14-"Korkma, düşmemize izin vermem."

476 38 21
                                    

14-"Korkma, düşmemize izin vermem."

'Arabada beni bekle.'

Resmen kurtarıcım olan bu mesajı aldığım gibi ayaklanmış, annemin sorularına geçiştirir cevaplar verip evden çıkmıştım. Sabahtan beri annem, arkadaşları ve Taehyung'un ailesi ile bulunmak zorunda kaldığım ortam beni oldukça bunaltmıştı. Normalde olsa asla böyle bir ortama girmezdim. Ancak annem benim tek sahip olduğum insan sensin şeklindeki yalvarışlarıyla beni buraya sokmayı başarmıştı.

Arabanın ön koltuğuna yerleşmemden yaklaşık on dakika kadar sonra onun geldiğini gördüğümde aynı anda duyduğum özlem ve sevinçle yerimde kıpırdanmaya başladım. Eğer Kim malikanesinin bahçesinde bulunuyor olmasaydık arabadan çıkıp ona doğru koşmuş ve hatta sarılmıştım bile. Lakin tüm ailenin evde olduğu bilinciyle kendimi tutmak zorunda kalıyordum.

Güneş neredeyse batmak üzereydi. Gerçek anlamda sabahtan beri buradaydım. Sabah dokuz civarında annemle valizlerimizi alıp buraya taşınmıştık. Yerleşmemiz gerekirken annem arkadaşlarını 'yeni evi'ne davet etmiş, beni de yanında bulunmam için epey zorlamıştı.

Yıllarca yanında görülmemden utandığı için beni herkese kardeşi olarak tanıtan kadın bugün gururla oğlu olduğumu söylemeye başlamıştı bir anda. Bu değişime gerçekten hiçbir anlam veremiyordum.

Arabanın kapısını açıp da bedenini içeri soktuğunda kemerini takmasını bile beklemeden ona atılmış, kollarımı boynuna sararken yanağına sulu bir öpücük bırakmıştım. Aniden yaptığım hareketle bir an donmuştu. Ancak çabuk toparlanıp birkaç saniye sonra kısık sesle güldü.

Arabanın kapısını kapatırken elini belime sardı. Yumuşak bir şekilde belime baskı uyguladığında yan bir şekilde kucağına düştüm. Ayaklarım diğer koltukta kalırken sırtımı desteklemesiyle kucağındaki bedenimi dikleştirdim.

Kilitleme tuşuna dokunup kapıları da kilitledikten sonra elini yanağıma yerleştirdi. Hafifçe okşarken eğilip küçük bir öpücük bıraktı dudaklarıma. "Bebeğim beni çok özlemiş sanırım." dedi hemen sonra. "Çok," diye mırıldandım ben de. Kafamı omzuna yaslayıp burnumu boynuna sürttüm. Camların siyah cam olmasının verdiği rahatlıkla ona sırnaşıyordum.

"Sadece birkaç saatte mi bu kadar özledin beni, hm?"

"Birkaç saat değil bir kere." diye söylendim boynuna gömüldüğüm için boğuklaşan sesimle. "Döndüğümüzden beri doğru dürüst göremedim seni. Neredeyse elli saatten fazla ediyor." dedim ters bir tavırla. Bir yandan da ayaklarımı birbirine sürterek sandaletlerimi çıkarmaya çalışıyordum.

"Bana fazla gelmedi." diyerek ayaklarıma uzandı. Sandaletlerimi çıkarmama yardımcı olduğu sırada "Tabi sana fazla gelmez. Sen hiç elli saatten fazla Kim Taehyung'suz kalmadın ki. Bunun zorluğunu anlayamazsın."

Söylenmem yüzünde büyük bir gülümseme oluşmasına sebep olurken çıkarmış olduğu sandaletlerimin ikisini de koltuktan aşağı ittim. İkisi de düşerken ayaklarımı toplayıp kucağına tamamen yerleşmek için hareketlendim. Bana yardımcı olmasıyla dizlerimi bacaklarının iki yanına yerleştirerek kucağına yerleştim.

"Demek Kim Taehyung'suz kalmak çok zor." dediğinde hızla kafamı salladım. "Çok." diye karşılık verdim. Göğsü titrerken yüzünde ufak bir gülümseme oluştu. "Sen hiç Jeongguk'suz kalmamışsın anlaşılan." diyerek belime baskı uygulayıp ona doğru kaymamı sağladı.

"Karşılaştırma bile." dediğimde yüzüme gelen bir saç tutamını kulağımın arkasına itip çenemi kavradı. Hafifçe kendisine çekip dudaklarıma bir başka öpücüğü bıraktı.

Revenge and Sinful DesiresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin