Zeynep dedesinin yanına geleli 4 buçuk ay olmuştu, bu süreçte kafasını dinlemiş bütün stresten uzak durmuştu, şimdi ise dedesiyle beraber oturuyor bir yandan zeynebin yaptığı tatlıyı yiyorlar bir yandan da sohbet ediyorlar
Zeynep: ee dede, beğendin mi tatlıyı?
Şeref: beğendim kızım beğenmez olur muyum hiç?
Zeynep büyük bir gülümsemeyle: övünmek gibi olmasın ama ben yaptım
Şeref hafif kıkırdadı: yahu kızım bin kere ben yaptım dedin şimdi övünmek gibi olmasın mı diyorsun?
Zeynep hafif güldükten sonra, en şirin haliyle konuştu: dedoooş
Şeref: hayır kızım
Zeynep: yaa dede sen benim ne diyeceğimi nereden biliyorsun ki hemen hayır diyorsun ya?
Şeref: ben o "dedoooş" onun anlamını çok iyi biliyorum ben o yüzden olmaz kızım, otur oturduğun yerde
Zeynep: ama çok sıkıldım yaa!
Şeref: olmaz dedim!
Zeynep kedi yavrusu gibi bakmaya başladı dedesine çünkü onun bu bakışına dayanamayacağına çok iyi biliyor, şeref ise zeynebin bakışlarını görünce fikrini değiştirmemek için ona bakmamamaya çalışıyordu, ama zeynep inatla dedesinin gözlerinin içine bakıyordu
Şeref: bakma öyle kedi yavrusu gibi ... yahu tamam tamam git ama kendini kaptırıp saatlerce kalma orada, çabuk gel daha hazırlık yapılacak, herkes yarın geliyor
Zeynep: oy dedem benim ya çok seviyorum ben seni
deyip yanaklarından öpüp hızlıca koştu içeri, dedesinin kütüphanesine girdi hemen. Şeref tezel, ilim sahibi olan bir adamdı, hayatı okumakla ve ilim öğrenmekle geçti, bütün öğrendiklerini de çocuklarına ve erkek torunlarına öğretti, ama zeynep başkaydı, bütün torunlarından hatta çocuklarından bile farklıydı, zeynep hiç kimseye benzemiyordu babasına bile benzemiyordu, şeref zeynebte olan okuma hevesini ne okula gitmiş erkek çocuklarını ve torunlarını nede okula gitmeyen kızlarda hiçbir zaman görmemişti, bir tek birgül kızında gördü bu okuma hevesini, ama yine de zeynep farklıydı, çok daha zeki, onun en sevdiği torunuydu
Zeynep, o küçük yaşta onca acıyı çekmesi çok zordu, heleki ona bu acıları yaşatan onun en yakını olması gerekirken hayatındaki en kötü insan olması çok can yakıcı "annesi", meryem zeynebe destek olacağına, dertlerine dertler ekledi, zeynep büyük bir zulme uğrayan bir mazlumdu, ama bütün bu yaşananlar zeynebi çok daha büyütmüş, yaşı küçük ama aklı keskin bir zekaya sahipti, konuştuğu zaman onu dinleyen her kimse bu kız 17 yaşında olamaz derdi, bu yüzden ona kıyamıyordu dedesi, bir isteğini asla geri çevirmezdi
Zeynep dedesinin kütüphanesinde yaklaşık iki saattir oturup kitap okuyordu, kendini durdurması gerekiyordu ama olmuyor yapamıyordu her okuduğu sayfada daha da heyecanlanıyordu devamını öğrenmek için, en sonunda ezan sesini duydu, zorda olsa kitabını kapatıp namaz kılmaya gitti, namazdan sonra dedesiyle biraz sohbet ettiler beraber yemek yediler sonra yarın için hazırlıkların tamam olduğundan emin oldu ve yatmaya gitti
Sabah
Zeynep babasını sıkı sıkı sarılıp hiç bırakmıyordu naim de öyleydi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Solmuş gülüm {Cünzey}
RandomCan o güzel yüzüne vurgun Neyleyim Gönül tatlı diline tutkun Neyleyim Can da gönül de sır incileriyle dolu Ama dile kilit vurmuşsun Neyleyim Ömer Hayyam