1.3

43 6 7
                                    


Ben ve Elena evin kapısının önündeydik. Ne kadar diğerleride bizimle kalmak isteselerde,onlara gitmelerini bizim onları haberdar edeceğimizi söylemiştik. Bizimle kalan İvan'da, kulübe gitmişti.

Kapıda durmaya devam ediyorduk.

Neden gelmişti?

Bu sefer ne istiyordu?

Elena'nın gözleri kırmızıydı. Yol boyunca ağlamıştı.

En sonunda kapıda durmanın bir fayda etmeyeceğini anlayıp elimdeki anahtarı kapı deliğine soktum ve çevirip kapıyı açtım.

İçeriden sesleri geliyordu.

Elena'da içeriye girdikten sonra kapıyı arkamızdan kapattım ve montumu çıkardım. Elena ise sadece bana bakıyordu.

"Dora ben istemiyorum."

Kaşlarımı çattım.

"Efendim Lena neyi istemiyorsun."

Duran göz yaşları tekrar akmaya başladı.

"Bizi geri almak için geldi,biliyorum hissediyorum. Ben gitmek istemiyorum Dora. Burda mutluyum."

Söylemleri gözlerimi doldurdu. Bende istemiyordum. Ama belki başka bı nedenle gelmişti?

Öyle olma ihtimali yok muydu?

"İçeri girmeden bilemeyiz Lena,hadi."

Kafasını salladı ve o da montunu çıkardıktan sonra seslerin geldiği yere yani salona gittik. Kapıyı açtığımız gibi ikisinin de bakışları bize döndü ve sustular.

Babam bize sorun yok dercesine gülümserken,annem sıkkın ve yargılayıcı bakışlarıyla oturduğu yerden bize bakıyordu.

Elena'nın elini tuttum ve kendimle birlikte onu çekerek 2 kişilik olan koltuğa oturdum. Böylece onların karşısında oturmuş oluyorduk.

Boğazımı temizledim.

"Neden geldin anne?"

İlk konuşan ben olmuştum.

Gözlerim annemin üzerindeydi. O ise bakışlarını bir süre elena'da tuttuktan sonra bana çevirdi.

"Sizi almaya geldim."

3 kelime bir insanın hayatını nasıl ters düz edebilirdi. Benim daha doğrusu bizimkini edebiliyordu. Annemin istediğini yaptırabileceğini düşündüğü oyuncakları olmak böyle bir şeydi.

Elena'nın hıçkırıklarıni duyuyordum. Tek kelime bile edemiyordu. Böylece bizi savunmak her zaman ki gibi bana kalmıştı.

Elena insanlara her zaman açık sözlü davranırdı ama anneme karşı olmuyordu.

Ben ağzımı açamadan babamın sesi yükseldi.

"Saçmalıyorsun Jovana, burada kalmaya devam edicekler."

Bir süre daha sürdü bu tartışma. İkisi de bizim adımıza kararlar vermeye çalışıyorlardı.

Yine

En sonunda ayağa kalktım ve tabi kendimle birlikte Elena'yi da kolundan tutup kaldırdım.

İkisininde bakışları sonunda bize dönmüştü.

Sesimin titrememesi için tekrardan boğazımı temizledim.

"İster burada kalırız ister kalmayız bu sizin verebileceğiniz bir karar değil. Biz sizin oyuncağınız değiliz ve anne lütfen git."

Söylediklerimden sonra salondan çıkmış ve montlarımızı giyip evden çıkmıştık.

İkimizde bir süre uzaklaşana kadar tempolu bir şekilde yürüdük.

O sırada Elena'nin telefonu çaldı.

љубави моја (aşkım)

Elena telefona bir süre baktıktan sonra kapattı ve telefonunu sessize aldıktan sonra bakışlarını bana çevirdi.

"Kimseyle konuşmak istemiyorum. Kime gidicez?"

Sıkıntılı bir şekilde iç çektim. Evet, Pablo'nun ya da Héctor'un evine gidebilirdik ama ilk önce kendi kendimize biraz vakit geçirmemiz gerekiyordu. Bu nedenle ne en mantıklı seçenek bir süre dışarı da dolaşmaktı.

Lena'nın yaptığı gibi telefonumu sessize aldım ve Barcelona sokaklarında sessizce,ikimizden çık çıkmaz şekilde dolaşmaya başladık...

-&-

Bu sıralar kendimi çok iyi yazabiliyormuş hissetmiyorum ve yazdığım şeyler beni tatmin etmiyor ama yine de yayınlamak istedim siz okursunuz diye hatalarım varsa mazur görün umuyorum ki bölüm hoşunuza gitmiştir💙❤️

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 21 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝓝𝓮𝔀 𝓼𝓬𝓱𝓸𝓸𝓵Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin