Fin

64 10 197
                                    

24 - Son

Ayakta durarak oturan arkadaşlarımla konuşuyordum. Konumuz ise tuhaf bir şekilde Yoongi'nin yeşil, pardon mint rengindeki saçlarıydı.

Haftasonunu tamamıyla Taehyung'la geçirmiştim. Dolu dolu iki günün ardından okula geldiğimde arkadaşlarım, üzerime Delta'nın kokusunun sindiğini söylemiş ve saçma birkaç şaşırma tepkisiyle üstüme yürümüşlerdi. Ama sanırım çözmüştük.

Sonuçta onlar benim arkadaşlarımdı ve ne yaparsam yapayım, dikkatli olacağıma emin olarak arkamdalardı.

''O kadar çok mint yeşili hakkında konuştuk ki Jungkook'un bebeği mint saçlı olacak!'' dedi Yoongi yüzünü buruşturarak.

''Hamile olmadığımı söyledim size,'' dedim ona karşılık ''Benimle uğraşmayı bırak.''

''Amcasının saç rengine çekecek!'' diye bağırdı Hoseok da. Bazen saçmalıyorlardı.

''Hamile değilim!''

Hoseok ve Yoongi aynı anda kötü bakışlarını bana gönderdiler. Ben de gözlerimi kısıp dudaklarımı büzdüm. Sinir bozuculardı!

''Gerçekten olmayabilir, Hoseok. Bebek kokusu duymuyorum.'' dedi Yoongi kısık sesle. Gözlerimi kocaman açıp yerde oturan mint yeşili saçlı arkadaşımın bacağına tekme attım. Bağırarak kendini arkaya bıraktı ve yere yattı.

Hoseok hızla olayı dramatize ederek, ''Hamilelik hormonları yüzünden bize saldırıyor! Yoongi!'' diyerek çığırdı ve kendini yere atan arkadaşımızın bacağına kalp masajı (?) yapmaya başladı.

Bıkkınca iç çektim. O ikisi yerde olayı abartmaya devam ederken bir tekmeyi daha Hoseok'a atacakken arkamdan belime sarılan kollar ve hissettiğim feromonlarla aniden sakinleştim.

Bakışlarım omzumdan arkama dönecekti ki Delta, çenesini omzuma koydu. Dönmüş olmamdan faydalanıp hızla dudaklarımın önündeki yanağına bir öpücük bıraktım. Yandan yandan bana bakarak gülümsedi ve o da kafasını çevirip yanağımı öptü.

''Nasılsın güzelim?'' dedi mırıltıyla. Saçları dağınıktı ve gözleri şişti. Derste uyumuş olmalıydı...

Bir elimi saçlarına attım ve yumuşak tutamları okşadım, diğer elim ise belimdeki kollarının üzerine yerleşti. Eğilip boynuma da bir öpücük bıraktı ve çenesinin omzumdaki yerini korudu.

''Sabah beni derse bıraktın ya, Taehyung.'' dedim gülümseyerek ''Daha iki saat önce görüştük, o zaman zarfında kötüleşmeme imkan yok.'' Dönüp tekrar yanağını öptüğümde gözlerini kapatıp gülümsedi. Bu arada aklıma gelen fikirle endişeyle konuştum, ''Sen nasılsın, sevgilim? Bir şey olmadı değil mi?''

''Hayır. Seni özlemem dışında bir şey olmadı. Zaten blok derste uyumuşum.'' dedi yine kısık sesiyle. Kıkırdayarak tekrar yanağını öptüm.

''Belli, saçın başın dağılmış.'' diyerek de bakışlarının bana dönmesine sebep oldum.

''Hımm...'' dedi gülümseyerek. Kafasını eğip koku bezlerime dudaklarını bastırdı. Neden sürekli birbirimizi öpüyorduk bilmiyorum ama aşırı aşırı hoşuma gidiyordu.

''Iyy.'' diyerek mırıldanmaya ve öğürme sesleri çıkarmaya başlayan Hoseok ile aramızdaki tatlı atmosfer anında dağıldı. Sinirli bakışlarım hızla ona döndü. Ki fark etmediğim bir şekilde Yoongi de ortalıkta yoktu.

Bakışlarımı yere eğilmiş salak salak öğüren arkadaşımdan alıp az öteye çevirdim. Ah, Yoongi oradaydı. Jimin'le birliktelerdi, minik omega, arkadaşımın boynunu sarmış sıkı sıkıya sarılırken alfası da gülümseyerek beline sarılmıştı.

Aşk Küçük Şeylerdedir Tae-KookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin