Jisung dudaklarını anında ayırıp arkasında kalan kapıya baktı. "Kargon mu vardı?"
Jisung sevgilisine bakarak hayır anlamında başını salladı. Oturduğu kucaktan kalkarak kapıya ilerleyip açtı. "Dayı?"
Dayısı Jisung'un üstünü inceleyerek bakışlarını gözlerine çıkardı hızlıca. Jisung'un üstünde neredeyse altındaki kısa şortu gizleyen bir tişört vardı.
"İçeri almayacak mısın?"
Jisung hızlıca kenara çekildi içeri girmesi için. Dayısı içeri girince Minho ile göz göze geldi.
Bir şey söylemeden koltuğa ilerlerken konuştu. "Üstüne düzgün bir şeyler giyip gel."
Jisung kapıyı kapatarak üstüne baktı. Ardından odasına ilerledi hızlıca. Birkaç saniyede altına eşofman giyerek içeri geldi.
Dayısı koltuğun bir ucunda Minho bir ucunda sessizce oturuyorlardı.
Ortalarına gidip oturdu ve Minho'ya arkasını dönerek bacaklarını yukarı çekti. "Niye geldin?"
Dayısı önce Jisung'un arkasındaki gözlere baktı ardından tekrar Jisung'a. "Konuşmam sorun olmayacak mı?"
Jisung başta emin olamadı. Minho'nun bilmediği çok şey vardı ama artık çok takılmamaya başladı bu konulara. "Sorun olmaz."
Dayısı derin bir iç çekti. "Babanın suçlarının artık gün yüzüne çıkmasını istiyorum." dedikten sonra önüne bir fotoğraf koydu.
Jisung fotoğrafı eline alarak baktı. "20 sene geçti, niye şimdi?"
"Dayanamıyorum çünkü artık Jisung. O adamı her mutlu görüşümde ablam gözümün önüne geliyor."
Jisung elindeki fotoğrafı koltuğa bıraktı tekrar. "Ona karşı hiçbir sey yapamazsın dayı."
"Yapabiliriz! Senin yardımınla yapabilirim Jisung." diyerek Jisung'un elini tuttu.
Jisung elini ittirerek kendini arkaya çekti. "Edemem. Benim nefes almam bile batıyor ona."
Tekrar Jisung'un elini tuttu dayısı. "Annen için Jisung. İntikamını almak istemiyor musun annenin? Senin için öldü o."
Jisung eline baktı. Yutkundu ağlamasını tutarak. Yardım etmek istiyordu ama babası çok güçlüydü. "Yardım edemem, bana ettiği tehtidleri sadece ben biliyorum." diyerek dayısına baktı. "O adamın içi pislik dolu."
Dayısı tuttuğu eli bıraktı. "Annen senin yüzünden öldü ama sen onun intikamını almaya yanaşmıyorsun bile! Onu öldüren kadına anne diyorsun!" Bakışları Minho'ya döndü. "İğrenç bir hayatın var Jisung. Asla akıllanmayacaksın değil mi?" diyerek ayağa kalktı.
"Benim sadece seçeneğim yok!" dedi Jisung. Ağlamaya başlamıştı. "4 yaşındaydım ben ya! 4 yaşında ne yapabilirdim?"
"Şuan 24 yaşındasın! O an yapamadıysan şuan yapmalısın!"
Jisung cevap vermedi. Dayısı başını iki yana sallayarak çıktı evden. Jisung göz yaşlarını sildi.
Minho ona karşı hala sırtını dönen çocuğa baktı. Ayağa kalkıp çocuğun dönük olduğu tarafa geçti ve kollarını Jisung'a uzattı. "Gel hadi
Jisung hızlıca göz yaşlarını silmişti ama çoktan gözleri kırmızı olmuştu bile. Ona uzatılan kollara baktı. "Hı?"
"Bebek gibisin zaten yavrum hadi gel." diyerek ellerini kımıldattı Jisung'a doğru.
Jisung emin olamasada yavaşça kollarını uzattı Minho'ya. Minho hareketini hızlandırmak amacıyla ona doğru eğilerek kucağına aldı çocuğu.
Jisung kucağına çıkması ile sarıldı Minho'ya. Bacaklarınıda beline sarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Joke's On You || Minsung
Fanfic"İlk karşılaşmamızda biraz hatalıydım, eğlenmek istedim sizin tepkiniz yüzünden." "Böyle eğlenilmez bir insanla, kafemde insanların ortasında beni küçük duruma düşürdünüz." "Başta arkadaşlarımın iddiası yüzünden demiştim kekinizde kedi tüyü falan yo...