"Linos, bir şey soracağım."
Çocuk yere düşen kiraz ağacı yapraklarından birini eğilerek aldı ve eliyle avucunda ezerek devam etti, "Annem ve babam şimdi hiç gelmeyecek mi?"
Minho çocuğun eliyle ezdiği yaprağı elinden aldı ve bir tarafa atarak elini ellerine aldı, iyice sıktı, "Babam dedi ki..." Elini onun eliyle birlikte gökyüzüne kaldırdı ve en güzel bulutlardan birine yönlendirdi, "Onlar bulutların üstüne gitmiş."
Cocuk başını kaldırdı ve dolu gözlerle yukarı baktı, "Annem bensiz hiçbir yere gitmez."
Minho çocuğun ellerini bıraktı ve yüzünü elleri arasına alarak düşmek üzere olan gözyaşlarını sildi, "Onlara ihtiyacın var mı ki? Artık ben varım. Biz varız. Babam da var."
Minho bir fikir bulmuşçasına ellerini havaya kaldırdı ve devam etti, "Bizimle yaşa hatta! Sana oyuncak koleksiyonumu gösteririm, babamın benim çözmem için bıraktığı davalara da beraber bakarız. Hatta benim odamda kalırsın. Yatağım çok büyük zaten, sıkışır yatarız, olur mu?"
Çocuk sorgular gözlerle ona baktı, "Ama ben artık Daehyun amcanın çocuğu mu olacağım?"
Minho düşündü ve gözlerini kırpıştırarak kafasını hayır anlamında salladı, "Ben senle kardeş olmak istemiyorum, olmaz."
Çocuk duyduğu şeyle aklına bir şey gelmiş gibi ellerini birbirine çarptı ve cebinden ezilmiş bir karahindiba çıkarıp Minho'nun eline tutuşturdu, "Bu senin olsun. Annem biz tatile gitmeden önce babamla çiçek toplamıştı ve bana bir buket verdiler. Ama diğerleri soldu, bende sadece bu var. Annemleri ziyaret edip geleceğim, sonra bana geri verirsin."
Sonra eliyle kafasını sallayarak biraz düşündü ve devam etti, "Ayrıca annem dedi ki, tavşanlar karahindibaları çok severmiş." Elindeki karahindibayı yere bıraktı ve Minho'nun saçlarını tavşan kulağı olacak şekilde kaldırdı, "Sen de tıpkı tavşana benziyorsun!"
Minho çocuğun saçlarında dolanan ellerini aldı "Tavşana benzediğini söylüyorsan öyle olsun." Eğildi ve yerdeki karahindibayı eline aldı.
Minho bir eline bir de çocuğa bakarak anlamaz gözlerle sordu, "Ama ya geç gelirsen?"
Çocuk kafasını hayır anlamında salladı, "Hayır, ilk önce bize kimin çarpıp kaçtığını bulacağım. Sonra annemlerin yüzüne nasıl bakarım?"
Minho kafasını evet anlamında aşağı yukarı salladı, "Doğru, zaten size kimin çarptığını gördün. Babam onları tutuklayacak." Ellerini yukarı kaldırdı ve onay işareti yaptı, "Artık hep karahindibalı şeyler giyeceğim!!"
"Daehyun amcaya güveniyorum." Minho'nun son dediği şeye gülümsedi, " Sana cok yakışacak Linos!!
Bay Lee bir anda çocukların yanında belirdi ve Minho'nun ensesine vurduktan sonra elini çocuğun omzuna koydu, Minho acıyla elini ensesine atmıştı, "Baba napıyorsun ya?"
"Oğlum," Bay Lee oğluna bakmadan çocuğa doğru eğildi ve devam etti, "İçeriye gelip benimle annen ve babana çarpan adamı tespit etmek ister misin?"
Çocuk duyduğu şeyle korkup Minho'nun arkasına saklanmıştı, Minho kollarını açarak çocuğu korur gibi yaptı ve babasına seslendi, "Onu korkutma baba."
Bay Lee derin bir iç çekti ve iki çocuğa baktı, "Haklısın Minho." Bay Lee Minho'nun arkasına saklanmış olan çocuğa bakmaya çalışıyordu, "Peki, en azından Linos'unu alabilir miyim senden?"
Çocuk suratını Minho'nun sırtından kaldırdı ve göz ucuyla adama baktı, "Tamam, ben ona annemlere kimin çarptığını söyledim zaten, peki ben burada beklesem olur mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JJAM |Minsung|
FanfictionKorku oyunu severlerin favorisi olan JJAM'in en korkunç karakteri Han adlı yamyamdı. Oyundaki diğer karakterlerden kaçabilseniz bile Han'dan kurtulamazdınız, bu yüzden artık insanlar oyuna "depodan kaçmak" değil "Han'dan kaçmak" gözüyle bakıyordu. İ...