"Kaç saattir buradayım?"
Renjun pencereden endişeli şekilde dışarıyı izlerken arkadaşının sesini duyarak hemen yanına gelmişti.
"Donghyuck! Tanrım nihayet uyandın."
Donghyuck gözlerini açmıştı ve yavaş yavaş olanlar aklına geliyordu. Bu yüzden ufacık da olsa yerinden kalkmak istedi ama karnına gelen keskin acı yüzünden kalkmayı bile becerememişti. Renjun da tutmuştu onu.
"Kalkamazsın saçmalama. Bir saat bile olmadı ameliyattan çıkalı. Dinlenmen gerek."
Hyuck elinin üzerindeki elleri sıkıca tutarak gözlerine bakmasını sağlamıştı.
"Mark nerede Renjun?"
Renjun yutkunmuştu bunun üzerine. İki saattir durmadan bu soruya vere bileceği cevapları düşünmüştü ama bulamamıştı bir cevap.
"Renjun? Mark nerede dedim. Neden şuan yanımda değil? Neden ellerimi tutmuyor?"
Renjun sanki dilini yutmuştu. Böyle durumlara aşina değildi, Hyuck'un duruma nasıl tepki vereceğini bile bilmiyordu.
"Donghyuck, Mark hyung"
Tam bu sırada içeriye olayı araştıran komiser girmiş ve onun girmesiyle Renjun azıcık da olsa rahatlamıştı.
"Bak Donghyuck. Komiser bey geldi. Adam sabahtan beri senin uyanmanı bekliyor."
Donghyuck komiserin ona yaklaştığını görünce Renjun'e bakmıştı. O da endişelenmemesini söylemiş ve rahatlamasını sağlamıştı.
"Demek uyandınız, Lee Donghyuck."
Donghyuck adını bile bilmediği adamın kendisine nasıl böyle samimi davrandığını anlayamamıştı.
"Evet."
Bunun üzerine komiser elini Donghyuck'a uzatmış ve sıkmıştı.
"Ben Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele ekibinin baş komiseri Jeong Yoonoh."
Donghyuck adamın çıkardığı kimliğini de gördükten sonra ona inanmış ve dinlemeyi tercih etmişti.
"Sizin olayla bizzat ben ilgileniyorum ve şimdi izin verirseniz size ne olup bittiğini"
"Efendim bana Mark'ın nerede olduğunu söyleyin."
Komiser Yoonoh sorudan sonra dönüp Renjun'in yüzüne bakmıştı. O da inkar anlamında kafasını iki yana sallamıştı.
"Renjun söylemedi bari siz söyleyin."
Komiser Yoonoh Donghyuck'a gülümsemişti.
"Donghyuck. Kendini yormanı istemiyoruz. Biraz daha iyileşmen gerek."
"Ama ben şimdi öğrenmek istiyorum."
Komiser tekrar Renjun'e bakmıştı. Onun da onayını aldıktan sonra zorla da olsa aralamıştı ağzını.
"Mark... Öldü Donghyuck."
Donghyuck duyduğu kelimelerin gerçekliğine inanmıyordu. Hayır Mark olmuş olamazdı. Hayır onu kesinlikle yanlız bırakmış olamazdı. Mark onu herşeyden koruyacağına dair söz vermişti. Böylesine rahatça çekip gidemezdi.
Bunları düşünürken sakince ağlamaya başladı Donghyuck. Renjun koşarak sarılmak istediğinde ise acımasızca itmişti onu. Hayatını henüz yeni yaşamaya başlamıştı. Daha yeni mutlu olmaya başlamıştı Donghyuck. Bu kadar çabuk bitemezdi. Kimse bitiremezdi.
"Ben... İnanmıyorum. Onu görmeden asla inanmam" ardından komisere bakmıştı "Siz bulursunuz onu. Nolur birşey yapın. Mark'ı bulmak zor olmamalı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
red wine // markhyuck
FanfictionYaş farkını umursamadan komşusuna aşık olan Mark Lee ve aşık olduğu Lee Donghyuck.