O-LA-MAZ!! Bu çocuk kütüphanede dans ederken yakalandığım çocuk. NE GÜN AMA!
"NATSU! Sana kaç kez geç kalma diyeceğim!"
"Sabah sabah, bir sus ihtiyar." diye cevap verdi. Demek adı Natsu'muş... Bende dikilmeyi kesip yere bakarak tahtaya ilerledim. Natsu bana tuhaf bir bakış atarak sıralara doğru ilerledi. AH! Çok utandım, yanaklarım yanıyor, titriyorum. Bu hiç iyi değil.
"Evet kızım tanıt kendini." Sesiyle kendime geldim. Derin bir nefes alarak " Ben Lucy." dedim. Bir an bir sessizlik oluştu.
"Soy adın yok mu?" dedi biri. Cidden mi? Sormasanız olmaz mıydı? Soyadımı söyleyemezdim. Okul kayıtlarında bile yoktu. Bilmemeleri daha iyiydi.
"Hayır. Yok." dedim kesin bir şekilde.Sınıftan bir 'HA!'' sesi yükseldi. İç çektim.
"Peki neden son 1 ay kala okul değiştirdin." dedi başka biri. NE MERAKLISINIZ ÖF.
"Ailevi." diye geçiştirip yerime ilerledim. Hadi canım! Ne demek Natsu yanıma oturuyor. HAAHAHA! Gerginlikten hayal görüyorum galiba. Çekine çekine sıraya ilerledim. Derin bir nefes alıp yanına oturdum. Bir yandan da ' Ne olur hatırlamasın. Ne olursun hatırlama beni.' diye dua ediyordum.
"Sen... Kütüphanedeki dans eden kızsın." HA. BU NE AÇIK SÖZLÜLÜK.
"Ne kütüphanesi?" dedim, etrafıma bakınarak. Tam o sırada Levy'i gördüm. O... O da kütüphanedeydi! Acaba beni hatırlamıyor muydu? Yada sadece yanımdaki salak kadar açık sözlü değildir ?
"Bilmemezlikten gelme! Sen kesin osun!" dedi sırıtarak.
Nefesimi verdim. "Evet oyum. Rahatladın mı ? " Tekrar sırıttı.
"Neden o kadar mutluydun?" 'Sanane?'
"Aradığım kitabı bulmuştum." Suratı düştü.
"Sende Levy gibi kitaplara aşıksın desene." dedi.
"Levy. Oda kütüphanedeyken yanındaydı değil mi. Ne o sevgili misiniz? " dedim imalı imalı sırıtırken. HEY. Sevgili falan ne ara bunları konuşacak kadar samimi oldunuz APTAL LUCY. Yanlış anlayacak!
"Hayır, sadece eve giderken yolumun üstüydü, beni de zorla soktu." dedi umursamayarak.
Hım . Demek öyle. Neden rahatlamış gibi hissettim acaba.
"Çocuklar!" dedi müdür. "Biliyorsunuz son 1 ay artık size karışmıyorum. Derslerde serbestsiniz. AMA! Okul dışına çıkmak kesinlikle yasaktır!" dedi. Sınıftan sevinç sesleri yükselirken, herkes ayaklanmaya başladı. Natsu'da gidecek gibiydi. Yer vermek için kalktım. Tam oturacaktım ki "Lucy sen gelmiyor musun?" dedi Erza.
"A-ah. Şey. Rahatsız etmeyim ? " dedim. Üçü de -Natsu, Erza ve Lacivert saçlı çocuk- 'Salak mısın?' der gibi bakınca gülümseyip onlara katıldım. Bahçeye indiğimizde herkes kendi halindeydi. Çok kalabalık değildi. Kimisi bir şeyler yiyor, kimisi banklarda oturuyor, bazı erkekler gruplaşmış futbol oynarken, bir grupta voleybol topu almış kendi arasında paslaşıyordu. Biz ize daha boş bir yere geldik. Herkes çimenlere otururken -erkekler bildiğin yayıldı- bence eteğimi düzelterek Levy'nin yanına oturdum. Tanımadığım -tanışmadığım- kişiler vardı. Sonra mavi saçlı, kötü bakışlı kız bana dönerek "Ben Juvia. Ve. Gray-sama.Bana.Ait.Ondan.Uzak.Dur.Aşk.Rakibi." dedi kelimeleri bastırarak. Sonra cici cici gülümseyerek " Memnun oldum." dedi.
"B-bende memnun oldum."
Sonra Natsu'nun dibine oturan beyaz saçlı kız " Bende Lisanna." dedi ne olduğunu anlayamadığım ama pek iyi anlamları olmayan gülümsemesiyle."Mira ablam olur." Hıım tahmin etmiştim. Sonra Natsu'ya biraz daha yanaşarak Juvia'nın 'O bana ait uzak dur' bakışını attı. Memnun oldum falan demeyip Natsu'ya döndü. Buradaki tüm kızların sahiplendiği biri vardı galiba. Sonra yanımdan gelen oldukça korkutucu ve sinirli olan sesle yerimden sıçradım. "Gray!" Erza neye bu kadar sinirlenmişti. Lacivert saçlı çocuk iç çekerek bana döndü, korkmuş gibiydi, herkes...
"Ben de Gray. Şuradaki pembe saçlı beyinsiz ile oturduğun için üzüldüm açıkcası." dedi Natsu'ya meydan okurcasına bakarken. Sonra bana dönüp "Memnun oldum." dedi. Ben daha cevap veremeden Natsu, Gray'in yakasına yapıştı. "Beyinsiz mi?! Kavga mı istiyorsun lan!?!?!"
"HAA!? Ne o?! Zoruna mı gitti budala!?"
"Kapa çeneni seni--" diyemeden Erza "Natsu! Gray!" dedi sinirle. Ayrılarak aynı anda "Buyurun efendim." dedi. Baya korkmuşlardı. "Bir daha kavga ettiğinizi görürsem ikinizi de ben döverim."
"Aye!" dediler aynı anda. O sırada Mira-san gülerek " Ne zaman korksalar Happy gibi "Aye!" diyorlar." dedi.
"Happy?" diye sordum.
"Benim kedim!"
"Kedin 'Aye!' mi diyor !?"
"Evet, konuşabiliyor." dedi gayet normalmiş gibi Natsu.
"Töbestafurullah."
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama hava kararıyor gibiydi. Akşama kadar orada oturmuştuk galiba. Bir ara kantine gidip bir şeyler atıştırmıştık. Gün Natsu ve Gray'in kavgaları, Erza'nın sinirlenmeleri, Juvia ve Lisanna'nın bana attığı öldürücü bakışlarıyla geçmişti. Hepsi çok iyi insanlardı, hepsiyle anlaşmıştım. Lisanna hariç. Juvia ile bile iyi anlaşabiliyorduk. Ama Lisanna hep bana nefretle bakıyordu. Bu gün öğrendiğim kadarıyla, Natsu'ya sıcak veya soğuk işlemiyormuş. Her zaman vücudu sıcacıkmış. Gray'e ise soğuk işlemiyormuş, hatta sürekli üstünü çıkartıyor, soyunuyor. Alışkanlık gibi. Erza en korkulan kişi galiba. Kılıçlara ilgisi varmış. Levy kitaplara bayılıyor. Konuşacak bir sürü şeyimiz var! Mira-san ve Lisanna hayvanlarla iyi anlaşıyormuş. Gün gerçekten güzel geçmişti. Çıkış vakti geldiğinde herkes ayaklandı.
"Lucy, senin evin nerede?" diye sordu Erza. Ona tarif edince "Aa Natsu'nun evine ne kadar yakın." dedi.
"Hı, bana mı yakın."
"Evet, iki katlı binalardan birindeymiş."
"Vay canına cidden yakınmış." dedi gülerek. Bu çocuk çok içten gülüyor...
"E o zaman yarın görüşürüz." dedi Erza. Lisanna bana oldukça kötü bakışlar yollamaya devam ediyordu. Herkes dağıldı. Biz Natsu'yla tek kalınca.
"Madem evlerimiz yakın birlikte gidelim ozaman." dedi.
"P-peki." Hey! Neden bu kadar heyecan yaptım ki !?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız Değil; NaLu
Hayran Kurgu-NaLu fiction- Kütüphanede aradığı kitabı bulmanın mutluluğuyla dans eden bir kız; Zorla kütüphaneye getirilen bir erkek. -NaLu kurgusu-