İkisininde bilmediği çağırış.

23 7 3
                                    

Sanırsam yine bir karanlıktaydım,
Göz görmez,
aklın durduğu bir yerdi.

Hisederdin kanın akışını,
Öyle bir yerdi,
zihninden daha karanlık,
Her şeyden uzak; en yakınına uzaktan bakacak bir çift göz.

Elleri buz tutmuştu; nasırlı elleri,
herkes iyi yaşasın diye gece bile çalışan o adamın.
Ellerinin soğukluğu ulaşmadan kalbine, sıcak bir ev bul;
ateşinde ısınabileceğin,
yoksa da ateş bırak ailene sığın;
senin için her şeyini feda edebileceğini söyleyen ailene;
seni terk etmiş o harabeye.

Anılar ısıtır seni,
korur pencereye çarpan yağmurdan, ancak dikkat et ısıtan anılar dolanmasın boynuna bir urgan gibi.

hani derdi kızın
"koru baba beni, her şeyden",
sen de derdin
"hep korudum, koruyacağım kızım" koruduğun o kız, artık korktuğun o kızın oldu.

Zihnine bir zehir gibi damladığında, unutmak için panzehir içen birisi oldun. Oysa ki o senin kızındı.

Bir zamanlar herşeyden koruduğun, şimdi ise tozlanmış bir hayal olarak kaldı.

Yağan yağmur silemez,
götüremez o tozu,
ellerine bak,
kızının gözyaşları var. Senin için dökülen.

Gökyüzüne bak,
ıslak kirpiklerini kurutan güneş var, senin hiç bilmediğin.

Saate bak,
geç oldu,
Sen hep geç gelirdin,
sözler, yakarışlar, dualar var senin için söylenen,
senin hiç duymadığın.

Sen hep geç gelirdin,
kimse uyanmasın diye ses çıkartmamaya çalışırdın,
izlerdi o küçük kız çocuğu senin haraketlerini;
kimin için çalıştığını bilmeden.

Kahverengi gözleri fark ederdin,
ancak gözler kapanmış olurdu,
varlığın ile.

Fark ettirmeden bile verdiğin sıcaklık ile.

Ve küçük kız çocuğu uyurdu rahatça, yağmur taneleri pencereye değse bile.

Babasının adım sesleri,
eşlik edince zihninde ki hikayeye,
derin bir dünyaya giderdi,
kötülükten uzak.

Sen süslerdin bu dünyayı, hiç bilmeden.

Yalnızlığın Sokağında. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin