8.Bölüm: Masal şehir; Mardin.

333 18 22
                                    


‧͙⁺˚*・༓☾ ☽༓・*˚⁺‧͙
𝙶𝚞̈𝚕𝚞̈ 𝚜𝚎𝚟𝚒𝚙 𝚍𝚒𝚔𝚎𝚗𝚒𝚗𝚎 𝚔𝚊𝚢𝚕𝚊𝚗𝚖𝚊𝚗ı𝚣𝚊 𝚐𝚎𝚛𝚎𝚔 𝚢𝚘𝚔 𝚙𝚊𝚙𝚊𝚝𝚢𝚊 𝚜𝚎𝚟𝚒𝚗.

                     𝐂𝐚𝐡𝐢𝐭 𝐙𝐚𝐫𝐢𝐟𝐨𝐠̆𝐥𝐮.

                      ‧͙⁺˚*・༓☾ ☽༓・*˚⁺‧͙
                       

Elimdeki çekici hafifçe bakır tepsiye dayandığım çiviyi ye öğrendiğim gibi hafifçe vurarak son çizgiyi de çakmıştım.

"Hay maşallah. Gel yarın çaylak olarak işe başla kızım."

Elimdeki çekici ve çiviyi eski ve kirli olan ahşap masaya bırakıp az çok yardım alarak, çivi ile yaptığım çiçeğe benzer geleneksel süslemeyi beğeni ile baktım.

"Sağolasın ustam sen olmasan yapamazdım vallaha." Yüzünde yaşanmışlığın izleri olan kırışıklık larını beli edercesine bana gülümseyip başımı okşadı.

"Ben gösterdim sen yaptın kızım. Doğuştan yetenekli sin sen." Yüzünü belki sabahtandır ayakta olan Boran ve Barlasa çevirdi. Ben ve Avdar amca dükanın önünde kurulan masa ve iki sandalyeyede otururken, onalar yaslandıkları dükan duvarından bizi izliyordu.

Bizim veledler, ikiz ve babamın 7.gereksizi sıkıldıkları için etrafı gezmeye gitmişlerdi.

"Bak şu Boran itine ona öğretecem diye az dağa habu parmağım dan oluyordum." Bana işaret parmağını gösteren Avdar amcayanın bu dediklerine Boran homurdanırken, ben ve Barlas gülmenek için kedimizi tutuk.

Arabada gülerim artık.

Avdar amca bu sefer Barlas ı  gösterdiğinde Barlas o güler halinden eser kalmamışken, bense dikkatle ne diyeceğini merak la bekledim. "Bu it ise o zamanlar bunun yaşıtı yok diye tek gelirdi, gelmesine de beş dakika gözümü ayırsam yok olurdu it oğlu." Bu sefer ağzımda bir kıkırtı kaçarken, Boran kardeşine Ne oldu yaram dergi gibi bakıyordu.

"O, zamanlar hepsi yaşıtları ile geliyordu benim yaşıt yoktu ne yapayım ustam sende beni çok zorluyor dun."

Barlasa bir an üzülmedim değil. Dedem on beş yaşına gelince babam, amcam, abilerim, kardeşlerimi ve kuzenlerim Avdar amcaya gönderip bu el sanatını öğrenmelerini sağlamış lakin herkezin yaşıt bir kuzeni varmış ama Barlas ın  yokmuş. Bu yüzdende sıkılınca yada usta fazla iş verince kaçıyormuş garibanım.

Avdar usta sinirlenip elini masaya vurunca Barlas la birlikte irkildim. "Peh sanki dedim bakır teli al tepsiye çevir it oğlu." Barlas homurdanması nın arasında Bir o kalmıştı zaten. Dediğini anlamıştım sadeçe. Avdar amca sandalyesin den kalkıp elimdeki tepsiyi aldı. "Bir su döktükmü hazırdır bu." Avdar amcayı onaylayıp onun arkasından geldim.

Fazla meraklı biri değilim hatta umursamaz ın tekiyim dir ama iş gelenek ve tarih olunca bizim yetimhanenin yanındaki apartmandan ben her dışarı çıkarken, Aselll! nereye gızz? Diye cırlayan Nazmiye teyzeden bir farkım olmuyor. Ben usta ile içeri geçerken, Barlas ve Boran da içerdeki duvara yaslanmaya karar vermişlerdi.

"Ali ağam çok şanslı böyle bir torun nasip etmiş, bu it lerden sonra sen onun için şifasın kızım."

Utandığımı beli etmemek için yüzümü başka bir tarafa çevirirken, Avdar amcada kocaman bir varil dolusu suyun içine tepsiyi soktu.

"Öyle deme ustam, hepsi senin değiminle it değil dir ya."

Boran bana tek kaşını kaldırarak bakarken, Barlas Sende mi lan. Der gibi baktığında omuz silktim.

Aşiret Ailem.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin