1-"Çok atarlı bir çocuksun. Biraz da şımarık."

1.6K 245 89
                                    

1-"Çok atarlı bir çocuksun. Biraz da şımarık."

İntikam arzusu tehlikeliydi.

İntikam arzusu; aynı anda nefret, kin, aşağılanmışlık hissi, küçümsenmişlik, üzüntü, kırgınlık gibi birçok çirkin ama hayatımızın en gerekli parçası olan duyguyu barındırırdı. Bu sebeple tehlikeliydi.

İntikam arzusu değerliydi aynı zamanda. Özellikle de benim gibi umursamaz ve kolay kolay kin tutamayan bir insan için. Çünkü ben kolay kolay sinirlenip nefret etmez ama kin tutunca karşımdaki kişi için hayatı bir cehenneme çevirme isteğiyle dolardım.

Anneme karşı hissettiklerim de bunlardı.

Hayatımı en kara yalanlarla boyayan kadına, anneme karşı içimdeki intikam arzusu tahmin edilemez kadar derin ve korkunçtu. Bu intikam arsuzu bir cehennem gibi beni nefretimle yakıyordu. Ben de aynı şeyi anneme yapma isteğiyle doluyordum her yanışımda. Onu nefretimle yakmak, canını acıtmak, hayatında değer verdiği her şeyi elinden almak istiyordum.

İntikam arzusu tehlikeliydi. Beni, annemin elinden her şeyini alabilmek adına iğrenç şeyler yapmaya zorluyordu. En büyük korkum ise sonunda intikam arzularıma yenilip iğrenç şeyler yapmaktı.

Ama biliyordum ki korksam bile yapacaktım.

"Şu pembe olan elbise hoşuma gitti. Ne dersin?" diye yanındaki adama fikrini soran kadının hayatını cehenneme çevirmek için her şeyi yapacaktım.

"Güzel görünüyor." dedi adam, kataloğa bakmadan. Gözlerini üzerimde hissediyordum ve bu rahatsız hissetmeme sebep oluyordu.

"Jeongguk sen ne dersin tatlım?" diyerek bu sefer benim fikrimi sordu. Belli ki müstakbel nişanlısı ona tatmin edici bir cevap verememişti.

"Yaşına uymuyor." dedim net bir sesle. Hatta biraz acımasızca. Buna karşılık düşen yüzüne, bozulan moraline an be an şahit olma zevkini tattım. Kesinlikle onun üzülmesi bana muhteşem hissettiriyordu.

"Ah," dedi gülümsemeye çalışarak. "Aslında haklısın. Pek bana uymuyor." Kataloğun sayfalarını çevirmeye devam etti. Eski şevkle bakmıyordu artık kıyafetlere. Hevesinin içine etmiştim ve asla üzgün hissetmiyordum. Sadece sıkılmıştım. Bu saçma alışverişte neden bulunduğumu asla anlamıyordum.

Annemin ısrarına karşılık yumuşak yatağımdan kalkmış, buraya gelmiştim. Dün gecenin yorgunluğu hala üzerimdeydi ve biraz daha uyumayı kesinlikle hak ediyordum.

"İyi misin Jeongguk?" diye soran sese döndü bakışlarım. Tek kaşını kaldırmış, fazlaca ukala bir surat ifadesiyle bana bakıyordu. Göz devirme isteğime engel olup derin bir nefes verdim. Oturduğum tekli koltukta biraz daha yayılıp bacaklarımı olabilirmiş gibi daha da araladım. Giydiğim siyah keten şort bu sayede biraz daha yukarı kaydı ve uyluklarımın çoğunu açıkta bıraktı.

"Sıkıldım." diye mırıldandım sorusuna karşılık.

"Yorgun olmalısın." dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Neden?" Sesimin hafif sinirli çıkmasını engelleyememiştim. Bu adamdan haz etmiyordum.

"Dün gece bir partideymişsin öğrendiğim kadarıyla." dedi sorgularca. Hesap sorarmış gibi davranmasına karşılık derin bir nefes verdim. Kendisini gerçek babam sanıyor olmalıydı.

"Evet ama bunun sizi ilgilendiren bir tarafını göremiyorum." Birkaç saniye önce diliyle ıslattığı parlak, pembe dudakları ufak bir gülümsemeyle gerildi. Uzun işaret parmağı sol kaşına çıkıp eskiden piercing olduğunu düşündüğüm yeri kaşıdı hafifçe.

Revenge and Sinful DesiresHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin