Bölüm 7

28 5 4
                                    


Kendince birçok sebebi var gibiydi. Daha fazla ne cevap vermek istiyordum ne de soru sormak. Bilgisayarımı ortalıkta durmaması için kapatıp yatağın altına doğru ittirdim. Kalkmaya üşenmiştim, başucumdaki komodinden düşmesi olasıydı. Sadece yere koysam, sabahki uyku sersemliği üzerimdeyken kesin üstüne basardım.

Yorgundum, çok yorgundum, uzun bir süre hiçbir şey yapmak istemiyordum. Hem de aklımdaki düşüncelerle yavaş yavaş uykuya dalmak üzereydim. Odama yaklaşan adım sesleriyle dikkatim kapıya gitti, ama içeriye giren olmadı.

Sabah uyandığımda yataktan tavanı izledim. Ne kadar süre izlediğimden emin olamamakla birlikte, kalkmadan elim laptopumun olduğu bölgeye uzandı. Elime değen bir demir parçası bulamamakla ağzımdan fısıltı şeklinde küfür çıkmasının eşliğinde yataktan kalkıp odamdaki banyoya yöneldim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra üstümdekilerle beraber aşağıya indim. Dün akşam bıraktığım gibi duran bir dedektifle karşılaştım, tek fark önünde benim bilgisayarım vardı.

" O benim bilgisayarım mı?"

" Benimki odamdaydı."

" Benimki de odamdaydı, seninkinden çok daha uzak olan odamda."

Bir süre sessiz kalıp cevap vermesini istedim ama oralı bile olmadı. Sadece düz bir yüz ifadesiyle gözlerini ekrandan ayırmıyordu.

" Ne yapıyorsun? "

Cevap vermesini beklemeden mutfağa ilerledim kahve yapmak için. Su ısıtıcısının altını açtıktan sonra hızla dedektifin karşısındaki yerimi aldım. Sakin duruyordu ama göz bebeklerindeki o hareketliliği fark etmiştim. Soruma hala cevap alamamıştım. Derin bir nefes alıp sorumu yineledim.

" Ne yapıyorsun? "

Ağzını açtığında hiç girmesini istemediğim konulardan birine başladı.

" Tavrını çok iyi belli etmişsin, John." Adımı biraz tonlayarak söylemişti.

" Sadece merak. "

" Merakını giderebildin mi? "

" Evet. "

" Sonuç? "

" Katil bir takipçi. " Bu söylediğimden sonra kısa bir sessizlik oldu.

" Bugün işe gidecek misin? " Konuyu değiştirmesine bir an sevinerek cevapladım.

" Yıllık izindeyim. "

Cevabımı duyar duymaz put gibi duran vücudu hareketlendi. Oturduğu yerden biraz dikleşti. Odaya girdiğim andan beri ilk defa gözlerimiz kesişti. O durgun olan göz bebekleri heyecanından ötürü hafifçe genişlemişti.

" Ne zamandan beri? " Hafif sitemli çıkan sesi neden daha önce söylemedin der gibiydi.

" Dünden beri. Hastanedeyken bugün gelemeyeceğimi söylemek için kliniği aradım. İyi zamanlamam olduğunu söyleyip yıllık izine çıkabileceğimi söylediler, ben de kabul..."

" Ne zamana kadar? " Cümlemi tam bitiremeden araya sıkıştırdığı soruyla devam ettim.

" Bugünden itibaren 2 hafta." Sözümle iyice yerinde kıpırdanmaya başlamıştı. 2 hafta boyunca bütün zamanımı ona adayacağımı çok iyi biliyordu.

Önündeki bilgisayarı iki eli ile hızla kavrayıp oturduğum koltuğun sol yanına geldi. Sağ bacağını koltuğun sol kol kısmına, diğer bacağı ile yerden destek alırken koltuğun koluna bir kuş gibi tünedi ve bilgisayarı sağ dizine, benim görebileceğim pozisyonda tutup heyecanla ekrandaki çoklu masaüstü sekmelerde geçişler yapıyordu. Aynı zamanda konuşmaya başladı.

He's Mine (o Benim johnlock)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin