☆oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen☆
.
.
.
"eşim için her şeyi yaparım."
.
.
.
o anda etim paramparça oluyordu. sanki damarlarım tek tek kopmuş, kaslarım tümden yırtılmıştı. nefesim kesildi ve kalbim atmayı bıraktı. ruhumun bedenimden ayrıldığını hissettiğim an kendimi dışarıdan bir göz olarak görebildim. bu olaya nasıl göz yumduğumu bilmiyordum. belki de perilerle ilgili daha detaylı ders verilmiş olsaydı bunu güzelce açıklayabilirdim ama hatırladığım tek tük şeyler vardı ve bunlardan biri de perilerin doğuştan güven verici görünüşleriydi. düşünce bu kulağa mantıklı geliyordu. babamı daha önce hiç görmemiştim. onu tanımıyordum ve bu peri gerçekten benim babam mı onu da bilmiyordum. hissettiğim koşulsuz güven hissi perilerin sahip olduğu yeteneklerden biri miydi? diğer her şey gibi bundan da hiçbir fikrim yoktu.
yanımda baygın uzanan ve babamın (?) uyguladığı büyüden dolayı, o bozana kadar tavşan bedenine hapsolmuş jeongguk ve eli kolu bağlanmış josh ile öylece havada süzülüyordum. beni görüp göremeyeceklerinden bile emin değildim. babamın söylediğine göre hiçbir ruhun bir insanı öldürecek gücü yoktu. bu yüzden benden bedenimi ödünç almıştı. yine onun söylediğine göre, bu şekilde ben de o adamdan intikam almış olacaktım. tüm bu yaşananlara karşı, şu anda, derin ve çaresiz bir iç çekmeyi isterdim ama nefes alabileceğim bir bedenim yoktu. o yüzden umutsuzca camdan dışarı bakadaldım. diğer periler ne yapıyor bilmiyordum ama hiçbiri görünürde yoktu. camdan dışarı bakıp da ne bekliyordum onu da bilmiyorum. yalnızca bekliyordum. jungkook ihtiyacım olan hiçbir anda yanımda olmadığı gibi şimdi de burada değildi. daha önce yaptığı hiçbir hatayı telafi edememiş biri olarak hatalar yapmaya devam ediyordu. bağlandığımız gecenin sabahında beni yalnız bırakmıştı. eğer o beni bırakmış olmasa buraya yine de gelir miydim? büyük bir soru işaretiydi. sonuç olarak bu bir peri büyüsüydü ve peri büyüleri büyücülerden bile güçlüydü.
"ne oluyor lan?" josh'ın sesini duyduğum gibi o tarafa döndüm. arkadan bağlanmış ellerini çekiştirerek kurtulmaya çalışıyordu ama o halatların da büyülü olduğundan emindim. muhtemelen bıçak bile kesmezdi. "hay amına koyayım ya! bir bu eksikti!" çabucak pes ederek oflayıp başını geriye attı ve ahşap zeminde sırt üstü dönüp boş boş tavana bakmaya başladı. "ben anlamıştım ama amına koyayım. şu evin kasvetine bak! göt deliği gibi."
onun gürültüsünden dolayı jeongguk da minik gözlerini kırpıştırarak açtı. babam onu bağlama gereği duymamıştı çünkü tavşan bedeni ile hiçbir şey yapamayacağını düşünmüştü. bilmiyordu ki; jeongguk benim için her koşulda, her şeyi yapardı. jeongguk bedenini aşırı sevimli bir şekilde gerip bir kere sıçradıktan sonra yanındaki gürültücü adama baktı. ağzını bir şey der gibi hareket ettirip uzun dişlerini göz önüne çıkardı ve konuşamadığını anladığı gibi duraksadı. yüzü tedirgin bir ifadede donakaldı ve iki kez daha zıplayıp etrafına baktı. gözlerimiz buluştuğundaysa onun beni görebildiğini anladım. ama josh yanındaki tavşanın garip hareketlerine eşlik edip onun baktığı yere boş boş bakınca aynı yeteneğe onun sahip olmadığı açıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
no rainbows tk
Hayran Kurgudelta jungkook, taehyung'un yapabileceklerinden korktuğu için başka bir ülkeye taşınmıştı. omegaverse, semekook, texting ☆ no rainbows by chase atlantic 130424