak, "Anlaşılan bizim ufaklıklar da hissetmiş, şimdiden arkadaş olmuşlar," dedi.
Jisung abi, bana doğru eğilerek, "Merhaba canım, ben Jisung. Babanlarla çok eski arkadaşız. Senin adın ne bakalım?" dedi. Ben ona "Jake," derken, gülümseyerek "İsmin de senin gibi çok güzelmiş," dedi.
Diğer abi de elini uzatarak gülümsedi, "Merhaba yakışıklı. Ben de Minho abin," dedi. Ben onun elini sıkarken, Jisung abi Sunghoon'un saçlarını okşayarak, "Bebeğim, neden babanın kucağından inmiyorsun? Bak, arkadaşın tek kaldı," demişti.
Sunghoon ona cevap vermezken, Minho abim endişeyle, "Oğlum, bir şey mi oldu?" diye sordu. Sunghoon'un sessiz kalacağını anladığımda, bir anda söze atıldım.
"Bugün bazı çocuklar ona kötü sözler söylemiş. Çok ağladı. Onları dövmeyi teklif ettim ama kabul etmedi. Ama merak etmeyin, sonra Sunghoon'u güldürmeyi başardım ve birlikte birsürü oyun oynadık," dedim.
Jisung abi, endişeyle oğlunu kucağına almaya çalışırken, Felix babam da Sunghoon'un saçlarını okşamaya başladı. Minho abi bana dönerek, "Ne demişler canım?" diye sordu.
Bir anda Sunghoon bana ağlamaya hazır gözlerle dönerek, "Söyleme," dedi ama bilmeye hakları vardı. "Ona iki erkeğin evli olmasının iğrenç olduğunu söylemişler. Siz aile değilsiniz demişler," dedim.
Sunghoon ağlamaya başlayıp, "Sana söyleme dedim," deyince Felix babam ona, "Ama bebeğim, ailenin bunu bilmesi gerekiyor," dedi. Sunghoon ise hıçkırarak, "A-ama üzüldüler," demişti.
Jisung abinin de gözleri dolmuştu ama Sunghoon'un yanaklarından öperek, "Bebeğim, biz sadece sen üzüldüğün için üzülürüz. Bize ne yaşarsan yaşa söylemen gerekiyor, tamam mı?" dedi.
Minho abi bana dönerek, "Hangi çocuklar söylemiş? Buradalarsa gösterebilir misin?" diye sordu. Jisung abix ona dönerek, "Saçmalama Minho, çocukları mı döveceksin?" dedi.
Ben, "Ben dövecektim aslında ama Sunghoon izin vermedi," deyince Chan babam saçlarımdan öpüp Felix babamın onaylamaz bakışları altında, "Aferin oğlum," demişti.
Minho abi de Jisung abiye dönerek, "Daha neler Jisung. Müdürle konuşacağım tabii ki. Kimse benim oğlumu üzemez," diyerek Sunghoon'a yaklaştı ve onun yanağına bir öpücük kondurdu.
Felix babam, "Yarın sabah gelip konuşmanız daha iyi olacak. Şimdi hep birlikte dondurma yemeye gidelim, ne dersiniz? Çocuklar yoğun bir gün geçirmiş, biraz keyifleri yerine gelsin. Biz de arayı kapatalım," dediğinde yüzünde hayran olduğum o kocaman bir gülümsemesi vardı.
Jisung abi gözyaşlarını tutmakta zorlanarak, "Biz en iyisi eve geçelim. Nasılsa birbirimizi bulduk, bundan sonra bırakmayız," dedi ve derin bir nefes aldı.
Minho abi ise eşine katılarak, "Evet, eve gidelim. Yorucu bir gün olmuş," diyerek Sunghoon'u yeniden kucağına aldı ve ona sevgi dolu bir bakış atarak yanaklarından öptü.
Ben ise birlikte dondurma yeme fikrine bayılmıştım, bu yüzden Chan babamın paçasına yapışıp ısrar etmeye başladım. Ama o, beni dinlemeyip, "Peki, öyle olsun. Ama en kısa zamanda buluşacağız, kaçarınız yok," dedi ve göz kırptı.
Herkes babamı onayladığında, maalesef ayrılma vakti gelmişti. Sunghoon, babasının kucağından indiğinde birbirimize kocaman sarıldık. Yeni ağladığı için yanaklarını silip, "Bir daha ağlama," dedim nazikçe.
O, başını sallayarak beni onayladığında, Felix babam Sunghoon'a sarılmak için eğildi. Minho abi de bana sarılmak için eğildiğinde, "Teşekkür ederim, yakışıklı. İyi ki bize söyledin," dedi ve gülümsedi. Ben de onu onaylayarak, "Biz çok iyi arkadaşlar olduk. Bundan sonra onu hep koruyacağım," dedim kararlılıkla. O da gülümseyerek, "Siz çok iyi arkadaşlar oldunuz," diye ekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Side by Side - JakeHoon
Teen FictionJake ve Sunghoon, anaokulunda başlayan dostluklarını aşka dönüştüren bir hikayede, birlikte büyüyerek gerçek sevginin ve aile olmanın anlamını keşfediyorlar.