Volcan

81 11 5
                                    

11- Volkan

Sonunda Taehyung'u görüşümle kurdum da kendine gelmiş, bana yardımcı olmuştu. Modum yerine gelmiş, üzerimdeki kapüşonlu gözüme iğrenç gelmeye başlamıştı. Şuan Taehyung ile yan yana oturup masadaki sohbeti dinlemek bile iyi geliyordu.

''Sizin grubunuz var mı?'' dedi Jimin neşeyle ortaya atlayıp. Namjoon ve Yoongi, son zamanlarda olan bir maçtan bahsediyorlardı ve omeganın bundan hoşlanmadığı belliydi.

''Var!'' dedi Hoseok da Jimin'e uyarak yüksek sesle ''Adı da, Güçlü Kaşarlar Mutlu Yaşarlar.'' Masada kısa bir gülüşme oldu.

''Grup adıyla hiçbir alakam yok.'' dedim hızla kollarımı göğsümde bağlayarak.

''Yalan söylüyor. Grup ismini kendisi buldu.'' Yoongi hemen konuşarak beni suçladığında kaşlarımı çattım. 

''Hoseok'dan bahsediyor.'' diyerek savunmaya geçtim. Yoongi yüzünü buruşturdu. Hoseok ise kafasını iki yana sallayıp Jimin'le konuşmaya başladı.

Yoongi'nin, bana karşılık vermek için aralanan dudaklarıyla bakışları yanıma kaydı. Hem sinirli hem soğuk gözlerinin hedefinin kim olduğunu tahmin ediyordum ama aniden gözlerini kaçırıp Hoseok ve Jimin arasında dönen muhabbete odaklanan arkadaşımla kaşlarımı çattım.

Kafamı çevirip ezici gözlerini arkadaşıma diken deltaya baktım. Sert bakışları bana döndü ve döndüğü gibi yumuşadı. Bense sinirlenmiştim.

Ayağa kalkıp arkamı dönmüş ve konuşurken yürümeye başlamıştım, ''Taehyung, peşime takıl.''

Onunla ilgilenmeden merdivenleri hızlı hızlı indim, bodruma geldim. Karşıma çıkan birkaç kişiyi umursamadan giyinme odalarına ilerledim. Kızlar ve erkekler olarak ayrılan koridordan erkekler kısmına girdim. Ardından alfa, beta ve omegalar için olan üç kapıdan ilkine girdim.

Anında içeride karşılaştığım üç beden, beklenmedik değildi. Üçünün de üzerleri çıplaktı; biri duştan yeni çıkmış olmalı ki saçlarını kuruluyordu, biri giyiniyor ve diğeri aynadan saçlarını topluyordu.

Bakışları bana döndü. İki tanesinin yüzünde sinir bozucu sırıtışlar belirdi. Bakışları bedenimi süzdü. Ki bu iğrenç kombin yüzünden hiçbir yerim belli olmuyordu. Alfalar tuhaftı.

Kurdum kendini gölgelere saklayarak pembe gözlerini onlara dikti. Saklanmayı ama yine de karşıdakine tehdit olmayı seviyorduk.

''Seni buraya getiren nedir, güzellik?'' dedi saçlarını kurulayan alfa havluyu omzuna atarak.

''Kurdunu hissedemiyorum.'' dedi olaydan tamamen bağımsız, giyinen ve benimle çok da ilgilenmediğini göstermeye çalışan alfa.

Dudağımın tek kenarı havalandı. Ah, anonimliğe bayılıyordum.

Kendime eğlence bulmuştum. Onlarla uğraşmak için dudaklarımı aralamıştım ki arkamda daha büyük bir beden hissettim. Bana bakan üç alfanın da bakışları kafamın hemen üstüne çıktı. Hepsi de anında yerlerine sindiklerinde arkamda kimin olduğunu biliyordum.

Dikkatim çoktan önümdeki alfalardan uzaklaşmış, arkamdan tıpış tıpış gelen delta yüzünden keyiflenmiştim. Adamı böyle yola getirirlerdi.

''Hissetmeni istemediği içindir.'' dedi kalın ses. Tek kaşımı kaldırarak gülümsedim.

Önümdeki üçlü sessizken ben konuştum, ''Çıkın.'' Kalakaldılar. Hatta birinin sinirli feromonu etrafa yayılmaya başladı.

Ama onun kokusunu baskılayan delta, anında kokusuyla önüme duvar örmüş ve diğer kokuyu almamı engellemişti. Benim için sorun değildi. Beni başkalarından sakınmaya çalışması hoşuma gidiyordu.

Aşk Küçük Şeylerdedir Tae-KookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin