"Sonra bu şekilde kökün içindeki sayıyı hesaplamış olacaksınız. Sorusu olan?"
Jeon Jungkook dersi bitirmek üzereydi. Çözdüğü soruyu bitirdikten sonra öğrencilerine döndü. Birkaç kişinin soru sormak amacıyla kaldırdığı ellerine baktı.
Teker teker sorulara cevap verip dersi bitirdi.
Diliyle, dudağının kenarındaki metal parçasını oynarken yavaş adımlarla kürsüye ilerledi.
Bakışları lüle saçlı genç oğlana takıldı.
Kim Taehyung.
Birkaç hafta önce kendisinden fasikül alan çocuk. Amfinin en ön sırasında oturuyordu. Ders boyunca sessizdi. Hiç konuşmazdı.
Dersi dinlediğini bile düşünmüyordu Jungkook. Lisede olsalardı eğer, ölçmek için tahtaya kaldırırdı onu.
Kahverengi saçlarını elleriyle kulaklarının arkasına attı. Camdan dışarı bakıyordu. Dudakları hafifçe büzülmüştü öne doğru.
Jungkook, bunun fazlasıyla sevimli olduğunu düşünüyordu. Öğrencisi olan bu çocuk fazla sevimli ve çocuksu gözüküyordu.
İstemsizce gülümsedi kendi kendine.
Birdenbire çocuğun bakışları kendisininkilere dönünce bozuntuya vermedi.
Kendisine kocaman gözlerle bakan genç oğlana hafif bir tebessümle karşılık vererek eşyalarını toplamaya devam etti.
Bu sırada Kim Taehyung'un aklından, pek sevimli olmayan düşünceler geçmekteydi.
Jungkook'u mahvetmek, aklını başından almak istiyordu. Bu yüzdendi dün gece beyaz tenli için güzelce hazırlanması.
Jungkook'un ıslak dudaklarından çıkan sıcak nefeslerini teninde hissetmek için sabırsızlanıyordu.
Bu yanlıştı belki de. Arzuladığı adam, üniversitenin öğretim üyelerinden biriydi. Ama Taehyung bu ayrıntıları önemsemeyi uzun zaman önce bırakmıştı.
Boşalan amfide gezdirdi bakışlarını. Kendisinin şu an dersi yoktu. Ama Jungkook'un bir dersi daha vardı.
Bu süre içinde Jungkook'a sürpriz yapabilirdi pek tabii.
Jeon Jungkook'un odasında, aleti üzerinde sürtünerek onu göklere çıkaran ve bunu yaparken kim olduğunu bile belli etmeyen Kim Taehyung için odasının anahtarlarını da araklamak çocuk oyuncağıydı.
Jungkook, yedek anahtarlarını masanın yanındaki çekmecede tutardı.
Gözleri kapalı ve kendinden geçmiş haldeyken onları almak elbette ki kolay olmuştu fazlasıyla.
Kahverengi tutamlarını karıştırdı kemikli parmaklarıyla. Yüzünde hafif bir sırıtış vardı genç oğlanın.
Herşey beklediğinden de iyi gidiyordu. Jungkook kendi isteğiyle gelmişti.Taehyung'dan mutlusu yoktu. Bu yüzdendi belki de Jungkook'u ödüllendirmek istemesi.
Taehyung'un kurtulmak istediği yegane kişiydi Harin. Ve Jungkook, Harin'i avuçlarına bırakmıştı genç adamın. Bu yüzden fazlasıyla keyifliydi Taehyung.
Kendisine dikkat eden kimsenin olmadığına emin olarak sakin adımlarla Profesör Jeon'un odasına doğru ilerledi.
Kendine güvenen bir duruş vardı üzerinde. Hem kendine gerçekten güvendiğinden, hem de dikkat çekmemek içindi bu tavrı.
Elindeki anahtarı yavaşça kapının kilidine sokup çevirdi bir iki kere. Kapı kolayca içeri doğru açıldığında zaferle gülümsedi.
Eşyalarını spor salonundaki dolaba bırakmıştı çoktan. Bu yüzden rahattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Confusion
FanfictionSeul üniversitesinde öğretmen olan Jeon Jungkook, gecenin bir yarısı mesaj kutusuna düşen bildirimle, kendisine telefon şakası yapıldığını düşünür.