3

107 22 8
                                    

"Sizi son kez uyarıyorum, bir daha beni bu konu için rahatsız ederseniz bu işi karakolda görüşeceğiz. İyi günler."

"A-"

Minho karşısındaki kişiye konuşma fırsatı vermeden telefonu suratına kapatmıştı. Kapattığı gibi de telefonu oturduğu koltuğun en uzak köşesine fırlatmıştı.

Arayan kişiler kendisini sürekli rahatsız eden farklı farklı maceracılardı, Yang Jeongin'in kaybolmasını üzerinden bir hafta geçmişti ve maceracılar o mekanın kutsallığına daha çok bel bağlamıştı.

Minho'ya yüksek miktarlar teklif ediyorlardı, her ne kadar bu tür olaylara inanmasa da kendisine daha yükseği vadedilmediği sürece böyle bir işe girişmek istemiyordu.

Minho iç çekerek oturduğu koltuktan kalktı ve telefonunu koltuğun öbür köşesinden aldı. Aldığı gibi gözüne çarpan bir mesaj olmuştu.

Bang Chan:
Gorusebilir miyiz?
Acilen.
Görüldü.

Minho kafasını kaşıyarak olayı anlamlandırmaya çalıştı, Bang Chan'la lisede tanışmışlardı ama Chan'ın ailesinin birden Avusturalya'ya taşınması yüzünden bir daha görüşmemişlerdi.

Birkaç gün karşılaştıklarında ise eskisi gibi olmaları gerektiğini söyleyip birbirlerinin numaralarını almışlar ve arayı açmamak üzere ayrılmışlardı.

Yine de böyle bir mesaj beklemiyordu.

Oturma odasından kalkıp dış kapıya doğru ilerledi ve bir yandan ceketini giyerken bir yandan babasına seslendi.

"Baba! Acil bir işim var, çıkmalıyım."

Çalışma odasından babası bağırarak cevapladı, "Bu saatte ne işi?" Bir yandan da çalışma odasından çıkıp dış kapıya ilerlemişti.

"Bir arkadaşım," Minho ceketini giydikten sonra ayakkabılarını bağlarken  devam etti, "Acil çağırdı, nedenini ben de bilmiyorum ama gitmem gerekiyor diye düşündüm."

"Anlıyorum," Bay Lee iç çekerek kollarını göğsünde buluşturdu ve devam etti, "Baktığın olay hakkında son durum ne peki?"

Minho ayakkabısını bağladıktan sonra telefonundan Chan'ın numarasını tuşlarken babasına kaçamak bir bakış atarak cevapladı, "Orada duracaksın ihtiyar. Hala kendini dedektif sanıyor olabilirsin ama şu an sadece emekli bir ihtiyarsın."

"Senin yaşının on katı kadar dava çözdüm ben." Bay Lee iç çekerek devam etti, "İşi bırakmasa mıydım? Dünkü bebelere makara olduk."

Minho küçük bir gülümsemeyle yanıtladı, "Dünkü bebe o olayı çözecek baba." Hızlı bir şekilde babasının yanına gitti ve omzuna dokundu, "İçin rahat olsun."

Bir yandan telefonu kulağına götürürken bir yandan da Bay Lee'yi arkasında bırakarak dış kapıyı açıp çıkmıştı.

"Chan, ne oldu ve nerede buluşuyoruz?"

"Geldiğin için gerçekten minnettarım Minho. Seungmin daha yeni uyudu, içeri geç ve rahat ol lütfen."

Minho Chan ve Seungmin'in evine girerken bir yandan da ceketini Chan'a uzatmıştı, Chan kendisine uzatılan ceketini aldı ve ona oturma odasını eliyle gösterdi.

Minho içeri geçerken Chan birkaç dakika sonra elinde iki kupa kahve ile geri döndü ve Minho'nun karşısındaki koltuğa oturarak Minho'ya bir kupa kahve uzattı, "Gerçekten ne desem bilemiyorum ama durum cidden çok acildi ve telefonda anlatabileceğim bir mevzu değildi."

Minho kendisine uzatılan kahveyi eline alarak arkasına yaslandı, "Uzun zamandır görüşmemiş olsak da seni tanıyorum, gecenin ikisinde keyfinden çağıracak biri değilsin. Sorun nedir?"

JJAM |Minsung|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin