17.Mecburum

7 2 47
                                    

                          17

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


                          17.Mecburum

Babamların yanına geçtim. Gölge öylece arabanın yanında durmuştu. Hiç bir tepki vermeden."hadi Akın gelip seni alacak eve git hazırlan"dedi babam. Tamam der gibi kafamı salladım. Şöför arabayı adliyesinin önüne getirdi. Arabanın kapısını açtı. Ve annem babam ve ben araca bindik. Gölge öylece arkamdan baktı. Arabaya bindik. "Alaz ne diyordu?"dedi babam. Bakışlarımı pencereden ayırdım. Gözlerim dolmuştu belli etmemek için elimin tersiyle sildim. Neden üzgünüm? Gölgeyi seviyor muyum? Nasıl yani sahte olan bir evlilik gerçek mi şimdi? Hayır sevemem. Ya seviyorsam?
"Hiç bir şey"dedim tek nefeste. "Alazı kendine yaklaştırmaman gerekiyordu Çiçek"dedi babam. "Ama bu gün Akınla buluşacaksın diye bir şey demiyorum"diye ekleme yaptı. Annem sessizce bizi izliyordu. "Senin bir şey diyip dememen umrumda bile değil!"diye çıkıştım. "Ağzını topla!"diye uyardı. Annem babamın bana doğru uzanan elini tuttu. "Alazı kendinden uzaklaştırsan iyi edersin!"diye tekrar bir uyarıda bulundu babam. Pencereden bakışlarını ayırmadım. Onu duymamazlıktan geldim. "Bana uyarılarda bulunurken oğlum nerede baba?"dedim dolan gözlerimi belli etmemek için. Lafı değiştirmiştim eğer biraz daha Gölgeden konuşursak ağlaya bilirim. "Acar seni ilgilendirmez "diye geçiştirdi. "Beni bıçakladı ve yanına kaldı!"diye bağırdım. "Seni Acar bıçaklamadı! Yapmaz!"dedi babam. Evet tam da umduğum gibi bana inanmıyor oğluna inanıyor. "Yaptı baba yaptı! Beni öz oğlun bıçakladı beni abim bıçakladı!"diye avazım çıktığı kadar bağırdım. "Kes Çiçek!"diye durdurdu. Eve varmıştık. Şöför arabanın kapısını açar açmaz arabadan hızla indim. "Çiçek!"diye arkamdan çağırdı ama bir şey söylemeden hızla eve girdim. Eve girip odama geçtim. Kapıcıda kapatıp hemen kilitledim. Şiddetle ağlamaya başladım. Ne oluyor bana anlamıyorum? Telefonum çaldı. Telefona baktım arayan Biricik'ti. Gölgenin aramasını bekliyordum ama olmadı. Telefonu açtım. "Kız ne oldu boşandınız
mı?"dedi merakla. "Şey oldu"dedim kekeleyerek.
"Ne oldu?"dedi şaşkın şekilde. "Söylesen öldüm burada ağzından lafı kerpetenle alıyorum ya anlat!"dedi hızla Biricik. "Boşanamadık"dedim tek nefeste. Sesli bir şekilde kahkaha attığını telefondan bile duydum. "E bunu biliyorduk Alaz'ın gönlü yoktu boşanmakta"dedi alayla Biricik. "Aslan eniştem be!"dedi övünerek. "Ne aslanı be!"diye çıkıştım. "Boşanmakta gönlü başka bir şeyde varmış gönlü öküzün!"dedim. Bir ansa gülüşü durdu. "Neyde? Kimde? Neden aaaaa nasıl?"dedi hızla. "Nefes al!"diye uyardım. "Neyde varmış kızım gönlü?"dedi şaşkın şekilde. "Bende......"diye mırıldandım. "Ne!"dedi şaşkın şekilde telefonu yüzüme kapattı.
Şaşkın şekilde telefona baktım. Yirmi dakikanın ardından evin dış kapsının zilini duydum. Ve Biricik'in sesini. Odamın kapısını çaldı. Çal bir kenara kırıyordu. Açtım. "Ne ara geldin be"dedim dalga geçerek. "İyi ki evdeydim işte olsaydım gelemezdim. "Dedi rahatlamış şekilde. "Nasıl sendeymiş? Ayy açık anlat şunu!"dedi hızla nefes nefesteydi. Koşarak geldi herhalde. "Şey işte ben karımı seviyorum dedi mahkemede "dedim. Yatağa yanıma geçip oturdu. "Mahkeme de mi? Üf bende yalnız söyledi sandım boşunu yoruldum"dedi hevesi kırılmış bir şekilde. "Şey bir de şey oldu"dedim yine heceleye heceleye. "Ne?"dedi hevesle yine. "Anlatsana!"diye çıkıştı. Parmağımı dudağıma götürdüm. Parmağımı fark edince. "Şaka yapıyorsun?"dedi sesli bir şekilde kahkaha attı. "Oh oh ben dedim ki sana bu evlilik gerçek olur dedim işte al oldu"dedi göbek atıyordu. Hafif tebessümle ona baktım. "Olmaz Biricik olmaz. Bizden olmaz"dedim hevessiz bir şekilde. "Ya neden? İkinizde yetişkin iki insansınız"dedi elimi tuttu. "Babam sahte olanına bile karşı hem bu gün Akınla buluşucam"dedim. Yani olacağı varsa da artık bu günden sonra olamayacaktı. "Alazın sana seni seviyorum dediği gün sen gidip Akınla yemek yiyeceksin öyle mi! Kot kafalı!"dedi Biricik eliyle kafamı ittti. "Sen peki bir şey hissediyor musun?"dedi. "Bilmiyorum"dedim düz bir sesle. "Hazırlanmam lazım yardım et gelmişken"dedim hevessiz bit şekilde ayağa kalktım. "Ne yardım edicem be o piçle buluşuyorsun!"diye çıkışıp yatağa uzandı. "Ne yapayım? Söyle ya ne yapa bilirim ki kocamı seçersem dul kalırım!"dedim alayla. Biriciktir güldü. "Ay ben olsam dul olsam bile Akınla yemek yemem!"dedi ve sesli bir şekilde kahkaha attı. "Tamam lan yardım etme! Paşa cadı!"dedim sitemle. Dolaptan Bir elbise çıkardım. Kırmızı bir elbiseydi. Satendi annem özenle bunu giymemi tembihlemişti. Mecburen giydim. Saçımı arkadan dağınık dalgalı şekilde açık bıraktım. Saç toplamayı sevmiyorum. Siyah topuklularımı giydim. Tamamen hazırlanmıştım. Makyajımı tamamladıktan sonra kırmızı ruj sürdüm. Annem gelip odanın kapısı çaldı. "Gir"dedim. Biricik uzandığı yerden dikleşip oturdu. Annem odaya girdi. "Akın geldi babanın yanında çalışma odasında"diye haber verdi. Tamam der gibi kafamı salladım. Tedirgin bir şekilde nefesimi verdim. "Hadi yürek yemişsin sen git. Akşam arayıp haber ver"diye önceden tembihledi Biricik. "Tamam merak etme"dedim. "Görüşürüz "diyip Biricik odadan çıktı. Gittti. "Görüşürüz"dedim peşinden. Odamda son kez aynada kendime bakıp,odadan çıktım. Babamın çalışma odasının kapısının önemdeydim. "Affet beni kocam mecburum"diye söylendim. Kendi kendime. Odanın kapısını çalıp içeri girdim.
Babam hemen güldü. Akın hevesle tebessüm etti. Benim yüzüm gülmüyor neye gülüyorsunuz?
"Merhaba"dedim kısık bir sesle. Akın kibar bir sesle "merhaba"dedi. "Hadi oğlum siz gidip eğlenin"dedi babam. İyi babam kılıfını giymişti yine. Her zamanki gibi insan içinde iyi bir baba. Yalnızken kendisi oluyordu. Akın oturduğu koltuktan ayağa kalkıp yanıma geçti. "İyi günler Asaf amca"dedi kibarca. Akını çocukluktan tanırım iyi ve kibar çocuk. Ama onun bir suçu yok. Ben başkasını istemiyorum sorun Akın değil. Önden ben yürüdüm. Hafif tebessüm ettim. O da ayıp olmasın diye. Evin önüne çıktık. Arabanın ön kapısını açtı. "Şöyle geç"dedi kibar bir sesle. Ön koltuğa geçtim. Ve kapıyı kapattı. Kendisi sürücü koltuğuna geçti. Üzerinde beyaz bir gömlek ve siyah bir pantolon vardı. İri bir vücudu ve siyah saçları vardı. Gri renkte gözleri. Yakışıklı çocuktu. Çocukluktan beri böyleydi. Babamın ortağının oğlu olduğu için çoğu zaman onu görmüştüm çocukken. "Görmeyeli çok değişmişsin"dedi güleryüzle. Araba kullanarak konuşuyordu. "Nasıl yani?"dedim merakla. "Güzel anlamda demek istedim yanlış anlama"dedi. Tebessüm ettim. "Çirkin miydim ki?"dedim alayla. "Yok hep güzeldin"dedi derin bir bakış attı. "Teşekkür ederim"dedim. Restorana vardık. Ve gördüğüm şeyle soğuk terler akmaya başladı bedenimden. Magazin. Olamaz bunu hiç hesaba katmadım. Akın araçtan inip kapımı açtı. Magazincileri görünce elini belime yerleştirdi. Restorana girdik. Ama fotoğraf makinelerinin Işık'larıyla bir Sürü fotoğraf çoktan çekmiş olmalılar. Kendim masamıza geçtik. Diğer masalarda fısıldaşmalar duydum. Hatta bir kadın bu Payidar'ların gelini değil mi? Dediğini net bir şekilde duymuştum. Akın kibar bir şekilde sandalyemi çekti ve oturdum. O da karşımadaki sandalyeye oturdu. Şaraplar geldi. "Evlendiğini duydum daha doğrusu herkes konuşuyor"dedi lafa girerek Akın. Evet der gibi kafamı salladım. "Boşanıyormuşsun ama?"dedi soru niteliğinde. "Evet boşanıyorum"dedim. "Özel değilse neden?"dedi bu adam neden bu kadar kibar?
"Çünkü herkes farklı şeyler söylüyor kimisi şiddet diyor kimisi üçüncü kişi"dedi. "İkisi de seçenek dahi değil"dedim kendimden emin bir sesle "Gölge Alazın yasadışı işlerinden haberin var herhalde?"dedi normla bir şeymiş gibi. Gözlerim irileşti. Yasadışı mı? Aile şirketleri yok mu?
"Anlamadım?"dedim kibar bir şekilde. "Alaz Payidar silah ticareti yapıyor"dedi düz bir sesle Akın. Donup kaldım. Silah ticareti mi? "Aynı şekilde bir sürü mekanlarını başka türlüde kullanıyorlar"dedi. "Neyse ya bunları konuşmak için gelmedik "diye geçiştirildi. Konuyu bende açmadım. "Doğru"diye bildim sadece. "Sende değişmişsin"dedim konuşmak adına. Konuşmak dahi istemiyorum. "İyi anlamda mı?"dedi gülerek. Tebessümle başımı salladım. Kadehimden bir kaç yudum aldım. "Buna sevindim"dedi. Parmağıma baktı. Gölgenin yüzüğü hala parmağımdaydı çıkarmamamıştım. Unutmuştum. "Neden onu çıkarmıyorsun?"dedi Akın merakla. "Unutmuşum"diyip parmağımdan çıkarıp çantama attım. "Hadi sipariş verelim"dedi. Önündeki Menüyü bana uzattı ilk menüye baktım.

Uçurum (18+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin