3-"Bu gece seni pembe eteğin üzerindeyken becermek istiyorum."
Kim Taehyung beni yemişti.
Hayır, mecazi değil. Gerçekten yemişti. Üst bedenimin neredeyse her yanı ısırık izleriyle dolmuştu. Göğsüm, karnım, göğüs uçlarım ısırıklarla ve morluklarla kaplıydı. Dokunduğum her nokta hafiften sızlıyordu. Krem sürmezsem iz kalacak kadar derin izler bile vardı. Tüm bunları ise kısacık bir sürede yapmıştı.
Uzun süreli bir ilişkide neler yapabileceğini kestiremiyordum.
Göbek deliğimin birkaç santim sağında ise kanamış bir diş izi vardı. Normalde hassas olduğum bir yerdi göbeğim. O bunu yaparken nasıl fark edememiştim, anlayamıyordum. Fazla mı zevk odaklı davranmıştım o an, yoksa karşımdaki Kim Taehyung olduğu için hiçbir şeyi fark edemeyecek kadar körelmiş miydim?
Ya da daha imkansız gibi gelen bir ihtimalle ben gerçekten canımın yanmasından hoşlanmış, fark etsem bile sadece zevk almıştım.
Şimdiye kadar her zaman sıradan birliktelikler yaşamıştım. Çoğu zaman ilişkilerimde ne ben ne karşı taraf dişlerini bile kullanmazdı. İlişkilerimde öpüşür, ellerimi karşımdakinin bedeninde dolaştırarak okşar, yumuşak severdim. Ancak içimden bir ses bir şeylerin değişeceğini söylüyordu.
"Jeongguk,"
Duyduğum ses ve kapının tıklatılması ile yatağın üzerine bıraktığım bornozu üzerime geçirdim ve göğsümü kapatacak şekilde önünü kapayıp kuşağı bağladım. "Gir," dedim sonunda. Kapı aralandı ve annem bedenini yarı yarıya içeri soktu.
"İyi misin? Gecenin sonunda pek iyi görünmüyordun."
Düşünceli tavrına karşılık alaylı bir gülüş kaçtı dudaklarım arasından. Yerlere dağıttığım kıyafetleri toplamaya başladım. Bu süre zarfında ona cevap vermedim ve gitmesini bekledim. Fakat gitmedi.
"Sen beni umursamazsın. Neden birden düşünceli anne rollerine girmeye başladın? Bu gece oradakileri görünce unuttuğun anneliğini mi hatırladın birden?"
"Jeongguk," dediğinde onu dinlemeyi dahi istemediğimi fark ettim. Yerden topladığım kıyafetleri diğer kirli kıyafetlerimin de içinde olduğu kirli sepetine attım. Ona herhangi bir konuda muhtaç olmak istemediğimden işlerimi kendim görüyordum. Çamaşırlarımı kendim yıkamak da bundan dolayı kazandığım bir alışkanlıktı.
"Jeongguk," diye seslendi tekrar.
"Lütfen sus. Yine beni sevdiğine dair bir şeyler gevelemeni istemiyorum. Şimdiye kadar bana bulaşmadın. Bundan sonra da bulaşmamaya devam et."
"Jeongguk," dedi bu sefer uyarır bir tonda.
"Ne Jeongguk, Jeongguk? Ne var?" diye bağırdığımda annem kaşlarını çattı.
"Sadece iyi olup olmadığını merak ettim. Neden bu kadar asabi tepkiler veriyorsun?" dedi bağırmasa bile sert olan bir ses tonuyla.
"Senden rica ediyorum, beni merak etme. Bak işte o zaman gerçekten iyi olacağım. Şimdi," diyerek ona doğru yürüdüm. "Odamdan çık. Bundan sonra da ölsem bile nasıl olduğumu sormak için girme bu odaya."
Bir şey söylemek ister gibi dudaklarını araladı ama vazgeçip geldiği gibi çıktı odamdan. Ardından kapıyı olabildiğince sert bir şekilde kapatıp dolabıma yöneldim. İç çamaşırı ve pijama takımı çıkarıp yatağa bıraktım.
Dolabın kapılarını kapattıktan sonra yatağa bıraktıklarımı hızlıca üzerime geçirdim. Odamın ışığını kapatıp gece lambasını açtım. Kırmızı gece lambasının loş ışığında yatağıma ilerledim ve yatmadan önce son kez kontrol etmek için telefonumu aramaya başladım. Karanlığa yakın loşluk yüzünden bulmam kolay olmadı ama sonunda yatağımın içinde buldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge and Sinful Desires
FanficJeon Jeongguk arsız bir çocuktu. Annesinin yeni nişanlısını isteyecek kadar arsız bir çocuk.