Yeni bölümden selamlar.Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Zakkum - Ben Ne Yangınlar Gördüm
Hastanede çoktan bir haftayı devirmiştik. Küçük bir kafede çalıştığım için annemin yanına akşam altıdan sonra gelebiliyordum. Öğrendiğime göre Meriç'te hastaneye saat beş gibi geliyor ve yedide gidiyordu.
Her gün onunla birer kahve eşliğinde yangın merdivenlerinde oturuyorduk. Her şeyden ama her şeyden konuşuyorduk. Bana neden sigara içtiğimi sormuştu ve yaşımın küçük olduğunu söylemişti. Ona sadece bakmakla yetinmiştim.
Sigaraya ne zaman başladığımı bile bilmiyordum. Bir sabah tek başıma bir paketi bitirdiğimi hatırlıyordum.
"Düşeceksin." dedi ama gülümsüyordu. "Arkamdan gelmeni boşuna istemedim." diye yapıştırdım cevabı. Kollarım iki yana doğru açıktı ve kaldırım duvarında yürüyordum. Duvarın bir yanında Meriç vardı diğer tarafında uçurum.
Uçurum ve onun arasında kalmıştım ama hangisi uçurumdu bilmiyordum.
Dengemi kaybeder gibi olduğumda bana doğru uzandı ama dengemi sağladığımı gördüğünde geri çekildi. "İnsen mi artık?" Başımı iki yana sallayıp yürümeye devam ettim. O da ellerini pantolonun cebine sokmuştu ve beni takip ediyordu. Hastaneden baya uzaklaşmıştık.
"Neden bu kadar inatçısın? Hiç laf dinlemiyorsun Alev farkında mısın?" Başımı sallayıp onayladım. "Buradan sonra Altın Kadeh'e gidelim mi?" Meriç'le dün bulduğumuz bir kafeydi ve orayı çok beğenmiştim. Bana yine gideceğimize dair söz vermişti.
"Gideriz." dedi. Ona cevap vereceğim sırada duvarın bittiğini gördüm. Yere atlamak için hazırlık yaparken Meriç dibime kadar gelip beni belimden yakaladı ve aşağı indirdi. Elleri belimin iki yanını kavramışken yüzlerimiz arasında çok bir mesafe yoktu.
Saçımı yüzümün önünde çektim. "Teşekkür ederim beni indirdiğin için." Gülümsedi ama uzaklaşmak için geriye doğru çekilmedi. Hala dip dibeydik. "Bazen seni Sara'ya benzetiyorum. İkinizin de inatçı halleri hiç çekilmiyor." Kaşlarımı çatıp ona baktım. "Demek ben çekilmiyorum? Peki." Ellerimi göğsüne yaslayıp ondan uzaklaşmaya çalıştım ama beni bırakmadı. Hatta güldü, gülüşü çok güzeldi.
"Onu demek istemedim." Başımı sallayıp onu geçiştirdim. "Neyse ki Sara'yı Fırat-" Ne dediğini fark ettiğinde sustu ve benden hızla uzaklaştı. Kazağımı düzeltip ona baktım. Meriç onun adını söylediğinde paramparça oluyordu, bunu yeşil gözlerinde görebiliyordum. Bir de öfkeleniyordu. O kadar kızıyordu ki şu an bile ellerinin boğumları bembeyaz kesilmişti.
"Bana kız kardeşini göstersene." dedim. Belki de konuyu dağıtmak iyi olabilirdi. Meriç olan her şeyi bana anlatmıştı ama onları göstermemişti. Arka cebinden cüzdanını çıkarıp içini açtı ve küçük bir fotoğrafı bana çevirdi. Fotoğrafı elime aldığımda saçları sapsarı bir kız kameraya gülümsüyordu. Mavi gözleri ışıl ışıldı ve gördüğüm en güzel kız çocuğuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAMPARÇA ZÜMRÜT
Teen FictionPuslu Kalpler Serisi'nin ikinci kitabıdır. Önce Kırık Safir adı kitabımın okunması önemle rica olunur. "Alev?" diye mırıldanıp bana döndü. Gözlerini gördüğümde öleceğim sandım. "Neredeydin sen?" Diye sordu. "Meriç-" Başını iki yana salladı. "Nere...