Bölüm 2: Yeni Bir Başlangıç
Nehir, villa içinde adımlarını atarken kalbinde bir ağırlık hissediyordu. Her odanın kapısını geçtiğinde, bir önceki odaya ait hisleri geride bırakmaya çalıştı ama her adımda geçmişiyle yüzleşiyordu. Demir ailesinin evi, görkemli bir saraya benziyordu. Lüks, gösteriş ve gizem dolu bir atmosferle çevriliydi. Nehir, içeri girdiğinde, her şeyin çok düzenli ve soğuk olduğunu fark etti. Bir parça sıcaklık, bir parça samimiyet eksikti sanki.
Odaya girdiğinde, büyük bir oturma odasında, Demir ailesinin geri kalan üyeleri onu bekliyordu. O an, Nehir'in içinde bir boşluk belirdi. Herkes ona bakıyor, tanımadığı bir dünyaya adım atmanın sancılarını hissediyordu. Nehir, tanımadığı bu kişilerin onun ailesi olabileceğini kabul etmekte zorlanıyordu.
"Hoş geldiniz, Nehir Hanım," dedi Kaan Demir, büyük abisi. Kaan, 32 yaşında, kararlı bir adamdı. Gözleri sertti ama Nehir'i karşılaması, beklediği kadar soğuk değildi. Biraz daha samimi olmayı tercih etmişti. Ancak, yine de Nehir'in içinde tuhaf bir gerilim vardı. Kaan, elini uzattı ama Nehir, nazikçe başını eğerek uzattığı eli almadı. Hala, her şeyin bir yanlış anlaşılma olduğunu düşünüyordu.
Nehir'in bakışları, salondaki diğer kişilere kaydı. Mert, 30 yaşında, sakin bir adamdı. Gözleri yumuşak ama derin bir anlam taşıyordu. Mert, Nehir'in gözüne bakarak hafifçe gülümsedi. Nehir, bu gülümsemede bir şeyler hissetmişti, bir koruma içgüdüsü gibi bir şey. Ama o an, Mert'in gülüşü bile ona yabancıydı.
Baran, 27 yaşındaki diğer abisi ise oldukça hareketliydi. Gözleri kıvılcımlarla doluydu, neşeli ve enerjik bir havası vardı. Nehir, biraz da olsa ondan hoşlanmıştı. Bu adam, her şeyin ne kadar değişmiş olursa olsun, ona bir sıcaklık ve rahatlık veriyordu. Baran, her zaman canlı, pozitif bir kişiydi.
Son olarak, Onur, 19 yaşında, küçük erkek kardeşi, salondan Nehir'e doğru yürüdü. Onur'un yüzünde hâlâ gençliğin saf iyiliği vardı. Nehir'in dikkatini çeken şey, Onur'un gözlerindeki samimi ve sıcak bakışlardı. Onur, Nehir'in içine dokunan ilk kişiydi. Ama hâlâ, diğer tüm aile üyeleri gibi, ona yabancıydı.
"Merhaba, Nehir abla," dedi Onur, biraz çekingen ama samimi bir şekilde.
Nehir, Onur'a yavaşça baktı. Bir kardeş, ama Nehir'in gözünde tamamen yabancıydı. "Merhaba," dedi, sesi hafif titreyerek. "Sanırım, burada olmak zorunda kaldım. Ama her şey çok hızlı oldu. Beni bu kadar beklemenize ne gerek vardı?"
Kaan, başını sallayarak bir adım öne çıktı. "Sizi bulabilmek için çok çaba sarf ettik. Bütün bu yıllar boyunca, sizin kaybolduğunuzdan haberimiz oldu, ama ne yazık ki..."
"Benim için çok büyük bir şok," dedi Nehir, sözü keserek. "Arslan ailesiyle büyüdüm. Bütün hayatım, onlar üzerinden şekillendi. Gerçekten, Demir ailesiyle tanışmak için hazırlıklı değildim."
Bütün odada, derin bir sessizlik oluştu. Herkes birbirine baktı, sonra tekrar Nehir'e yöneldi. Mert, nihayet sözü aldı. "Anlıyoruz, Nehir. Burada sana destek olmak için bulunuyoruz. Ama bilmelisin ki, sana ihtiyacımız var. Gerçekten ailenin bir parçası olmanı istiyoruz."
Baran, sakin bir şekilde oturduğu yerden kalkarak Nehir'e doğru adım attı. "Bize katılmalısın, Nehir. Burada seni sevecek insanlar var. Ailenden ne kadar uzak kalmış olursan ol, biz senin yanındayız."
Nehir, derin bir nefes alarak yavaşça oturdu. "Ama bu kadar zamandır hiçbir şey hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Yani, tüm bu yıllar... Bu kadar kolay bir şekilde değiştirilmişken, neden şimdi buldunuz? Neden bu kadar zaman geçti?"
Kaan, başını hafifçe eğdi ve derin bir nefes aldı. "Siz kaybolduğunuzda çok küçüktünüz, Nehir. Ailenin sizi kaybetmesi çok yıkıcı olmuştu. Ama biz size her zaman ulaşmak istedik. Ancak hayat bizi birbirimizden uzak tuttu. Artık zaman geldi. Gerçek kimliğini öğrenmek, geçmişini keşfetmek zorundasın. Senin hakkın."
Nehir, gözlerini kaçırarak odadan dışarıya bakmaya çalıştı. Zihninde bir fırtına vardı. Gerçek kimliği, onu büyüten Arslan ailesi ve hayatının geri kalanında nasıl bir rol oynayacakları hakkında çok şey düşünmesi gerekiyordu. Ancak, bir şey daha vardı. Nehir, bu insanlara karşı bir şeyler hissediyordu. Mert, Baran, Onur... Onlar ona bir yer, bir aidiyet sunuyorlardı. Ama Nehir, şu an içinde bulunduğu boşluktan, kimseye tam olarak güvenemeyecek kadar kırılmış hissediyordu.
Onur, Nehir'in yanına doğru adım attı ve yavaşça omzuna dokundu. "Abla, biz seni kabul ettik. Bize katılmanı istiyoruz, ama senin içinde neler olup bittiğini de anlıyoruz. Her şey zamanla olacak."
Nehir, Onur'un söylediklerini duyduğunda, içindeki bir parça hüzünle birlikte bir sıcaklık da hissetti. Ama bu, tam olarak bir güven değildi. İçindeki karmaşa ve belirsizlik, her şeyin ne kadar hızlı geliştiği konusunda ona engel oluyordu.
Mert, Nehir'in düşüncelere dalmış halini fark etti ve ona biraz daha yaklaşarak konuştu. "Sana belki fazla baskı yapıyoruz, Nehir. Ama bilmelisin ki, burası senin de evin. Ailen seni her zaman bekliyor. Hadi gel, bir şeyler içelim. Bu kadar büyük bir değişimle başa çıkabilmek için biraz zaman gerekiyor, biz de senin yanında olacağız."
Nehir, derin bir nefes aldı ve hafifçe gülümsedi. Ama içindeki kararsızlık, hâlâ devam ediyordu. "Tamam," dedi, ama gözleri hala uzaklara dalmıştı. "Ama bir süre daha yalnız kalmam gerekebilir."
Demir ailesinin evinde geçen birkaç gün, Nehir'in kafasındaki belirsizlikleri artırdı. Her şeyin değişmesi o kadar kolay değildi. Arslan ailesiyle olan bağları, ona hayatın güvenliğini ve huzurunu sunmuştu. Ama burada, Demir ailesinin içinde, her şey ona yabancıydı. Mert, Baran, Kaan ve Onur, her ne kadar sıcak ve ilgili olsalar da, Nehir içsel bir boşluk hissediyordu. Bu dünyaya ait hissetmiyordu.
Geceyi yalnız geçirmek, onun ruhunu dinlendirmek için yaptığı tek şeydi. Bu, hayatında bir dönüm noktasıydı ve Nehir, her şeyin daha da karmaşıklaşacağını biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEO KADIN
ActionBen Nehir. Nehir Arslan 24 yaşındıyım .Her yerde tanınmış manken-oyuncu ve LUNA (AY) şirketinin ceo'su NEHİR ARSLAN yoksa ÖZSOY demeliyim Bence şans verib okuyun