#Starset • Point of No ReturnSon soruyu da cevapladıktan sonra kontrol etmeye zahmet etmeden, kalemi sıraya koyup sınav kağıdını hocaya verdim. Benden sonra geri kalanlar da kağıdı vermişlerdi. Tek vermeyen, Yiğit'ti. Halbuki Yiğit, tüm sınavlarda kağıdı ilk veren kişidir. Şaşırmıştım.
Sınavdan sonuna yanına gittim. Sırasına oturmuş, bön bön önüne bakıyordu. Boş bakıyordu. "Noldu oğlum sana?"
Sesimi duyunca başını kaldırıp bana baktı. "Ölüyorum lan."
Tepkisine şaşırmıştım. "Kanser falan mı oldun?" diye sordum. O benim manyak arkadaş grubumdandı. Her ne kadar şu sıralar grupla içli dışlı olmasam da, Yiğit'i önemsiyordum. Koyu kumral saçları, hep canlı bakan mavi gözleri vardı. Çok fena adam döverdi.
"Acımın yanında kanser neymiş lan. Yüreğim acıyor."
Bu tek bir şey demekti; Yiğit aşık olmuştu.
Yiğit'in yanındaki sıraya oturdum. "Kim bu şanslı kız?" Yiğit, tahmin edilebilir bir şekilde, bir kıza bağlı kalan tiplerden değildi.
Yiğit, başını sırasına vurdu. "Sevgilisi var." Orada durdum. Bu kötüydü işte.
"Hiç sorma, Arya. Bu, günlerdir böyle. Depresyona girdi." diyen Ekin'e baktım. Uzun kahve saçlarını kemiriyordu. Eğilip Yiğit'in saçlarını okşadım. "Kimse benim küçük bebeğimi üzemez."
Ekin'e baktım. "Kim bu kız?"
Ekin gözlerini devirdi. "Doğan'lardan. O ucuz insanların olduğu okul, bilirsin." dedi. "Çakma sarışın bir şey. Yiğit'in onda ne bulduğunu bilmiyorum. Bir ara takılmışlardı ama sonra kız, okuldan birine sırnaşınca ve Yiğit bunu görünce olaylar olaylar. O günden beri böyleler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI
Teen FictionYıpranmış ruhlar, sadece yalanlara sahiptir. Zihnimde canavarlar, boğulduğum okyanusum ve silahım var. Ellerimde kan var. Acıyor ruhum. Kanıyor çığlıklarım. Hayatımın yangınını sigaramın dumanı çıkarır, gözyaşlarım bile söndüremez o yangını. Başım...