Kollarımla Baekhyun'un oturduğu için daha da küçülmüş bedenini sararken onun neden bu halde olduğunu sormak için deliriyordum. Baekhyun deyince, aklıma sürekli ortalarda sırıtarak dolaşıyor olması gelirdi. Şimdi ise Baekhyun Sera'da, çiçeklerin arasına büzüşmüş bir halde ağlıyordu. Onun hıçkırıklarını göğsümde hissedebiliyordum. Ellerimle saçlarını okşayıp küçük bir öpücük kondurduğumda yavaşça başını kaldırarak kızarmış gözleriyle yüzüme baktı.
Bakın bu konu çok basit gelebilir ama bizim durumumuzdaki çocuklar için gülmek işkence gibiydi. Sizden tamamen farklı insanların içerisinde 'ailem' diyerek büyümek zorunda kalıyorsunuz. Baekhyun bunu o kadar çabuk kabullenmişti ki. Sarışın, yemyeşil gözleri olan bir anneye, esmer bir babaya, sarışın ama gözlerini tamamen babasından almış bir abiye sahipti. Baekhyun ise onları bir kere bile yadırgamamıştı, şimdi onu ağlatan şeyi delice merak ediyordum.
"Baekhyun." Uzun süredir kimseyle konuşmadığım için boğuk çıkan sesimi ufak bir öksürükle düzeltmeye çalıştım. "Neden ağlıyorsun?"
"Ba-babam..."
"Ne oldu Jason amcaya?" Odağını kaybeden Baekhyun'u toparlayabilmek için yüzünü avuçlarımın arasına aldım. "Baekhyun, anlat bana."
"Dövdü..." Yeniden hıçkırıklara karışan sesiyle ağlamaya başlarken gözlerim sinirden alev alevdi. Bir yandan Jason amcanın bunu yapabileceğine inanmıyordum. Baekhyun onun üvey oğlu olmasına rağmen onu ne kadar çok sevdiğini gösteren biriydi o.
"Baekhyun,-"
"Abimi... Abimi dövdü Luhan-"
Hadi ama. Billy onun öz oğluydu. Jason amca o kadar iyi bir insandı ki, onun bir karıncayı incitebileceğine bile inanmak istemiyordum. Her zaman insanlara iyi niyetle yaklaşabilen biriydi, çabuk sinirlenmezdi ve en önemlisi oğullarını canını verecek kadar çok severdi. Başta Baekhyun olmak üzere.
"Neden Baekhyun?" diye sordum şimdiye kadar sıktığımı fark etmediğim dişlerimin arasından. "Jason amca neden Billy'e vurdu?"
"Sadece vurmadı! Onu dövdü! O kadar kötü dövdü ki..." Bakhyun burnunu çekip gözlerimi tam içine baktı. "Billy babama... Tanrım, o babama erkeklerle ilgili bir şey söyledi. O erkeklerden hoşlandığını söyledi. Sonra babam delirmiş gibiydi, Tanrım."
Baekhyun'u kısa bir sürede sakinleştirebilmiştim. Ama kendimi nasıl sakinleştireceğimi bilmiyordum. Bu çiftlikte böyle şeyler olmazdı, herkes birbiriyle iyi geçinirdi. Aklımı çelen şey, iki erkeğin birbirini sevmesi melek gibi olan Jason amcanın bile sinirlenmesine neden olmasıydı. Bu, bu kadar yanlış bir şey ise... Ben ve Sehun zaten olamazdık.
Ayaklarımı sürüye sürüye Sera'nın arkasına doğru ilerledim, ara yollardan geçerek göletin kenarına vardığımda, Billy'nin sürekli gittiğim yerin çok daha ilerisinde, ağaçların arasında otururken gördüm. Elindeki çubukla toprağı eşeliyordu. Uzaktan bile yüzündeki kanları görebilmiştim.
"Oturmak için yanlış yer seçmişsin." Billy oraya geldiğimi konuşmamla fark edip yüzünü kaldırdı. Dağılmış haldeydi. "Şu ileride, küçük kulübenin önündeki yer daha ferah." Yüzünü hiç görmemişim gibi konuşmaya devam edip yanına oturdum.
"Sürekli orada olduğunu biliyorum."
"Evet, orayı seviyorum." Oturduğum yerden yavaşça kalkıp göletin suyunun yarattığı küçük su çukurlarından birinde elimdeki mendili ıslattım. Adımlarım beni yeniden Billy'nin yanına taşımıştı. Önüne çöküp parmaklarımla çenesini kaldırdım. Boynuna kadar inen kanları ıslattığım mendille temizlemeye çalışırken Billy bileğimi sıkıca kavradı. Gözlerim onunkileri bulduğunda ne yaptığımı anlamaya çalışıyor gibiydi.
"Neden bu halde olduğumu sormayacak mısın?" Yüzüne yeni baktığım için konuşurken acı çektiğini şimdi fark etmiştim.
"Anlatmak istersen, anlatırsın." Mendili temizlemek için yeniden suya doru giderken Billy'nin arkamdan güldüğünü duydum.
"Bana oyun oynama, Baekhyun çoktan yumurtladı değil mi?"
"Sence?" Dudağının kenarını tekrar ıslattığım mendille sildiğimde yüzünü acıyla buruşturmuştu. "Hangi akılla babana böyle bir şeyi söyledin Billy?"
"O veleti geberteceğim. Bunu da mı anlattı?"
"Ona kızma, senin için o kadar endişelenmiş ki onu deli gibi ağlarken buldum. Sümükleri burnundan akıyordu."
Billy ile birlikte kıkırdayıp yüzünü temizlemeye devam ettim.
"Neden benden kaçmıyorsun? Babam ruhumun hastalıklı olduğunu söyledi." Dedi Billy tıslarken. Şaşkınlıkla araladığım bakışlarımı acıyla buruşan yüzünde gezindirdim.
"Hastalıklı mı?"
"Evet, hastalıklı bir ibne olduğumu söyledi." Sebepsizce dolmaya başlayan gözlerimle onunkilere bakmaya devam ettim. Tanrım, neden canım bunlar bana söylenmiş gibi yanıyordu?
"S-sen hastalıklı falan değilsin. İbne de değilsin!"
"Hey' Yavaşla-" Billy'nin acı dolu sesiyle onun yaralarını sertçe temizliyor olduğumu fark ettim.
"Tanrım, özür dilerim Billy, çok üzgünüm." Yaralarının üzerini üflerken bir yandan da özür dilemeye devam ediyordum. Billy yüzümü kavrayıp beni durdurduktan sonra bedenimi çimenlerin üzerine bırakmama yardımcı oldu.
"Babam haklı Luhan, bu doğru değil. İki erkeğin birbirini sevmesi- Bunu kabul etmek o kadar uzun zamanımı aldı ki. Yine de keşke babama söylemeseydim diyemiyorum. Oğlunun bir ibne olduğunu bilmesi gerekiyordu. "
Billy'nin çenesini sertçe kavrayıp kendime çevirirken bakışları şaşkınlıkla açılmıştı.
"Bana bak!" dedim gür çıkan sesime engel olamazken. "Sen ibne falan değilsin! Bunu kendine nasıl söyleyebilirsin, sen... İki kişi birbirini sevebilir!"
'Ama Sehun seni sevmiyor.' Diye atıldı iç sesim. Gözlerim odağını kaybedip Billy'nin dudaklarına kaydı.
"İki erkek de birbirini sevebilir mi?" Billy'nin yumuşak çıkan sesiyle gözlerim yeniden dolarken yavaşça başımı salladım.
"Sevebilir."
"Ben, seni sevebilir miyim?" Başımı kaldırıp Billy'nin dolu dolu olan gözlerine baktım.
"Billy..."
'Ban başka birini seviyorum.' ... 'Ben Sehun'u seviyorum.'
Dudaklarımın üzerindeki baskı Sehun'da hissettiğim gibi sıcacık değildi. Yine de denedim, dudaklarımı kusma isteğiyle birlikte yavaşça aralarken beni öpen kişinin Sehun olduğunu hayal etmemeye çalıştım. O Billy'di. Beni sevmek isteyen kişiydi.
"Luhan!"
Bedenim bir anda havalanıp tekrar çimenlerle buluşurken Sehun'un güçlü bedeniyle Billy'nin üzerine atıldığını gördüm.
"Sehun hayır!"
"Sen Luhan'ı nasıl..." Sehun Billy'nin yakasını sertçe kavramıştı, diğer eli Billy'e vurabilmek için hazır vaziyetteydi.
" Ben öptüm!" Sesim ağaçlara çarpıp olduğumuz yere dağılırken Sehun'un sıkıca yumruk yaptığı elinin bembeyaz olduğunu gördüm. "Billy'i ben öptüm!"
Sehun hala Billy'nin üzerinde duran bedenini bir santim bile hareket ettirmedi. Ardından sadece başını çevirerek gözlerime baktı. Orada ne gördüğümü tarif edemiyordum ama bakışları o kadar çok şey anlatıyordu ki, yanaklarımdan aşağı süzülen yaşlara engel olamamıştım. Bu adamın tek bir bakışıyla bedenimi bambaşka duygulara sürüklüyor olmasına anlam veremiyordum.
Sehun Billy'nin kavradığı yakalarını bırakıp üzerinden kalktı . Ardından bileğimi sarsılmaz bir güçle sıkarak beni de peşinden sürükledi. Nereye gittiğimizi biliyordum. Sesimi çıkarmadan beni gittiği yere sürüklemesine izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Stupid
चिक-लिट"B-ben bambaşka bir yere gidiyorken, sana geldim." "Onun yerine-" dedim derince yutkunurken. "Ben geldim sana."