Final...mi?

364 32 261
                                    

Hafta sonlarını sevmiyordu Sinan artık. Önceden severdi, okula gitmemek, evde kalıp kitap okumak, Paris'le birlikte gezmek rahatlatırdı onu ama şimdi farklıydı. Hafta sonu demek Zeynep'ten ayrı geçen iki gün demekti onun için. Gözlerini açmak, güne başlamak istemiyordu, tüm günü uyuyarak geçirip bitirmek istiyordu ama camdan yüzüne vuran yoğun güneş pek mümkün kılmıyordu bunu. İstemeyerek açtı gözlerini, saate baktığında öğlen olmak üzere olduğunu fark etti. Gözlerini ovuşturdu ve doğruldu yataktan, bacaklarını yere doğru sarkıttığında çalan telefonla komodinin üzerindeki telefonuna uzandı. Ekranda Zeynep yazısını gördüğünde yüzüne yerleşen gülümsemenin ardından hafifçe öksürdü sesini düzeltmek için, ardından bekletmeden telefonu açıp "Zeynep" dedi.

"Hayırlı sabahlar. Uyandırdım mı?"

Kızın sorusundan sesini düzeltmek için öksürmenin işe yaramadığını anlamış, "Hayır, uyanmıştım." diye açıklamıştı, ardından "Nasılsın?" diye ekledi. Normalde hafta sonları pek fazla aramazdı Zeynep, arada mesajlaşırlardı sadece, bir şey olup olmadığını merak ediyordu. "İyiyim, sen?" diye sordu Zeynep, "Güne senin sesini duyarak başladım. Nasıl kötü olabilirim?" diyerek yanıtladı Sinan kızı, içi içine sığmıyordu sanki. Bir süre sessizlik olduğunda Zeynep "Bugün müsait misin?" demişti çekingen bir şekilde. Sinan "Müsaidim. Bir sorun yok değil mi?" diye sormuştu buna karşılık.

"Yok. Şey... bugün b-bir şeyler yapmak ister misin?"

Zeynep utangaç bir şekilde zar zor sorduğunda Sinan duyduğu teklifle bir süre şaşkınlıktan konuşamamış, bu sessizlik üzerine Zeynep "Sinan? Orada mısın?" diye sormuştu. Adını duyunca kendine gelerek "İsterim tabi, çok isterim." demişti şaşkınlık ve heyecanla, ardından "Annen?" diye sormuştu, izin vermesi mümkün değildi bu duruma.

"İzin aldım bir şekilde, merak etme." demişti Zeynep, çocuk şaşırsa da rahatlamış, "Süper. Ne yapmak istersin?" diye sormuştu nazikçe. Zeynep "Bilmem. Sen seç." diyerek yanıtlamıştı çocuğu, vakit geçirmek istiyordu yalnızca, ne yaptıklarının çok da bir önemi yoktu. Sinan bir süre düşünmüş, ardından "Tamam o zaman. Sen hazırlan, seni alayım birlikte gideriz." demişti heyecanla. Zeynep "Sana zahmet olmasın." diyerek mahcup bir şekilde konuştuğunda Sinan "Hazırlanıp çıkıyorum." demişti hızlıca. Ardından vedalaşarak kapatmışlardı telefonları.

Telefonu kapatır kapatmaz hızla duşa girmişti Sinan, çıktıktan sonra üzerine en sevdiği tişörtlerinden birini giymiş, saçlarını yapmış, parfüm sıkmıştı. Hayatında belki de ilk defa bu kadar özenle hazırlanıyordu. Aşağı inip Paris'in mamasını verdikten sonra onunla vedalaşmış, ceketini giyerek keyifle evden çıkmıştı.

Bir yandan mutluluktan uçacak gibiydi, diğer yandan hala şaşkındı bu durum karşısında Sinan. Zeynep'le hafta sonu buluşup bir şeyler yapmanın hayalini kursa da hep hayal olarak kalacak gibi geliyordu. Ne Zeynep bunu uygun bulurdu ne de annesi buna izin verirdi. Sinan'ın hayallerinde bile yer etmişti bu durum, öyle ki artık gezip tozdukları hayallerde bile evliydiler, diğer türlüsü mümkün gelmiyordu ama olmuştu işte, nasıl olduğunu anlayamasa da olduğu sürece nasılının önemi yoktu.

~~~~~~

Zeynep'in evine geldiğinde heyecanla bekliyordu köşede Sinan, annesinden izin aldığını söylese de ne olur ne olmaz diyerek kapıyı çalmamış, bunun yerine telefonunu çıkarıp Zeynep'i aramıştı. İkinci çalışta kız telefonu açıp "Sinan?" dediğinde "Geldim, dışarıda bekliyorum." demişti çocuk, heyecanı sesine yansırken bir yandan da eve bakmaya devam ediyordu. Zeynep neden gelmek yerine aradığını tahmin etmiş, "Geliyorum." diyerek telefonu kapatmıştı. Hızla paketlediği birkaç parça yiyeceği çantasına koyup üstüne feracesini giymiş, ayakkabılarını da giyip dışarı çıkmıştı. Evin kapısını kilitledikten sonra hızla bahçe kapısına yönelmiş, çıktığında karşı köşede bekleyen Sinan'la göz göze gelmişti. Çocuğun yanına ilerlerken Sinan'ın gülümsemesiyle kendisi de gülümsemişti.

Başka Bir MeselHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin