Bölüm 16

104 16 5
                                    


Romantik bir akşamda, zarif bir restoranda yalnızca onların varlığı hissediliyordu. Mum ışığının hafif titreşen aydınlığında, kırmızı şarabın koyu tonları kadehlerde dans ediyordu. Masalarında birbirlerine odaklanmış, dünyada sadece ikisi varmış gibi, yıldönümlerini kutluyorlardı. Önlerinde duran lezzetli et yemeği, şarapla birleşerek adeta bir ziyafete dönüşmüş, ellerini masanın üzerinde buluşturmuşlardı. Parmaklarının yumuşak dokunuşları, sessizce ama derinden birbirlerine olan aşklarını anlatıyordu.

Gecenin geç saatlerinde, kıkırdayarak odaya doğru yürürken Jake, hafifçe yalpalayan sevgilisinin beline nazikçe sarılmış, onu düşmekten korumaya çalışırken yüzünde tatlı bir gülümseme belirmişti. "Bebeğim, dikkat et, düşeceksin," diye fısıldarken, gülüşünü bastırmaya çalışıyordu.

Sunghoon ise yüzünü Jake'e dönerek, ellerini onun boynuna dolamıştı. Gözlerinde muzip bir ışıltı vardı. "Düşeceğim... Tut beni," diye mırıldanırken, kollarını daha sıkı sararak sevgilisinin kucağına atılmak istiyordu.

Jake, sevgilisinin şen kahkahaları arasında, "Gel bakalım bebek," diyerek onun incecik beline sarıldı ve kolayca kucağına alarak odalarına doğru ilerlemeye başladı. Odaya vardıklarında Jake, biraz zorlansa da cebindeki anahtarı çıkardı ve sevgilisinin neşeli kıkırdamaları eşliğinde kapıyı açtı. Loş ışıklarla aydınlanmış odaya girdiklerinde, Jake'in kalbi sevgilisinin her anına şahit olmanın mutluluğuyla doldu.

Jake, sevgilisini yumuşak bir şekilde yatağa uzandırdığı anda, Sunghoon hızlıca onun yakalarından tutarak uzaklaşmasını engelledi. Göz göze geldiklerinde, aralarındaki elektrik neredeyse elle tutulur bir hale gelmişti. Sunghoon, Jake'i kendine doğru çekerek, onun üzerinde yerini almasını sağladı ve dudaklarını tutkuyla onun dudaklarına yapıştırdı. Jake, ellerini sevgilisinin başının iki yanına koyarak, bu derin ve tutkulu öpücüğe karşılık verdi. İkili, adeta zamanın durduğu bir anda, birbirlerine duydukları aşkı bu uzun ve ateşli öpücükle dile getiriyordu.

Jake, sevgilisinin yumuşacık dudaklarından usulca ayrıldığında, Sunghoon ellerini Jake'in boynuna dolamış, gözlerinin derinliklerine bakarken fısıldadı: "Devam etmek istiyorum."

Loş ışığın altında bile parlayan Sunghoon'un gözleri, Jake'in kalbinde bir sıcaklık dalgası yarattı. Jake, nazik bir hareketle sevgilisinin yumuşak yanağını okşarken, dudaklarından bir fısıltı yükseldi: "Emin misin, güzelim?" Sunghoon ona sıcak bir gülümsemeyle karşılık verdi ve hafifçe başını salladı. "Eminim. Bu gece senin olmak istiyorum."

Bu sözler, Jake'in içindeki duyguları alevlendirdi, kalbinde tatlı bir heyecan ve istek dalgası yükseldi. Şimdi, geri dönülmez bir yola girdiklerinin farkındaydı. Jake, Sunghoon'un yüzüne iyice yaklaşarak, yanaklarına zarif öpücükler kondurdu. "Seni harika hissettireceğim," diye fısıldadı. Ardından, bir eliyle dikkatlice Sunghoon'un gömleğinin düğmelerini çözmeye başladı, her dokunuşunda sevgilisinin tenine duyduğu hayranlıkla dolup taşarak.

Sunghoon, Jake'in elleriyle düğmeleri nazikçe çözüşünü hissederken, kalbi hızla atıyordu. Jake, sevgilisinin üzerinden kıyafetleri yavaşça sıyırdıktan sonra, boynuna doğru eğildi ve yumuşak öpücükler kondurarak tenini okşamaya başladı. Öpücükler, ince bir dalga gibi Sunghoon'un bedeninde geziniyor, her biri ona tatlı bir huzur ve kıpırtı veriyordu. Jake'in dudakları boynunda gezinirken, Sunghoon içgüdüsel olarak bir elini Jake'in ipeksi saçlarına daldırdı, diğer eliyle ise onun güçlü sırtına sarıldı. Derin nefesler alırken, bedeninin Jake'in dokunuşlarına nasıl tepki verdiğini hissediyordu.

Jake, sevgilisinin boynunda bir süre oyalanarak küçük izler bırakırken, dudaklarının yolculuğunu Sunghoon'un hassas meme ucuna doğru sürdürdü. Özenle emmeye başladığında, Sunghoon'un nefesi kesildi ve dudaklarından istemsizce kısık bir inleme döküldü. Jake, bu sesin getirdiği memnuniyetle başını kaldırdı ve Sunghoon'un gözlerine bakarak, "Sesini saklama bebeğim. Güzel sesini duymama izin ver," diye fısıldadı.

Side by Side - JakeHoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin