19 - Yarım Kalan İş
Jimin'le elimizdeki shot bardaklarını aynı anda kafamıza diktik. İkimiz de tekte yuttuğumuzda aynı anda da bardakları masaya koymuştuk. Hoseok bizi alkışlarken Taehyung ve Yoongi de gülmüşlerdi.
''Hadi lan, üçlü yapıyoruz!'' dedi Hoseok bizim bardakları doldurup kendine de koyarken.
''Baştan yapsaydın ya. Sarhoş mu edeceksin onları?'' dedi Yoongi arkadaşımızın omzunu dürtükleyerek. O ise umursamadan omuz silkmiş ve duymazdan gelerek bize bakmıştı.
Jimin'le bakıştık. Ve üçümüz de gözlerimizle anlaştığımızda shotları dikledik. Üçümüz de tekte içtik ve bardakların tabanlarını masaya vurduk. Hoseok neşeyle alkışlarken Jimin ve ben de alkış tuttuk.
Yanımda oturan Taehyung, elini omzuma sarıp beni kendine çekti. İtiraz etmeden göğsüne yaslandım. Aynı şekilde Yoongi de Jimin'in belini tutmuş ve onu kendisine doğru çekip yakınında durmasını sağlamıştı. İkisi de içmemizi daha istemediklerini belli ediyorlardı.
Ki haklılardı, içtiğimiz toplam beş shot beni sarhoş etmemiş çakırkeyif yapmıştı. Ama Jimin'in daha dayanıksız olan bünyesi hıçkırmaya başlamasıyla kendini belli etmişti.
Hoseok ise kimseyi umursamamış ve kendine bir shot daha koyup diklemişti. Ona bakarken güldüm. Normalde ne kadar ilgi istese de içtikten sonra hep kendi kafasının dikine gider, kimseyi umursaamazdı. Bu yüzden Yoongi'den dayak yediği dahi olmuştu.
Bakışlarım karşımda oturan ikiliye kaydı. Jimin kıkırdayarak Yoongi'ye sırnaşıyordu. Arkadaşım da onu büyük bir ilgiyle izliyordu. Dudaklarımı büzerek Taehyung'un göğsünden kalktım.
O da bana, Yoongi'nin Jimin'e baktığı kadar, büyük bir ilgiyle bakıyor muydu acaba?
Ona bakmadan hızlı adımlarla sahnenin olduğu yere ilerledim. Willow Smith'den Wait A Minute çalıyordu. Dans eden insanların arasına girdim. Bir barda olduğumuz için buradaki çoğu kişi flörtözdü. Bu yüzden hızlıca dans edebilecek birkaç arkadaş buldum ve hareketlenmeye başladım.
Bu arada yanıma gelen Hoseok'u da fark ettim. Hızla dans etmeye başladığımızda kıkırdadım. Kollarımı yukarı kaldırıp bedenimi kıvırdığımda en az benim kadar esnek olan arkadaşım da aynısını yaptı.
Hatta bir ara o kadar kaptırdık ki birkaç grubun dikkatini çekmiştik. Yine de ikimiz birbirimizden ayrılmayarak devam ettik. Kollarımı kafamın iki yanında tutup yumruk yaptım ve sağa sola salındım.
Buna bu kadar ihtiyacım olduğunu bilmiyordum. Bir yandan bağıra bağıra şarkı söylemek bir yandan dans etmek iyi geliyordu. Hoseok kollarını iki yanına sallayıp kalçasını sağa sola ittirdi. Bununla birlikte birkaç kişiyi ittirmişti. Herkesin kafalar bir milyon olduğundan ise kimse umursamamıştı.
Birkaç şarkının ardından şimdi Chase Atlantic'ten Slow Down başlamıştı. Ah, bu iyiydi.
Bundan yararlanıp ben de kalçalarımı kıvırmaya başladım. Bu arada üzerimde ağırlığını hissettiğim gözlerin sahibine döndüm. Hoseok anında kendine başkalarını da bulurken ben deltayı bulup göz göze gelmemizi sağladım.
Çakırkeyif olduğumdan gülerek gayet cesaretli bir şekilde bir elimi saçlarıma çıkardım. Beni göz hapsinde tutan adamın kaşları çatılıydı. Elimi yavaşça saçlarıma sürterek omuzlarıma indirdim, bakışları elimdeydi. Omzumdan göğsüme indirdim, oradan da sürükleyerek belime getirdim ve kalçamın yanından uyluklarıma indirip sonlandırdım.
Deltanın bakışlarının bedenimde gezindiğini fark ettim. Evet amacım tam olarak buydu. Tüm dikkatini çekebilmek gururumu okşamıştı.
Gözleri yüzüme çıktı. Yarımca gülümseyip şarkının geldiği kısmı dudaklarımı oynatıp ona bakarak söyledim, ''Fuck me like I'm famous.'' (Ünlüymüşüm gibi becer beni.)
![](https://img.wattpad.com/cover/372660107-288-k526405.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Küçük Şeylerdedir Tae-Kook
FanfictionAy batana kadar burada kal. Sonra gidersin. Omegaverse Düzyazı x Text DeltaTae VitaKook