16-"Kokunu sakın unutturma bana."
Annem hakkında çok şey söyleyebilirdim.
Gerçekten hakkında saatlerce eleştirebileceğim onlarca özelliğini sayabilirdim. Erkeklere kolayca bağlanması, hayatı onlara bağlıymış gibi davranması, erkekler için hazırlanması, tüm erkekleri ona aşık sanması gibi benim gözümde küçültücü özelliklerinin yanında kıyafet zevki, makyaj yeteneğini kullanamaması gibi özelliklerini sıralayabilirdim.
Lakin en çok eleştireceğim özelliği kesinlikle neredeyse verdiği her kararının yanlış olmasıydı.
Sürekli ama sürekli yanlış insanlarla birlikte olur, yanlış adımlar atar, yanlışlar üstüne yanlışlar yapardı. Düşünerek hareket edemezdi. Kafasında parçaları birleştirip bir resim oluşturamazdı. Derin düşünemezdi.
Zaten düşünebilmiş olsa çoktan yakalardı bizi, benle Taehyung'u. Çok fazla açık verdiğimiz anlar olmuştu. Çok fazla belli ettiğimiz anlar olmuştu. Taehyung'un annesinin bile fark edebileceği kadar açık yaşamıştık birçok şeyi.
Yine onun için oldukça yanlış bir teklifle gelmişti annem.
"Günaydın,"
Göğsüme yerleştirdiği kafasını hareket ettirip yüzünü kedi misali göğsüme sürtmüş, "Günaydın güzelim," demişti uykulu, kalın sesiyle. Bir elimi saçlarına çıkarıp okşadım hafifçe. Bununla zorlukla araladığı gözleri geri kapanırken yeniden uyuma moduna geçmişti.
"Bugün çok uykucusun." dediğimde onaylar bir mırıltı bıraktı. Üzerindeki kumaş pantolon, gömlek gibi rahatsız edici kıyafetlere rağmen tüm gece deliksiz uyumuş, hareket bile etmemişti neredeyse. Bir ara hemşire kolumdaki serumu çıkarmak için geldiğinde onun bu halini görüp gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmıştı.
Yüzünü yeniden göğsüme bastırırken "Seni özledim." dedi boğuk sesle. Hareketlenip bacaklarım üzerinde duran ve beni sıkıştıran bacağını çekip "Ah, sırtım," diye söylenerek kafasını kaldırdı. Uykudan dolayı şişmiş gözlerini yüzüme dikip kırpıştırdı birkaç kere.
Oldukça sevimli olan bu görüntüsü karşısında elimi yanağına çıkarıp göğsüme yaslandığından kızarmış, sıcak tenini okşadım. O ise kafasını elime yaslayıp bileğime nemli dudaklarını bastırdı.
"Taehyung," dedim kısık sesle. Sonra sustum. O anın getirdiği yoğun duyguların etkisiyle devamında söylemek istediğim kelimenin farkındalığı ile sustum. Ağırdı. Söyleyemeyeceğim kadar ağırdı hem de.
Evlenelim.
"Bebeğim," diye karşılık verip kafasını boynuma gömdü. Ben ise yanağında duran elimi saçlarına çıkardım. Nemli dudaklarını bu sefer boynumun her bir noktasında hissetmeye başladım. Kafamı hafifçe eğip öpücüklerini daha fazla hissetmek için alan açmaya çalıştım. "Kokun çok güzel."
Evlenelim ve haftada iki üç gün değil, her sabah böyle uyanalım istiyordum.
"Biliyor musun Jeongguk, bazen seni hatırlatan şeylerle karşılaşıyorum. O anlarda görüntünden bile önce kokunu duyuyorum. O kadar güzel ki, beynime öyle bir kazınmış ki, seni hatırlamak bile yetiyor duymaya."
Artık serumdan kurtulmuş elimi de dipleri nemlenmiş saçları arasına daldırıp yumuşacık tutamların parmaklarım arasından kaymasını sağladım. "Bebeğim," diyerek kafasını kaldırdı hafifçe. Göz göze gelmemizi sağladı. Ellerim saçlarından ensesine kaydı.
"Kokunu sakın unutturma bana."
Benden bir onay beklercesine yüzüme bakmaya başladığında hızla kafamı salladım. "Unutturmam." diyerek ensesini okşadım hafifçe. "Hem beni unutmak kolay mı sanıyorsun sen Kim Taehyung? Her beni unutmaya çalıştığında orada olacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge and Sinful Desires
FanficJeon Jeongguk arsız bir çocuktu. Annesinin yeni nişanlısını isteyecek kadar arsız bir çocuk.