BÖLÜM 3 \yavaşça yerleşmek\

102 3 0
                                    

Bölüm 3: Yavaşça Yerleşmek

Nehir, Demir ailesinin büyük evinde geçirdiği birkaç günün ardından, sonunda kendini biraz daha rahat hissetmeye başlamıştı. Fakat rahatlık, yine de eksik bir şeylerle doluyordu. Gerçek kimliğini öğrenmesi, onun içinde büyük bir boşluk yaratmıştı. Arslan ailesiyle büyümüş, onlarla anılarını biriktirmişti. Ama şimdi, her şeyin bir yalan olduğu hissiyle baş başa kalmıştı. Demir ailesinin üyeleri ona sıcaklıkla yaklaşsalar da, Nehir onlarla tam anlamıyla bağ kurmakta zorluk çekiyordu. İçinde, eski hayatını özleyen, kaybolan kimliğini arayan bir hüzün vardı.

O sabah, evdeki her şey gibi, Nehir de bir değişim sürecindeydi. Gözleri, uyandığında her zaman olduğu gibi, manzarayı süzüyordu. Pencerenin önüne geçip, dışarıya baktığında, şehrin büyüklüğünü bir kez daha fark etti. İstanbul, her zaman olduğu gibi, sakin ama aynı zamanda koşturmacalıydı. Ama bu sabah, her şey biraz daha bulanık görünüyordu. Gözleri hala, içinde bulunduğu kimlik arayışının ve belirsizliğin etkisi altındaydı. İçinde taşıdığı bu karmaşık duygular, şehrin gri sabahında kayboluyordu.

Günler geçtikçe, Demir ailesinin üyeleriyle daha fazla zaman geçirmeye başladı. Mert, Baran ve Kaan, her zaman nazik ve anlayışlıydılar. Onlar, Nehir'in hayatına yeniden girmeleri gerektiğini ve aralarındaki bağları yeniden kurmak için zamanları olduğunu söylüyorlardı. Ancak, Nehir, her adımda kendisini daha fazla yabancı hissediyordu. Onları tanıdıkça, bir yandan da içindeki geçmişin yankılarıyla mücadele ediyordu. Gerçek ailesini öğrenmek, onun için bir yandan heyecan verici olsa da, bir diğer yandan korkutucuydu.

O sabah, Kaan, Nehir'i öğle yemeğine davet etti. "Hadi, gel," dedi. "Birkaç saatlik bir konuşma yapabiliriz. Yavaşça birbirimizi daha iyi tanımalıyız, değil mi?"

Nehir, o an için bu teklifin bir anlamı olduğunu fark etti. Bu, yalnızca bir yemek değil, aynı zamanda onun geçmişiyle yüzleşmesini sağlayacak bir fırsattı. "Tabii," dedi. "İyi olur."

Kaan, Nehir'i zarif bir restorana götürdü. Restoran, şehrin tam merkezinde, modern bir tasarıma sahipti. İçeriye adım attıklarında, her şeyin nasıl özenle düzenlendiğini, her ayrıntının ince ince işlendiğini fark etti. Kaan, Nehir'in rahatsız olmadığını görmek için sessizce ona baktı. Onun bakışları, her şeyin tam olarak doğru olup olmadığını anlamaya çalışan, ancak karşısındaki kişinin duygusal durumunu dikkatle gözlemleyen biriydi.

Yemek sırasında, Kaan, Nehir'in duygusal halini daha iyi anlamaya çalıştı. "Biliyorum, Nehir. Hayatının ne kadar değiştiğini tahmin edebiliyorum. Bir anda her şeyin tersine döndüğünü hissediyorsun. Ama burada olduğunda, yalnız değilsin. Her zaman yanındayız."

Nehir, bir an sustu. Sonra, kısık bir sesle, "Evet, hayatım değişti. Ama ben kimim, Kaan? Arslan ailesinin kızıydım. Şimdi, birdenbire başka bir aileye ait olmam... çok zor," dedi.

Kaan, bir an sessiz kaldı. Ardından, yavaşça konuştu: "Kim olduğunu bulmak, belki de her zaman zor olmuştur, Nehir. Ama emin ol, bu süreçte seni destekleyecek çok kişi var. Ailen seni aradı, seni buldu. Biz, Demir ailesi, senin gerçek aileniziz. Ama, bunlar bir gecede olmayacak şeyler. Zamanla öğreneceğiz birbirimizi."

Nehir, Kaan'ın söylediklerini anlamaya çalışarak bir yudum su içti. Gerçekten de her şeyin ne kadar karmaşık olduğunu hissediyordu. Arslan ailesiyle büyümüş ve onlara bağlı bir hayat sürmüştü. Ama şimdi, Kaan ve diğerleri ona farklı bir dünya sunuyorlardı. Geleceğiyle ilgili hiçbir kesinlik yoktu.

Yemek boyunca, Kaan ile daha fazla sohbet ettiler. Kaan, Nehir'e ailesi hakkında bazı anekdotlar anlattı. Gerçekten de, Demir ailesi çok farklı bir yapıya sahipti. Kaan, Mert, Baran ve Onur, hepsi çok farklı kişiliklere sahipti, ama birbirlerini çok seviyorlardı. Nehir, Kaan'ın anlatımlarını dinlerken, sanki biraz daha yakınlaştığını hissetti. Ancak yine de, kalbinde bir engel vardı. İçindeki boşluğu dolduracak bir şeyler eksikti.

Yemekten sonra, Nehir, gün boyunca kafasını meşgul eden sorularla baş başa kaldı. Bu kadar büyük bir değişim, ne kadar kolay kabul edilebilirdi ki? Gerçek ailesini öğrenmek, her şeyin temelden sarsılması demekti. İçindeki karmaşa büyüdü, ama aynı zamanda bu duygusal süreçte ona yardımcı olacak biri olup olmayacağını da merak ediyordu.

Geceyi tek başına geçirmeyi tercih etti. Evdeki diğer aile üyeleri, onun ihtiyacı olduğunda yanında olmayı teklif etmişlerdi, ama Nehir biraz yalnız kalmak istiyordu. O gece, pencerenin kenarına oturdu ve şehrin ışıklarını izledi. Gecenin sessizliğinde, zihninde geçen tüm düşüncelerle baş başa kaldı. Gerçek kimliği, ailesi, geçmişi ve geleceği... Nehir, her şeyin birden fazla yüzü olduğunu fark etti. İnsanlar, anılar, ilişkiler... Her şey değişebilirdi.

Ertesi sabah, Nehir kendini biraz daha iyi hissetti. Zihni, dün geceki karmaşadan biraz daha sıyrılmış gibiydi. Bu sabah, evde kahvaltı masasında Kaan, Mert ve Baran onu bekliyordu. Güler yüzlü, sıcak bir ortamda, Nehir bir kez daha oturdu ve biraz daha rahatladı. Her şeyin zamanla düzeleceğini biliyordu, ama her şeyin çok hızlı geliştiği gerçeği, içinde bir kaygı yaratıyordu.

Baran, sabah kahvesini yudumlarken, "Bugün bir şeyler yapmak ister misin? Biraz gezelim, belki kafan dağılır," dedi.

Nehir, başını sallayarak gülümsedi. "Sanırım iyi olur," dedi. "Biraz kafamı dağıtmam gerek."

Gün boyunca, Demir ailesi Nehir'e şehri gezdirdi. Yavaşça, etrafındaki dünyaya alışmaya çalışıyordu. İstanbul'un renkli sokakları, kafeleri, parkları, hepsi ona farklı bir perspektif sunuyordu. Ama yine de, içindeki boşluk hissi tam olarak kaybolmuyordu. Gelecek, her an, bir soru işareti gibiydi. Ama bir şey vardı, Nehir yavaşça bu yeni dünyaya adım atıyordu.

Gün sonunda, Nehir, Demir ailesinin yanında olduğu için biraz daha rahat hissetmeye başlamıştı. Fakat, hala Arslan ailesiyle olan geçmişine dair sorular kafasında dönüp duruyordu. Nehir, bir gün bu sorulara cevap bulmayı umuyordu. Ama şimdilik, tek yapabileceği, yavaşça adımlarını atmak ve bu yeni hayatı kabullenmekti.


CEO KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin