9. Bölüm

703 63 385
                                    

Başlamadan ufak bir not. Ben bölümün bir kısmını medyadaki şarkıyı dinleyerek yazdım, çok hoşuma gitti. Belki sizin de hoşunuza gider diye ekledim. Şarkıyı açmanızı tavsiye ettiğim bölümü de belirteceğim. Daha duygusal anlar yaşamak isteyenlere şiddetle tavsiye edilir. İyi okumalar :)

"Sen sözünü tutacak mısın? Benimle gelecek misin?"

Zeynep baktı Sinan'a, gelmeyi kabul etmesi için umutla bakıyordu, kıyamamıştı o böyle bakarken.

"Tamam, geleceğim. Ama uzun sürmesin olur mu?"

Kızın kabul etmesiyle gülümsedi Sinan, "Merak etme, sen ne zaman istersen o zaman döneriz." dedi ve yürümeye başladı kızla birlikte.

"Gitmeden önce birini daha almamız lazım ama." dedi Zeynep'e dönerek, Zeynep şaşırarak "Kim?" diye sordu. Tanımadığı biriyle bir yere gitmek istemiyordu.

"En yakın arkadaşım. Okulun arka tarafında bekliyor bizi." diye cevapladı Sinan. Zeynep hafif bir rahatsızlık duymuştu ama belli etmemeye çalıştı, buna rağmen Sinan fark etmişti kızın yüz ifadesinden. Bir şey demeden devam etti, tanıştıklarında fikrinin değişeceğini biliyordu.

Okulun arka tarafına geldiklerinde orada duran büyük köpeği gördü Zeynep, başka kimse yoktu. Merakla Sinan'a döndü, "O mu?" diye sordu. "Evet." diye cevapladı Sinan ufak gülümsemesiyle omuz silkerek. Ardından köpeğe yaklaştı ve yanına eğilip sevmeye başladı. Zeynep de onlara yaklaştı, hayvanları seviyordu.

"Paris, bak bu Zeynep ablan. Zeynep bu da Paris." diyerek ikisini tanıştırdı. Zeynep de gülümseyerek eğildi ve Paris'in başını sevmeye başladı.

"Ee, 'en yakın arkadaşın köpek mi?' diye sormayacak mısın?" dedi Sinan, Zeynep'e dönüp. Bu sefer omuz silken Zeynep oldu, "Hayvanlardan daha iyi dost mu olur? En azından seni gerçekten sevdiğine eminsin." diye cevapladı Sinan'ı, Paris'i sevmeye devam ederken. Sinan cevabın haklılığına gülümsedi ve ayağa kalktı.

"Senin de hayvanları sevmene sevindim. Paris senin için geldi bugün, bize bir konuda yardımcı olacak. Oyalanmadan gidelim, geç kalmanı istemeyiz."

Zeynep merak etse de sormamaya karar verdi, Sinan'ın söylemeyeceğini biliyordu. Ayağa kalktı ve birlikte yürüyerek okulun arka tarafından çıkıp yola koyuldular. Aklına iyileştirip Cüneyd'le birlikte serbest bıraktıkları güvercin geldi Zeynep'in, yine bir hüzün çöktü kalbine ama belli etmemeye çalışarak devam etti yürümeye.

Fazla konuşmadan yürümeye devam ettiler. Bir süre sonra eski bir gecekondunun önüne gelmişler, Sinan durup Zeynep'e dönmüştü.

"İşte burası. Sen Paris'le birlikte bekle, ben duvardan atlayıp bahçe kapısını açacağım."

"Eve gitmeyeceğiz demiştin. Kimin evi burası?" dedi Zeynep, münasip olmazdı.

"Eve girmeyeceğiz. Terasa çıkacağız." diye cevapladı Sinan. Ardından bahçe duvarına tırmanıp içeri atladı ve kapıyı açtı kızın ve köpeğin geçmesi için. Zeynep hafif bir tedirginlikle içeri adımladı, çevresine bakmaya başladı. Eski, bakımsız bir evdi, kimsenin oturmadığı belliydi. Sinan eliyle dışarıdaki merdivenleri işaret etti.

"Bak, evin içine girmeyeceğiz, oradan terasa çıkacağız."

Zeynep başıyla onayladı ve merdivenlere ilerleyen Sinan'ı takip etti. Terasa çıktıklarında muhteşem bir manzarayla karşılaştı kız, tüm İstanbul ayakları altındaydı, şehrin kalabalığının sesi, gürültüsü ulaşmıyordu sanki buraya. Ama sadece burayı göstermek için getirmemişti onu Sinan, biliyordu.

"Manzara çok güzelmiş lakin sadece bunu görmeye gelmedik herhalde."

Sinan kafasıyla onayladı ve konuşmaya başladı, zor kısma geliyordu yavaş yavaş.

Başka Bir MeselHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin