6. oyuncak

19 10 8
                                    

" Vera ? Uyansana kızım. Öldün mü yoksa?"

Yüzümde hissettiğim hafif tokatla yavaş yavaş gözlerimi açmıştım. Berbat hissediyordum. Sanki yıllardır durmadan taş taşımışım gibi. Etraf bulanık haldeydi ya da ben öyle görüyordum. Kafamın üstünde birisinin durmadan konuşması ile ne olduğunu anlamaya çalışıyodum. Sesler boğuk geliyordu. Kendime gele bilmek için tekrar gözlerimi kapattım.

" Korkutuyorsun beni Vera. Kendine gel . Kapının önünde yerde ne yapıyorsun arkadaşım?"

Kapının önünde mi ?!

Geri gözlerimi açıp uyandığım yerden dikeldim. Hızla ellerimi , üstümü ve başımı kontrol ettim. Yaşıyordum.

Yaşananlar aklıma geldiğinde ağlamaya başlamıştım.



Birden birinin beni kendine çekip sıkıca kucaklamasıyla Tia 'nın burada olduğu gerçeğini hatırladım.

Kalkmama yardımcı olmuştu. Banyoya girip yüzümü soğuk su ile yıkadım.
Ben neler yaşamıştım öyle?

Onları gerçekten de yaşamıştımsa, şu an nasıl hayatta kala biliyordum ?

Ya da eyer hepsi yine kötü bir kabustusa , nasıl her şeyin bittiği yerde tam kapının yanında uyanmıştım?

Tüm bu düşüncelerden beni ayıran Tia olmuştu.

Beraber aşağı indiğimiz zaman yemek sofrasının çoktan hazır olduğunu gördüm. İkimizde masaya oturduğumuzda Tia benden bir açıklama bekliyormuş gibi duruyordu.

Derin bir nefes alıp ona başıma gelen her şeyi anlattım. O kötü kabusu ve cesedi bile.

" Ne diyeceğimi bilemiyorum. Yani...."

" Bana inanmıyorsun dimi ?"

Tia bunu duymuş olucak ki oturduğu masadan kalkıp yanıma geldi ve beni kucakladı.

" Tabi ki de inanmıyorum ve seni bu halde yanlız bırakamam."

" Benimle mi kalacaksın?"

" Evet. Ve ....."

" Ve ne ?"

" Ya bak sana inanıyorum ama belki de son zamanlarda dersler yüzünden kafanı yormuş ola bilirsin. Bir psikoloğa mı gitsek ? "

Aslında bu oldukça iyi fikirdi. Bir an önce bu kötü histen kurtulmak istiyorum.

Belkide yanlız yaşamaya alışkın olmadığım içindi bunlar ya da gerçekten de derslerle iyice kafayı bozmuştum.

Çünki bunların başka bir mantıksal açıklaması yoktu.




Tia 'nın yakın bir psikolok arkadaşı ile konuşup yarın için randevu aldık.
Bugün derse gitmemiştim ve görünüşe göre yarın da gidemeyecektim.

Kahvaltı yaptıktan sonra ben masayı toplarken Tia da gerekli eşyalarını almak için evine dönmüştü.
Geriye kalan son tabağı da alırken sürekli etrafımı kontrol ediyordum. Bu sırada gözüm kanepenin üzerindeki Anubi'e kaydı.

İşte o an Anubis ile o adamın bir birine ne kadar benzediğini fark etmiştim.
Hatta aralarındaki tek fark onun oyuncak olmasıydı.

Saçmala o sadece oyuncak !

Tabağı mutfağa götürüp geri salona döndüm ve kanepenin üzerindeki Anubis'i elime aldım.

" Nesin sen böyle?"

Hiçbir cevab gelmemişti.
Şu an yaptığım saçmalığa gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Nasıl böyle düşüne bilirdim ki o sadece porselenden yapılma cansız bir oyuncatı. Bir de cevab vermesini mi bekliyordum?

Birden gözleri bana taraf haraket ettiğinde çığlık atarak onu sert bir şekilde yere fırlamış , ardından çıkış kapısına taraf koşmuştum.

Kalbim korkudan küt küt atmaya başlamıştı.

Sokağa çıkıp bir an önce Tia 'nın gelmesini bekledim.
Sanırım gerçekten de aklımı kaybediyordum.



Kurguyu nasıl keşfettiniz?

🎀🪦

ANUBİS - Cehennemi yaşamak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin