otele geldiğimizde direk üstlerimizi değiştirdik ege balkonda otururken ben yatakta yatıyordum. bir kaç dakika sonra ege içeri girdi gözlerimle onu izledim, konuşmasının altında sert bir yüzü vardı. gerçekten iyi miydi yoksa hepsi bir maske miydi ?
ege ona dakikalarca baktığımı anladığında kaşlarını çatarak bana döndü "birşey mi oldu güzelim?" gülümsedim "hayır kocamı kesiyordum." kocaman gülümsedi yavaş adımlarla yanıma gelip yatağa oturdu. "bugün demiştim tekrar söylüyorum unutmuşsundur belki, bugün bir toplantım var geç saatlere kadar sürebilir bu toplantı beni bekleme akşam yemeğini ye, güzelce yat dinlen sabah gözlerini açtığında beni göreceksin güzelim." sakimce yüzünün her zerresine baktım onu test etmek için " bende geliyim hiç sesim çıkmaz olmaz mı?" yüzünde hiç bir değişim olmadı gözlerindeki duygusuzluk gitmedi. "gelemezsin bir sürü adam olacak gerek yok yat dinlen bugün çok yorludun." anlıma öpücük bırakıp hemen kalktı. git gide geriliyordum.
yarım saat geçmişti, ege hazırlanıyordu bende balkonda oturuyordum. sarı saçlarım sıcaktan enseme yapışmıştı, saçlarımı elimde toplayıp omzuma koydum. o sırda ege balkona girdi, simsiyahtı, siyah gömlek, siyah pantolon. nefes kesici. "ben çıkıyorum birşey olursa direk ara beni yanağıma öpücük bıraktı tam arkasını dönüyordu, "ege." yavaşça bana döndü. " sabahtan beri içimde kötü bir his var, ve bugün çok sessizsin umarım bir hata yapmıyorsun." gözleri gözlerime bakıyordu bende ne görüyordu bilmiyordum ama gurur hep vardı o gözlerinde.
"büyümüşsün, çok büyümüşsün deniz. herşeye rağmen seni hep seviyorum." ikimiz arasında duvarlar vardı birbirini tanımayan iki insan şuan evli.
arkasını dönüp gitti. kapıdan çıkmasıyla üstümü giyinip peşinden çıkmam bir oldu hemen asansöre bindim ve şifreyi girdim. asansör aşağı inmeye başladı kapı açıldığında, iki koruma bir kapının önünde dikiliyordu burası otelin en alt katıydı eski tarzda dizayn edilmişti bordo rengi her yerdeydi. korumalar bana baktı, hızla yanıma geldiler bir kaç adım geri gittim. " kimsiniz?"
"Ege Alpman'ın karısı." gözleri beni süzdü diğer korumaya döndü, kafa salladı. adam tekrar bana döndü gözlerinde sanki ateş vardı, esmer, kahve gözleri ve geniş omuzlarıyla korkutucuydu.
"buyurun içeri geçin." kafa sallayıp içeri girdim, bir sürü adam vardı, ege bir kapıdan içeri girdi, hızlıca oraya gittim. kapıdan içeri yavaşça girdim dümdüz bir koridor ve sessizlik vardı. yavaş adımlarla ilerledim ve bir adamın sesini duydum.
"Murat Demirhan'ı ortadan kaldırmalıyız." gözlerim şaşkınlıkla açıldı ne saçmalıyordu, duvarın dibine çöktüm ve göz ucuyla masaya baktım. 12 kişi vardı masada hepsi takım elbiseli ege giymemişti bir tek ve masanın başındaki sağ koltukta oturuyordu. duruşu kendinden emindi gözleri karşısındaki akvaryumdaydı. adamın dediği kişi benim ölen babam mıydı bilmiyorum ellerim titriyordu tek bildiğim buydu.
"Ege Alpman detayları anlat." masanın en başındaki adam konuşmuştu.
"murat demirhan yıllardır benim himayemde bir yayla evinde kalıyor. öldüğü düşünüldüğü gün aslında ölmemiş ölü gösterilmiştir. bunun ise kendisi istemiştir, emekli komiser murat demirhanın kızı deniz demirhan benim karımdır ve bu olayların hiç birini bilmemektedir o yüzden onun bu masan uzak tutulmasını konu dahili bile olmasını istemiyorum."
"yıllar önce neden ölü gösterildi?" ege tekrar konuştu. " bunu bilmiyorum, bende emeği çok olan baba yerine koyduğum biri, sorgusuz bunu yaptım."
biri güldü " daha 8 yaşındayken mi ?" gözleri o adamı buldu. " karşında kimin olduğunu unutuyor gibisin, soyadımı hatırla cevdet." adam sinsice güldü "ahh ahhh o soyadın, gencecik kız kardeşini kötürüm etti, ne uğurlu bir soyisim." egenin gözlerinden bir kıvılcım geçti. ne olduğunu zaten anlamıyordum, hızla elini beline atıp duyduğum büyük gürültüyle çığlık atmamak için ağzımı kapattım. göz yaşlarım oluk oluk akıyordu. tüm bedenim titriyordu, duyduklarım akıl alır gibi değildi öfke tüm bedenimde şaşkınlık sadece yüzümdeydi.
" sen ne yaptın?" ege soruyu duymamazlıktan geldi. ve tekrar konuşmaya başladı o konuştukça benim ruhum kanıyordu.
" deniz alpman küçük yaşta hafızasını kaybetti, son anda hayatına döndü, istanbula dair hiç birşeyi hatırlamaz, babasıyla çıktığı tekne gezintisi tiyatro oyunundan ibaret herşeyi babamla murat demirhan ayarladı, size vereceğim tek hesap ve son hesap budur başkan. karşınızda bunlar gibi köpek yok, karşınızda ben varım ve siz bunun anlamını çok iyi biliyorsunuz."
tiyatro oyunundan ibaret... tiyatro oyunu...oyun...
ege ayağa kalktı, duvarın en dibinde ayaklarımı kendime çekmiş öylece oturuyordum, sanki nefessiz kalmışım gibi hissediyordum. benim acımı ben büyük sanmışım oysa acı ne benimmiş, nede bana bir acı bırakmayı çok görmüşler, ruhumu mahvetmişler benim haberim yokmuş.
egenin adım sesleri git gide yaklaşıyordu ama bende herşey bulanıktı.
"deniz!" uğultular vardı. "deniz güzelim çek ellerini boynundan Allah kahretsin, kahretsin! ne kadarını duydun ne kadarını nolur bana bak deniz nolur."
gözlerimi yerden kaldırdım, bayılacak gibi hissediyordum.
herşeyi biliyorum.. senden.. senden
nefret ediyorum.
oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın diğer bölümle herşey değişiyor
bilgi için; loverl0s3rrr tweetir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Civciv
Teen FictionTeyzesinin onu bırakmasıyla ve karanlık geçmişiyle baş başa kalan deniz umutlarını, aşkını, heveslerini bir kenara atıp bambaşka birisine dönüşmesiyle başlayan bir aşk ve tutkunun olduğu bir romandır. profesyonel eğitim yoktur.