•KASAP•
Bir saat. Yirmi yedi dakika. Kırk üç saniye.
Araba yolculuğu bir saat, yirmi yedi dakika ve kırk üç saniye sürdü.
Göğsümden gülerek çapağı çıkarmak, üç saniye.
Beni buraya kilitlemek ve iç çamaşırıma kadar soymak, iki dakika yirmi üç saniye.
Kafamın üstündeki kancaya bağlamak ve iğrenç seslerle alay etmek, otuz saniye. Onlardan biri yüzüme birkaç santimetre mesafede durdu çuvalı başımdan çıkarılarak.
Göz kamaştırıcı ışığın karşısında gözlerimi kırpmadan, ona bakarak meydan okuyorum. Gözlerini benden ayırmadan uzaklaşıyor. Az sonra maskesini çıkaracağım.
Kapı kapalı.
Acemiler. Kapıyı kilitlemeleri gerekirdi.
"Şu düştüğümüz hale bak," neredeyse sessizce mırıladım.
Bileklerimi oynatıyorum. Kanca sağlam, ama ipler işimi görecek. Gözlerim beton duvarlı boş odayı tarıyor. Kafama yerleşmeden önce, bir şüphe içimden gezip geçti. Bir sandalye bile yok.
Burası bir işkence odası gibi. Buraya hiç gelmedim. Patron da. İmzasını tanırdım. Kendisi sandalyeleri ve elmas elleriyle ve itlerinin elleriyle işkence etmek üzere bekleyenlere Boccherini çalmak için hoparlörleri sever.
O ve adamları yakında buraya dönecek. Senaryoyu şimdiden biliyorum. Kanımı dökmek istiyorlar. Onların tarafına geçsin diye performans sergileyecek. Kap dudaklarında olacak. Onlar buraya onunla dönecek ki intikamını alsın.
Eğer kız teklifini reddederse, patron benim ondan intikam almamı isteyecek. Kahretsin. Hep aynı şey. Onun hedefleri çok aptal. Her zaman tuzağa düşüyorlar. Kız ne kadar çok kabul ederse etsin, artık kimsenin kanımı dökmesine izin vermeyeceğim. Kendime gelmem lazım.
Burada boş boş oturmak için dünyaya gelmedin, asker.
Komutan Keskin Musul'da bana böyle derdi. Ama donup kalırdım, hiçbir şey yapamazdım. Çenemi yukarı kaldırır ve bana bir tane çarptıktan sonra gözleriyle meydan okurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL
Phiêu lưu"Karanlık zihnimde seni bir çiçek tarlası yaptım." ☾ ⋆*・゚:⋆*・゚ 𝗸𝗮𝘀𝗮𝗽 vahşice öldüren. 𝗹𝗶𝗹𝗮 zambak çiçeğini ifade eden latince "lilium" ve türkçe'deki "leylak" kelimesinden türetilmiştir. Kasap, sö...