Seyit'in ağzından...'Bal görünce ağlamak istiyorum. Ama seni düşündükçe gümle istiyorum yoksa ben deliriyor muyum?'
Makbule Hanım, kendi elleriyle yaptığı yemekleri yemem için ısrar ediyordu. Yaklaşık dört tabak sarma yedikten sonra midem iyice tıkanmıştı. "Oğlum, ye bak, çekinme," dediğinde ağzımdaki sarmaları çiğnerken zorla gülümsedim. Konuşmak için su içtim, ama her lokmanın ardından yenisi önüme geliyordu. Ayıp olmasın diye devam ettim ama biraz daha yersem midem Ramazan topu gibi patlayacaktı.
"Ana, yeter da! Çocuk doldu, patlayacak şimdi," diyen Tosun bozuntusuna baktım. Makbule Hanım, bana dönüp: "Oğlum, baksana şuna, anası hiç beslememiş sanırım çocuğu. Zayıf düşmüş," dedi. Tek kaşımı kaldırdım. Benim nerem zayıftı? Duba gibi bir heriftim.
Tosun Paşa, benimle aynı fikirde olacak ki, o da bana alayla bakıp, "Ana, bu çocuğun neresi zayıf?" dedi. Dudağımı büzdüm. Şımarık mıyım ben ya?
Yüzümün asıldığını fark eden Tosun, toparlama amacıyla bana gülümsedi. "Zayıf değil, maşallah, deve gibi oğlan," dediğinde yüzümde istemsiz bir tebessüm belirdi. Makbule Hanım ise yüzünü ekşitip: "Hadi be sen de," deyip kaşığını pilava daldırdı. Tam o sırada aniden öksürmeye başladı.
Panikle gözlerimi ona diktim, ne yapacağımı bilemez haldeydim. Tosun Paşa ise bu duruma alışmış olmalı ki hemen yerinden fırlayıp arkasındaki çekmeceden bir ilaç şişesi çıkardı. Annesinin önünde eğilip bardağa su doldurdu, küçük bir ilacı ona uzattı. Makbule Hanım suyu içmeye çalışırken bir yandan öksürmeye devam ediyordu. Elleri titrerken, bir an için benim elimi tuttu.
Tosun Paşa, annesinin yanına gidip onu öpüp geri çekildi. Sonra benim korkuyla dolu yüzüme baktı. Yaşlı kadın zoraki bir gülümseme ile: "Yaşlılık zor, evladım," dedi, sesini güçlü tutmaya çalışarak.
"Ana, sen git yat, iyice yoruldun zaten," diye ekledi Tosun Paşa. Makbule Hanım ellerini sallayarak: "Olur mu oğlum, bunları kim toplayacak? Çalışanlar geç oldu diye gittiler, kimse yok," dedi. Kahire'de olmadıkları için buradaki çalışanlar akşam evlerine dönüyordu.
Tosun Paşa, gözlerini devirip: "Biz hallederiz Seyit'le. Sen git yat, hadi," dedi. İçimden "Paşa iş mi yapacak şimdi?" diye düşünmekten kendimi alamadım.
Makbule Hanım, "Oğlum, başınıza nasıl yapacaksınız? Beceremezsiniz, bırakın, yarın hanımlar gelince yapsınlar," dediğinde Tosun Paşa'nın kaşları bir anda çatıldı. "Tamam ana, tamam, hadi git uyu sen," diye cevap verdi. Ardından annesini koluna alıp odasına götürdü.
Ben de önümdeki boş tabakları toplayıp mutfağa götürdüm. Tezgaha tabakları bıraktığımda bir an başım dönüyor gibi hissettim. Hastanede olduğumuz süre boyunca Paşa'nın yanında kalmıştım, ancak koltukta uyumak belimi ağrıtmıştı ve doğru düzgün uyuyamamıştım. Başım döndüğü için elimle tezgaha tutundum, ama bir an için geriye doğru sendeledim.
Gözlerim kararmaya başlarken, iki elin beni sertçe kavradığını hissettim. Bir anda kendimi Tosun Paşa'nın göğsüne yaslanmış buldum. Gözlerimi araladığımda, "Git uyu, ben hallederim," dedi. Kendimi toparlayıp hemen geri çekildim ve kafamı sallayarak, "İyiyim ben, gerek yok," diye mesafeli bir şekilde cevap verdim. Paşa alayla, "İyi misin? Ufaklık, ayakta duracak halin yok," dedi. Tezgaha dönüp ona daha fazla karşı çıkmak istedim, ama söylediklerini yapmayı reddettim.
"Inat edeceksin, değil mi?" dedi hafifçe gülümseyerek. Ona bir şey demeye hazırlanırken bir anda kendimi havada buldum. Şaşkınlıkla gözlerimi açıp, "Ne oluyor lan!" dedim. Tosun Paşa, belimden ve bacaklarımdan tutmuş, beni kucaklamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tosun paşa/ BxB
Ficción históricaSeyit, kız kardeşini zorla evlendirmek isteyen güçlü Tosun Paşa'ya karşı mücadele ederken, Paşa'nın ona olan gizli ilgisiyle yüzleşir. İlk başta nefretle başlayan bu ilişki, zamanla derin bir çekime dönüşür. İki inatçı adam arasında, aşk, güç ve duy...