Akşam yemeği vakti gelip çatmıştı. Koruyucuların birlikte yediği ilk yemek olacaktı bu. Maria heyecanlı hissediyordu. Odasındaki bitkilerle vakit geçirip sohbet etmişti. Onlardan bulundukları bölge ile ilgili birçok bilgi öğrenmişti. Ayrıca halk arasında bilinmeyen çoğu efsane ve kehanetlerden de haberi olmuştu Maria’nın. Bazılarından fazlasıyla tırsmıştı.
Cedric bulunduğu ortama alışmaya çalışıyordu. Sakin bir hayatı varken bir anda kendini burada buluvermişti. Şimdiden küçük kardeşini özlediğini hissediyordu.
Amanda gayet mutluydu. Odasını o kadar çok sevmişti ki çıkmak dahi istemiyordu. Odasındaki portaldan birkaç defa geçmeyi denemiş ama başaramamıştı.
Tylor ise adeta bir felaketti. İki kez yarattığı fırtınadan dolayı balkondan fırlama tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. Bilgeler her seferinde orada bulunmasaydı çoktan uçup gitmişti. Bu duruma şahit olan bilgeler bir an önce eğitimlerin başlamasında
hemfikir olmuşlardı.Odasından zar zor çıkmış olan Amanda yemek odasına giderken yolda Cedric ile karşılaştı. Cedric’ten biraz çekiniyordu doğrusu. Sabahki tavrı ona karşı ön yargı beslemesine neden olmuştu. Ama bu onunla konuşmak istemesine engel değildi.
“Selam!” Diyerek Cedric’in dikkatini üzerine çekti. Aklı ailesinde kalan Cedric düz bir sesle cevap verdi. “Merhaba.” Amanda Cedic’in bu kadar duygusuz olmasına şaşırmadı. Bu beklediği bir şeydi. Tam koridorun sonuna varmışlardı ki yüksek bir çığlık sesi duyuldu. İkili ilk önce duraksayıp birbirlerine baktı. Ne yapmaları gerektiğini anlamamışlardı. O sırada odasından çıkan
Tylor’ın meraklı sesi duyuldu.“Neler oluyor. Bu ses ne?” Amanda saçının bir tutamını kulağının arkasına sıkıştırarak cevap verdi. “Biz de bilmiyoruz.” Tylor kararsızlıkla sordu. “Sizce gidip bakmalı mıyız?” Cedric başını sallayarak onay verdi. “ Çığlık sanırım Maria’nın odasından geldi, gidelim.”
Hep birlikte Maria’nın odasına doğru ilerlediler fakat hiçbiri odaya girdiğinde sarmaşığa benzer garip bir bitki tarafından, tavandan aşağıya doğru sallandırılan bir Maria bulmayı beklemiyordu. “Vay anam babam!” diye söylendi Tylor, odayı çok garip bulmuştu. “Oda değil orman burası. Söylesene vahşi yaşam ne kadar tehlikeli?
Ona göre yanına yaklaşacağım da.”Attığı çığlıktan sonra sarmaşık tarafından ağzı da kapatılan Maria kaşlarını çatarak boş boş baktı Tylor’ın suratına. Bir gelseler de kurtulsam şu bitkiden diye düşünüyordu. Gözleri Cedric’e kaydı, hayran olmuş gibi odayı seyrediyordu. Gerçekten de öyleydi, Cedric bu odanın kendisinin olmasını istiyordu. Yarasalı odası içini karartıyordu. Maria gözlerini büyük bir umutla Amanda’ya çevirdi fakat Amanda kendisine değil sarmaşığa bakıyordu. Durumdan hiçte memnun değildi Maria. Bu da yetmezmiş gibi asla susmayan çenesiz bitkileri de vardı. Tabii diğerlerine hava hoştu. Onlar bitkileri duyamazdı.
“Hmm beyaz tenli olan tatlıymış.”
“Saçmala yanındakine baksana o çok karizmatik.”
“İşiniz gücünüz erkek kesmek!”
“Saksımda hala kurtlar var!”
“Maria hangisi senin sevgilin?”
“Kız sabah sevgilisi olmadığını söylemişti.”
“E ayarlarız.”
“Mavili kızın saçları çok güzel!”
Maria artık ağlayacak hale gelmişti. Kimse de kalkıp ona yardım etmiyordu. Cedric sonunda fark etmişti Maria’nın dolmuş gözlerini. Hızlıca yanına doğru adımlarken yanlışlıkla bir bitkiye bastı, basmaz olaydı!
“Aa terbiyesize bak, o benim en sevdiğim dalımdı!”
Canı yanan bitki dikenlerinden birini uzatıp Cedric’in poposuna batırıverdi. Ağzından istemsizce bir küfür kaçıran Cedric ile bitkiler ayıplama nidalarını sıralamaya başlamışlardı. Aralarında bunu çekici bulanlar da vardı.
“Ayol bu cidden terbiyesiz.”
“Ay ne kadar da yakıştı erkeğimin ağzına!”
“”E yuh ama.”
“O kadar kişinin içinde küfür edilmez çocuğum, ayıp.”
Cedric’e sinir olan sarmaşık onu da bir çırpıda yakalayıp sallandırıvermişti. Cedric artık bu odayı istemiyordu. Tylor olan biteni çok komik bulmuş, gür bir kahkaha atmıştı. Kendinden geçerek güldüğü için birkaç gücü ortaya çıkıvermişti. Etrafı kaplayan sis bulutu bitkileri çok rahatsız etmişti.
Sarmaşık, yarılacak gibi gülen Tylor’ı da yakalayıp sallandırmaya başladı. Fakat onun cezası fazlaydı. Baş aşağı dönmüş bir şekilde sallanıyordu. Tylor ile birlikte Cedric’in de ağzını kapattı sarmaşık. Ortam sessizleşmişti. Tavanda sallanan üçlü yardım dilenir gibi Amanda’ya bakıyordu. Durumdan tırsmış olan Amanda geri geri adım atarak kapıya doğru gitti.
“Şey ben en iyisi bilgelere haber edeyim. Evet bilgelere gitmeliyim, aynen.”
Fakat bitkiler durur mu? Hayır.
“Ay kız kaçacak tutun!"
“Bilgeler bu sefer bizi kesin cezalandıracaklar.”
“Ne korkak çıktınız siz de ya!”
Tam kapıdan çıkmak üzere olan Amanda önünün uzun sarmaşıklar tarafından kapatılmasıyla derin bir nefes aldı. Sıra ona gelmişti. Bitki arkadaşlarına zarar vermese de ondan korkmuştu, panik yapmadan edemiyordu. Bir anda ayağına sarılan bitkiyle Tylor gibi ters sallandırılacağını anladı. Bu daha da panik yapmasına neden oldu ve bir anda vücudundan sular fışkırmaya başladı. Suların etkisiyle vücudu kayganlaşmıştı. Onu havaya kaldırmış olan sarmaşık Amanda’yı daha fazla tutamadı ve Amanda şak diye kolunun üstüne düştü. Acı dolu bir inilti çıktı Amanda’nın ağzından. Yerden bir süre kalkmadı. Diğerleri Amanda için endişelenmişti. Yüksekten düşmüştü haliyle başına bir şey gelebilirdi.
Hepsinin iç güdüleri güçlerinin de ortaya çıkmasıyla gelişmişti. Cedric ona bir şey olduğunu anladı. Kontrolden çıkan güçleriyle sarmaşığı yaktı. Canı yanan sarmaşık hepsini bir anda bırakıverdi. Fakat onlar Amanda gibi düşmemişti. Tylor nasıl yaptığını bilmese de garip bulutlar yaratmış ve onları güvenli bir şekilde yere indirmişti.
Maria hızlı adımlarla Amanda’nın yanına geldi. Kolunu tutuyordu ve gözleri dolmuştu. Dediğim gibi hepsi iç güdüleriyle hareket ediyordu ve Maria’da öyle yaptı. Amanda’nın kolunu tutarak inceledi. Kırılmış gibi duruyordu. Sonra vücudundan garip bir ışık yükseldi. Saçları havalandı ve ışık yavaşça Amanda’nın kolundan içeriye sızıp kayboldu. Kolu iyileşmişti, Amanda bunu hissetmişti.
Tylor hayranlıkla Maria’ya bakarken Maria bunu nasıl yaptığını çözmeye çalışıyordu. Amanda kolunu inceliyor, Cedric’te onu yavaşça yerden kaldırıyordu. Bu sırada sesleri duyan bilgeler hızlıca koruyucuların yanlarına gelmişti. Etraf sanki savaştan çıkmış gibiydi. Suçlu olduklarını bilen bitkiler ise susmuş, korkuyla bilgelerden bir tepki bekliyorlardı.
“Burada neler oldu böyle?”
Cevabı size ben vereyim. Bitkiler firar etmişti ve koruyuculara bir hoş geldiniz şakası yapmak isterlerken keşke gelmeseydiniz savaşı çıkarmışlardı.
Nasıl buldunuz?
Bitkiler şakamidur xbxbxnxn
Oy vermeyi unutmayınnn 🫶
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCU
Fantasy4 farklı Senix. Sizin dilinizde ise 4 farklı insan, ayrı dünyaların insanları. Birbirinden haberleri bile olmayan bu 4 kişiyi kader, acımasız bir savaş için bir araya getirdi. Tek görevleri Shinex gezegenini kötülük âbidesi Mortus'tan korumak! Kitap...