Bütün gezegen o büyük haberle sarsılmıştı. Herkes birbirine anlatıyor, mutluluktan havalara uçuyor, eli ayağı birbirine dolaşıyordu. Koruyucuları tanıyanlar tanımayanlara hava atıyordu. Fakat sorun şu ki koruyucular birbirlerini tanımıyordu. Hepsi gezegenin bambaşka yerlerinde yaşıyordu. Bugün ise birbirlerini ilk kez göreceklerdi.
Eski haline geri dönmüş olan Tylor konuştu. "Baba!" Mutfakta eşi Teressa'ya yardım eden Tom, cevap verdi. "Ne oldu Tylor? Yine ne yaptın?" Tylor gücünü kontrol etmekte zorluk çekiyordu. Şu an da ise gezegenin ilk koruyucuları ile ilgili olan kitapların sayfalarının uçuşmasına sebep oluyordu. Oğlunun yanına gelen Tom, bıkkın bir şekilde ona baktı. Tylor, istemeden de olsa masanın üzerinde küçük bir hortum oluşturmuştu. Bir haftada 89. kez gücünü kontrol edemeyişiydi bu. Evet, koruyucular kendini keşfedeli bir hafta olmuştu. Fakat Tylor hâlâ bu duruma alışamamıştı.
"Seni depoya tıkmama az kaldı Tylor!" "Hadi ama baba! Bu benim suçum değil. Elimi bir savuruyorum, bir anda eşyalar tepemde uçuşuyor!"
Oğlu ve eşinin yanına gelen Teressa konuşmaya dahil oldu. "Tamam, sakin ol Tom. Zaten oğlumuz bugün evden ayrılıyor." "Doğru, bu baş belasından kurtulacağım." "Aşk olsun baba, ben baş belası mıyım?" "Bela dendimi aklıma gelen ilk kişisin evlat." Tom odadan mutlu bir şekilde çıkıp mutfağa geri döndü. Teressa ise oğlunu motive etmek amaçlı konuşmaya başladı. "Emin ol Tylor, her şey çok güzel olacak. Zamanla profesyonel olacaksın. Sen bütün gezegenin umudusun." Tylor gülümseyip annesine sarıldı. "Hadi şimdi eşyalarını topla Tylor, iki saat sonra bilgeler gelecek." "Peki anne."Koruyucular, evlerinden ayrılıp bilgelerin onlar için hazırladığı eğitim yerinde eğitim göreceklerdi. Güçlerini kontrol edebilmeleri gerekirdi değil mi? Bunun için de iki saat sonra yola çıkacaklardı.
"Anne! Parfümümü gördün mü?" "Ne süslü kız çıktın Maria! Ben nereden bileyim senin parfümünün nerede olduğunu?" "Ama anne, o benim en sevdiğim parfümüm! Onsuz şuradan şuraya adım atmam!" Yun sıkkın bir şekilde konuştu. "Tamam, buluruz bir şekilde."
Maria valizini hazırlıyordu, pardon valizlerini. Bulunduğu şehrin en ünlü moda tasarımcılarından özel olarak kıyafet satın almıştı. Neymiş bütün gezegen onu tanıyacağı için şık ve zarif olmalıymış.
Eline daha dün aldığı krem rengi, dizlerinin üstüne gelen saten kumaş elbisesini aldı. Tam valize koyacakken kendisine seslenen bir sesle olduğu yerde kala kaldı. "Bu elbise sana yakışmaz!" "Ahh, anne!" "Sana parfümü arayacağımı söyledim zaten ne diye ba-" "Odamda olmayan bir varlık benimle konuşuyor! Tanrım, delirmiş olmalıyım!" Annesi Yun şaşkınca yan odadan bağırdı. "Ne?" "Tıch tıch ayıp ama Maria. Camın önündeyim ya kör müsün?" Maria korkak bir tavırla arkasına döndü. Camda ona doğru el sallar gibi yapraklarını sallayan dikenli lale ile olduğu yerde donakaldı.
*
"Hayır anne ponibaya gerek yok, bilgelerle gideceğim dedim ya!" "Ama Cedric ponibayla daha hızlı olur." "Anne, anlatamıyorum galiba. Işıanacağız, Bam diye! Bir anda, saniyesinde. Poniba nasıl bundan daha hızlı olabilir? " "Tamam Cedric, bir şey demedim say." Dedi Samara üzgün bir şekilde. Annesinin modunu düştüğünü fark eden Cedric ona ne olduğunu sormaya karar verdi.
"Sorun ne anne, neden bir anda üzüldün?" Samara iç çekerek cevap verdi. "Sadece seni bir daha göremeyeceğimden korkuyorum Cedric. Bu koruyuculuk işi kulağa o kadar da hoş gelmiyor."
Korkuyordu Samara, oğlu koruyucuyken ona bir şey olmasından korkuyordu. Sonunun ilk koruyucular gibi olmasından korkuyordu. Oğlunu bir daha göremeyeceğinden korkuyordu. Bu düşünceler onun içini yiyip bitiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCU
Fantasia4 farklı Senix. Sizin dilinizde ise 4 farklı insan, ayrı dünyaların insanları. Birbirinden haberleri bile olmayan bu 4 kişiyi kader, acımasız bir savaş için bir araya getirdi. Tek görevleri Shinex gezegenini kötülük âbidesi Mortus'tan korumak! Kitap...