Bölüm 14

107 17 2
                                    


Geçen olaylı haftasonunun ardından, Sunghoon'un ailesi ona sevgiyle yaklaşıp pazartesi günü okula gitmek yerine birlikte vakit geçirmeyi teklif etmişti. Sunghoon da bu teklifi memnuniyetle kabul etmişti. Böylece, haftanın ilk gününü huzur dolu evlerinde, sevgiyle sarılı bir atmosferde geçirmişlerdi.

Sabah, güneşin ışıkları perde aralarından sızarken normalden daha geç uyanmışlardı. Günün telaşesinden uzak, her zamankinden farklı olarak, acele etmeden kalkıp birlikte kahvaltı hazırlığına girişmişlerdi. Mutfakta, kahve kokusuyla karışan kızarmış ekmek ve taze meyvelerin aroması, havayı tatlı bir neşeyle doldurmuştu. Kahvaltı masası özenle hazırlanmış, en sevdikleri yemeklerle donatılmıştı. Masada otururken, kahkahalar ve sıcak sohbetler eşliğinde uzun uzun kahvaltı etmişlerdi. Birbirlerine olan bağlılıklarını hissettikleri, anıların paylaşıldığı, hayatın hızını yavaşlattıkları bu anlar, adeta kalplerinde bir huzur adası yaratmıştı.

Kahvaltının ardından hazırlıklarını tamamlayıp dışarı çıkmışlar ve şehrin hareketliliğinden uzakta bir AVM'ye gitmişlerdi. Göz alıcı vitrinlerin arasında gezinirken, alışveriş yapmanın keyfini çıkarmışlardı. Her adımda, sevgi dolu sohbetler ve gülüşmelerle geçen zaman, birlikte olmanın verdiği mutluluğu pekiştirmişti.

Gün batımı yavaşça gökyüzünü kızıl tonlara boyarken, Sunghoon buz pateni pistinde zarif hareketlerle süzülüyordu. Altındaki buz, adeta onunla dans ediyor, her adımında ince çizgilerle süsleniyordu. Pistin kenarında, Jisung ve Minho oğullarını gururla izliyor, her dönüşünde gözlerinde parlayan mutluluğu yakalayabiliyorlardı. Minho, Jisung'un elini tutarken, birbirlerinin gözlerine bakıp sessizce paylaştıkları bu anın tadını çıkarıyordu.

Akşam yemeği için seçtikleri şık restoran, sıcak bir ambiyansla onları karşıladı. Masalarının etrafını çevreleyen mum ışıkları, yemeklerine romantik bir hava katıyordu. Menünün en özel yemekleri birer birer masaya gelirken, Jisung ve Minho, Sunghoon'a olan sevgilerini ve onun başarılarıyla ne kadar gurur duyduklarını konuşuyorlardı.

Aynı gün içinde, Jake okulda Sunghoon'suz geçen günü atlatmaya çalışıyordu. Niki ve Heeseung, Jake'in sessizliğinden bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamıştı. Merakla Sunghoon'un nerede olduğunu sorduklarında, Jake kısaca durumu anlatıp, onların endişelerini gidermeye çalıştı. "Her şey yolunda," dedi gülümseyerek, "Bugün sadece her şeyden uzak ailece vakit geçirmek istediler." Bu sözler, arkadaşlarının yüzlerinde bir rahatlama ifadesi oluşturdu.

Salı sabahı, Sunghoon okula geldiğinde, arkadaşları onu neşelendirmek için ellerinden geleni yapmaya kararlıydı. İkisi de o gün boyunca Sunghoon'un zihnini dağıtmak için gereken her türlü konuya dalmış, ciddi veya anlamsız fark etmeksizin her şeyi konuşmuşlardı. Günün sonunda, Sunghoon'un yüzündeki o eski, tanıdık gülümsemeyi görmenin verdiği mutlulukla, misyonlarını başarıyla tamamlamış olmanın rahatlığı içindeydiler.

Niki'nin ailesi, şehirden uzak, çilek seralarıyla çevrili küçük bir kır evine sahipti. Etrafı yemyeşil tarlalarla çevrili bu yer, Niki ve Sunghoon'un hem zihinsel hem de fiziksel olarak dinlenmeleri için mükemmel bir kaçamak olacaktı. Niki, haftasonunu burada geçirmek için Sunghoon'a teklifte bulunmuştu. Sunghoon, bu daveti büyük bir sevinçle kabul ederken, Jake de plana dahil olmanın bir yolunu bulmaya çalıştı. Ancak, Niki'nin "Bırak da arkadaşımla biraz tek başıma zaman geçireyim. Sürekli peşimizde köpek gibi dolaşıyorsun!" sözleri ve Sunghoon'un bu laflara kahkahalarla karşılık vermesi, Jake'in hevesini kursağında bıraktı.

Cuma günü, okul sıralarından kaçıp seranın yolunu tuttular. Arkalarında derslere girmek zorunda kalan sevgililerini bırakmış olsalar da, bu kısa kaçamak ikisi için de paha biçilmez bir deneyim olacaktı. Pazar günü, taze çilek kokusu ve bol kahkahalarla dolu bir haftasonunun ardından, yenilenmiş ve mutlu bir şekilde geri döneceklerdi.

Side by Side - JakeHoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin