Cayla Hope
Rila konuşmamızdan sonra biraz rahatlamış görünüyordu ona biraz dinlenmesini nöbeti benim devir alabileceğimi söylemiştim başını salladı ve uyumaya gidiyordu ama birdenbire durdu, yüzü bembeyaz kesilmişti korkulu gözleriyle ormanın derinliklerine bakıyordu. Onun baktığı yere bakınca bende afalladım ve kaşlarımı çattım. Ormanda gördüğümüz iki çift acımasız ve hırçın göz odağını Rila'ya dikmişti ve ona doğru yürümeye başladı. "Rila koşman lazım" dedim soğukkanlı kalmaya çalışarak ama paniği belli olan bir ses tonuyla. Rila hala dikiliyordu beyaz yüzü ve kurumuş dudaklarıyla her an yere yığılabilecek gibi duruyordu. Yanına gitmek sadece aptallık olurdu tek yapabildiğim şey bağırmaktı saniyeler birbirini kovalarken gölge ile Rila arasında çok az bir mesafe kalmıştı. Gölge aralarındaki mesafeyi kapatıp Rila'nın boğazını sıktı. Rila birşeyler mırıldanıyordu ama çok kısık sesle konuştuğu için duyamıyordum. Rila nefessizlikten çırpınırken onu izlemekten başka yapabileceğim hiçbirşey yoktu gölge beni fark etmemişti ve eğer hareket edersem bende ölürdüm. Çaresizlikle onu seyrederken zaten beyaz yüzü iyice rengini kaybediyor gözlerinin akı sönüyordu. Gölge Rila'yı yere savurdu ardından onu ele geçirmeye başladı. Rila'nın acı dolu inleyişi kulaklarımı çınlatırken gölge tatmin dolu bir kahkaha atıp ormana doğru ilerlemeye başladı. Rila'nın gözlerinden yaşlar akarken yerde acı içinde çırpınmaya devam ediyordu. Ağzından ve burnundan kan gelirken damarları siyah bir renge bürünmüştü.
Gölge uzaklaştığında koşarak Rila'nın yanına gittim. Beni fark ettiğinde titreyen sesiyle "Vur beni!" Diye bağırdı. Sesi kulağımda yankılanırken gözlerimi kaçırdım "B-ben yapamam" öksürdüğünde ağzından kan geldi dehşetle ona baktığımda cebinden silahını çıkardı ve kendi kafasına dayadı"O zaman ben yaparım" ancak yeniden öksürdüğünde silahı elinden düştü ve ben aldım acı içinde bana baktığında ellerim titriyordu "Eğer beni vurmazsan o yaratıklardan birine dönüşeceğim ve bu olacağına ölmeyi yeğelerim" yutkundum "Lütfen vur beni" ."Hayır bu saçmalık illaki bir yol olmalı dayanmalısın seni vuramam."Gözlerinden artık gözyaşı yerine siyah bir sıvı akarken haklı olduğunu ve başka bir çare olmadığını anladım ama bunu kabul edemezdim onu kendi ellerimle vuramazdım." kararsızlıkla başımı salladım ve namluyu kalbine dayadım. "Son bir isteğim var" dedi boğuk bir sesle. "Kardeşimi bulursanız onu öldürür müsünüz? Buraya gelen gölge oydu" dedi çok şaşırmadım "Onun acı çekmesini istemiyorum daha çok küçük" dedi üzüntüyle "Söz veriyorum" gözlerimi yeşil gözlerinin içine diktim "Onu öldüreceğim" gözlerinden bir umut parıltısı geçti bir anlığına daha sonra kalbine dayalı bir namlu olduğunu hatırladı ve tüm parıltı yerini çaresizliğe bıraktı. Ona sarıldım ve kulağına fısıldadım "Özür dilerim" ardından tetiği çektim.
Rila'nın cansız bedeni kucağıma düştüğünde ne yaptığımı algılamaya çalıştım. Görüşüm bulanıklaştı ve nefesim daralmaya başladı dünya etrafımda dönüyordu ve tutunabildiğim hiçbirşey yoktu. Ben onu vurmuştum. Beynimdeki diğer düşünceleri susturan tek şey buydu ve bu bir gerçekti. Gözlerim Rila'nın cesedini bulduğunda tek görebildiğim şey içi boş bir kabuktu vücudu buz kesmişti ve gözlerinde herhangi bir tepki yoktu, bu bakışı iyi bilirdim. Ağzından ve göğsünden akan kan durmuştu. Güzel bulduğum yüzü mahvolmuştu titreyen elime baktım üzerinde onun kanı vardı, kaç dakika burda kaldığımı bilmiyorum ama gözlerimi cesetten ayırdığımda tek düşündüğüm onun kanından kuttulmak için su aramaktı.Yalpalayarak ayağa kalktığımda arkamda duyduğum sesle irkildim. Arkamı döndüğümde gördüğüm şey korkuyla bana bakan Cris'ti."Bunu sen yapmadın değil mi?" Titreyen ellerime baktım elimde Rila'nın kabı vardı. "Ben yaptım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shadow Manipulator
FantasyHerşeyin farklı ve daha kötü olduğu bir dünyada kendini savunabilmen için özel güçlere sahip olman gerekir. Bu özel güçlere sahip olmayanlar "Talihsiz" olarak adlandırılır ve talihsizler köle olarak çalıştırılır veya gölgelere yem edilir . Gölgeler...