12-"İnsanlar umrumda değil. Tek umursadığım sensin."
"Jeongguk, çık artık şu banyodan."
Taehyung'un seslenişiyle volta atmayı kesip yere fırlattığım geniş ve uzun tişörtü olduğu yerden alıp üzerime geçirdim. Tişört Taehyung'a aitti. Bana iki beden kadar büyüktü ve bu sayede dizimin bir karış üzerine kadar geliyordu.
Giydiğim bikini altını kapatabildiği için şükrediyordum.
Banyo kilidini çevirip açtım küçük bir tık sesiyle. Kapıyı aralayıp dışarı adımladığım anda kapının bir metre kadar ötesinde bekleyen adamın bakışları beni buldu. Üzerimdeki tişörtü görünce kaşları çatıldı.
"Tişörtü çıkar. Nasıl durduğunu görmek istiyorum."
Söylediğiyle tişörtün eteklerini avcum içinde sıkıştırdım. "Taehyung," dedim kısık sesle. "Bunu giymek istemiyorum." dediğimde çok saçma bir şey söylemişim gibi baktı yüzüme. "Bunu almamızı sen istemedin mi güzel bebeğim?"
Sorusu dudaklarımı birbirine bastırmama sebep oldu. Sabah yürüyüşe çıktığımızda bir mağazada tam şu an üzerimde olan bikini takımını görünce heveslenip istemiştim. Taehyung ise isteğimi yerine getirip satın almıştı takımı.
Bir bikini takımı giymeye heveslenmemde bulunduğumuz otelin tatil beldesinde olmasının da etkisi vardı tabi. Çevremdeki kadınların hatta birkaç güzel erkeğin bikini giydiğini görünce ben de denemek istemiştim.
Ama düşündüğüm gibi olmamıştı.
Bikini takımı içerisinde bir türlü rahat hissedememiştim. Bunun sebebi kumaş veya dekolte değildi. Bikini bana yakışmamıştı. Bikini altı, penisim yüzünden kadınlarda olduğu gibi güzelce oturmamıştı. Bunun yanı sıra bikini üstü de göğsüm olmadığı için epey sönük durmuştu.
"Bana yakışmadı." dedim kısık sesle, gözlerimi kaçırarak.
"Sana yakışmamasının imkanı yok." diyerek bir elini belime yerleştirdi. Diğer eliyle de çenemden tutup bakışlarımı yeniden yüzüne çıkarmamı sağladı. Hafiften büzdüğüm dudaklarıma ufak bir öpücük bıraktı.
"Yakışmadı ama. O kadınlar gibi güzel bir bedene sahip değilim." dediğimde beni susturmak ister gibi dudaklarını yeniden bastırdı dudaklarıma. Bu sefer biraz daha sertti öpücüğü.
"Senin bedenin," dedi kısık sesle. "Gördüğüm en kusursuz beden Jeongguk. Sen bütün o kadınlardan yüzlerce kat daha güzelsin."
"Beni kandırma," diye fısıldadığımda "Şşh," diyerek susturdu beni. Dudaklarımızı yeniden birleştirirken belimde duran elini aşağı kaydırdı. Tişörtün eteğini sıkıca tutan elimi kavrayıp başparmağıyla elimin üzerini okşayınca avcumu araladım. Tişört kumaşı gevşeyen avcumdan kurtuldu.
Eli, elimi bırakıp tişörtün altına girdi. Elini uyluğuma sürttü hafifçe. Yukarı kaydırıp bikininin ipini buldu. Düğüm attığım noktaya doğru ilerleyip parmağını düğümün içinden geçirdiğinde titrek bir nefes bıraktım dudakları arasına.
Belimin yanında öylece duran ellerimi omzuna çıkarıp ona tutundum. Parmak uçlarımı bedenine geçirmek istercesine omzuma bastırdım. O da belimi saran elini sıkılaştırmış, bedenimi kendi bedeniyle birleştirmişti.
Dudakları yumuşak bir şekilde dudaklarım üzerinde kayarken bikiniye bir kanca gibi taktığı parmağını hareket ettirip bikininin sol tarafını aşağı kaydırdı hafifçe. Parmağını bikininin bel kısmından ayırmadan biraz öne kaydırıp kasık çizgime temas ettirdi. Parmağını hafifçe hareket ettirerek ne ara keşfettiğini bile bilmediğim, kasık çizgim üzerindeki tikimle oynadığında tüm vücudum kasıldı. Refleks olarak elini tuttum sıkıca, kendimden uzaklaştırmak adına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge and Sinful Desires
Fiksi PenggemarJeon Jeongguk arsız bir çocuktu. Annesinin yeni nişanlısını isteyecek kadar arsız bir çocuk.