Akşam oldu. Annem sofranı kuruyordu. Bense babamın işden gelmesini sabırsızlıkla bekliyordum. Birden kapı açıldı babam içeriye girdi. Ellini yıkıyıb sofraya oturdu. Yemek arası babamdan okulun arkasındaki ölüm adlanan yeri görmüşmüydü diye sordum.
Babamsa "Evet bundan 15 yıl önce öldürülen kızın fotoğrafları olan yer. Ama sen nerden biliyorsun o yeri. Didi. " Ben orda gezinirken gördüm". Babam bana bakarak " Ama oraya girmeye izin vermiyorlardı." Bense sakincesine " merak edib girdim" Babam sinirli haliyle "Asla oraya girme yoksa senin için kötü olur" . Aynı Anna hanım gibi söyledi. Bense " tamam " deyib sözümü devam etdirdim." Fotografa dikkatle baktıkda o kızla bir- birimizi benziyoruz. Bide baba senin bana aldığın kolye onun boynunda da vardı."Babam ve annem yüzüme şaşırmış halde bakıyordular ve tam 2 dakika sofrada sesizlik oldu. Sonra Babam bu sesizliy bozdu. " Olamazmı aynı kolye? bu ne sorular kızım sen asla ona benziyemesin." Bu lafları diyib babam sofradan kalkdı. Sinirli haliyle " birde bana böyle sorular sorma. Seni biz okumaya gönderiyoruz, dedektif olmaya diğil." Diyib gitdi. Annemden "babam neden bu olayı duydukda sinirlendi ki ben kötü söz söylemedim" Annem bana "sen babana böyle sorula sorma" yemeyimi bitirib odama kalkdım.Anlamamışdım babamın hareketlerini,annemin laflarını, anladığım tek şey benden bir şey saklamaları. Kafam karmarışıkdı. Yatağıma girib sadece düşünüyordum yarın okulda yokdu. Bu sırları bulmam lazım dı. Rüyamda kimse kalk ve evin arka bahçesine gel dedi. Birden kalkdım. Hayle Gün doğmamışdı . Çok korkuyordum ama gitmeliydim. Üstüme montumu alıb bahçeye indim. Annem babam uyumuşdu.hava karanlıkdı. Evin arka tarafına gitdim. Hiç kimse yokdu ama toprakın üzerine "buranı kaz" diye yazıyordu.Küreyi elime alıb toprağı kazmağa başladım. Birden küreye bir şey deydi. Onu kazıb çıkardım. Bu küçük bir sandıkdı ama açılmıyordu. Anahtarlı idi. Sandığı kendimle götürüb toprağı yerine koyub odama çıkdım. Bu neydi hiç anlamamışdım. Annem odama geldi hemen sandığı dolabıma gizletdim. Annem bana böyle söyledi. " Kızım bahçeden ses geldi sen duydunmu?"
" Hayır" Hayır " diye sayıkladım. Korkuyordum annem bir şey anlar diye ." O zaman kulağıma ses geldi sen neden tez kalkdın?" " Hiç susamışdım uyuyucam indi sen merak etme iyi geceler sana." Annem ışıkı keçirib "iyi geceler kızım" diyib gitdi. Rahatlamışdım. Düşünüyordum anahtar nerde ola bilir?, sandığın içində ne var? Böyle düşünerek uyudum. Burnuma güzel kokular geldi bu annemin nefis kurabiye kokusu idi. Kiyafetimi giyinib annem babamın yanına geldim. "Günaydın" diyerek sofraya oturdum. Babama o sandığı söylemek istedim. Ama korkuyordum çünki onu elimden ala bilirdi.Babam yemeğini bitirib sofradan kalkıb işe gitdi. Dünden beri çok sinirliydi. Yemeğimi yeyib odama çıkdım. Kapını kitledim hiç kim gire bilmesin diye.sandığı çıkarıb bakmaya başladım. Ben bunu nasıl aça bilirim? Anahtar nerde? Bunu oraya kim koymuş? Ve en önemlisi içerisinde ne var. Merakdan ölüyordum ? Sandığa dikkatle baktıkda üzerinde bir yazı gördüm. " Bunun anahtarını göre bilirsin ama görmezden gelirsin. Istesen her şeyi ede bilirsin çünki her şey senin elinde." Yazılmışdı. Anlamamışdım ama bulmam gerekiyirdu. Bu yazı aklıma geliyordu. Okulun bahçesinde ki heykelin üzerinde de böyle yazıyordu. "Istesen her şeyi ede bilirsin çünki her şey senin elinde ". Kiyafetimi giyinib oraya gidiyordum ki annem " kızım nereye gidiyorsun" dedi. "Hiç anne okulun kütüphanesinden kitap almalıyım." Annem çok yalan söylüyordum bu son zamanlarda . " Tamam git ama geç gelme baban sinirlenir".
" Merak etme 1 saate gelirim."
Evden çıkıb otobüse binib okulun önünde düştüm. Okulda qapı görevcilerinden başka hiç kim yoktu. Müdür Anna hanım bile. Bahçede ki heykele baktım burda anahtar yoktu gözüm birden heykelin altındakı yazı deydi. Yazıya dokundum heykel kımıldadı. Merdivenden aşağıya doğru indim. Burası çok korkunc görünüyordu. Örümcek torları vardı. Her yer toz içinde ve yine o kızın fotoğrafları vardı. Her yere bakınmağa başladım. Birden hazine kutusuna benzeyen bir şey gördüm. Içini açdım gözlerime inanamıyordum bu bir bıçak dı. Bıçak toz içinde idi ve üzerinde ki kan kurumuşdu. Nasıl yani geceni öldüren bıçakmıydı? Çok korkmuşdum. Yanın da bir de mektup vardı. Mektupu açıb okumaya başladım.
" Ben asla böyle olmasını istemedim. Ilk önce sen iyleş diye hastaneye koydum. Ama iyleşmedin. Sonrasa öldürmene göz yumdum. Affet beni kızım. Sen beni orada affet sende ben asla kendimi affetmedim. Napa bilirdim ki seni hastaneye koymasaydım kendime de, annene de, zarar vura bilirdim korkdum . Doktorlar koymalısın didi yoksa belki koymazdım. Biliyormusun sen öldüyün gün bir kızımız oldu. Sana benziyor ama inşallah sende olan hastalık onda olmaz.
Seni çok seven baban.
Babası biliyor Geceni kim öldürmüş ama saklamış. Ama neden! Gücleri olmak hastalıkmı? Babası kim? Sorular ardı-ardıyla geliyordu. Birden fotoğrafların arasında anahtarı gördüm. Çok mutlu oldum anahtarla sandığı açmaya çalışıyordum ki buraya doğru ses duydum. Anahtarı alıb yukarıya çıkdım. Oranı kapatıb eve döndüm. Akşam yemeğini yeyib odama çıkdım.
Yazan Leyla İbrahimova
Devami gelecek