Aralık ayındayız. Kar yağıyor. Çok değil, hafif hafif saçlarımın arasına karışıyor kar taneleri. Hava epey soğuk ama. Bir de akşam saatlerindeyiz. Sokak lambasının altında eve gitmeden birini bekliyorum. Kalbim hala aynı tazeledikte heyecanla atıyor. İsmi bile yanaklarımın kızarmasına yetiyor ve ben bundan şikayetçi de değilim."Beomgyu!"
Elinde iki kahve, bana seslenirken soğuk havadan belli olan nefesi ve kızarmış yüzüyle tatlı görünüyordu. Bunu ona söylersem büyük ihtimalle pek hoşnut olmayacaktı o yüzden kendime sakladım.
"Bu soğukta sana beklememeni söylemiştim. En azından içeri girebilirdin."
"İçeri girseydim sıcaktan mayışır uyurdum büyük ihtimalle. Kafeyi kapatmakta zorlanırdın."
Dediğime gülüp elinde duran bir kahveyi uzattı. Sıcak kahveyi tutup bütün bedenimin ısınması ne kadar üşüdüğümü gösteriyordu. Belki de Taehyun'u dinleyip içeri girmeliydim.
"Taehyun."
"Hm?"
O kahvesinden bir yudum alırken yürümeye başlamıştık bile. Biz kaldırımda yürürken arabalar yanımızdan geçiyor, kocaman binaların üzerinde reklam afişleri boy gösteriyordu. Bizim dışımızda bu havada dışarıda olan birkaç kişiyle beraber sakin bir geceydi.
"Bir sene önce seninle aynı üniversiteye gidip birlikte eve çıkacağımızı söyleselerdi fena gülerdim herhalde ya."
O çokta dolu olmayan sokakta kahkaha atarken ben dudaklarımı büzüp kendi kahvemden bir yudum aldım. Ciddiydim. Yanımdaki bu herifle kedi köpek gibi olan lise hayatımın onunla aynı eve çıktığım bir üniversite hayatına dönüşmesi herkes için kesinlikle sürpriz olmuştu.
"Gülmesene."
Kolumla onu dürtüp yürümeye devam ettim. Hava giderek daha da soğuyordu ve kar giderek daha da şiddetli yağıyordu. Bir an önce eve gitmeliydik.
"Beomgyu hatırlıyor musun? Sana çıkma teklifi ettiğimde de böyle bir hava vardı. Yine kar yağıyordu ama biz daha kasım ayındaydık."
"Bir sene önceydi lan bu. Nasıl unutayım? Hatta bana ortamın için sıçtın demiştin. Çok içimde kaldı. Dövsem mi seni?"
Biraz gerimde kalan Taehyun'a döndüm. Kaşlarımı çatıp sanki çok önemli bir şey soruyormuş gibi davranıyordum. Hayır, gerçekten önemliydi.
"Evde daha iyi şeyler yaparsın, hadi."
Gülüp bileğimden beni çekiştirerek ilerleyeme devam etti.
"Arsız. Irz düşmanı. Pis sapık."
Bana aldırış etmeden sadece yürümeye devam etti. Yüzünü şu an göremiyordum ama kocaman sırıttığına emindim.
Ne ara bitirdiğini bilmediğim kahvesini yanından geçtiğimiz çöp kutusuna attı. Boşta kalan elini ise belime atıp önüme geçti. O çok hızlıydı ve ben de tepki vermekte oldukça yavaştım. Mükemmel eşleşme!
"Taehyun?"
Ne yaptığını çözemiyordum ve elimdeki kahveyi alıp onunla beraber kolunu yukarı kaldırmıştı.
"Kahveyi almak ister misin?"
"Taehyun ben senden uzunum."
İlk yüzüme baktı sonra da gözlerini kırpıştırıp dudaklarını büzdü.
"Yanlış replik. Sen isterim diyecektin bende öpücük ver o zaman diyecektim. Ortamı okuyamıyorsun hiç Beomgyu ya."
"Kafanda senaryo kurmuşsun oğlum sen."