"Kimsenin sikinde değilsin!" Diyerek doktor koltuğunda oturan tzuyu ye sesimi yükselttim.
"Benimle düzgün konuş sana."
"Kapa o siktigimin çenesini. Unutma bu evlilikte bı tek senin kabullüğün var, benim yok."
"Öncelikle kim kimi siktiğini o gün hatırladık ikincisi eğer ki istemiyorsan ne diye benimle o gün seviştin?"
"Tzuyu malmisin yoksa mal gibi davranmak hoşuna mı gidiyor? O zaman sarhoştum aptal. Hiç birşeyi hatırlamıyorum."
"Banane, ben herşeyi hatırlıyorum."
"Utanmaz piç" dedim içimden.
"Hesap sorma sırası bende sana" diyerek ona içimden sovmemi yarıda kesti tzuyu.
"Ne hesabı?" Diyerek kaşlarımı havaya kaldırdım.
"Park jihyo ile neden bu kadar yakınsın? Ondan hoşlanıyorsun öyle değil mi."
Bilmiyorum.
"Evet hemde hiç olmadığı kadar hoşlanıyorum." Diyerekten ona doğru yürüdüm. Sol elimi sol omzuna koydum ve sıktım.
"Ona aşığım. Senin yanında olmayan duygular ve dürtüler onun yanında daha çok belirgenleşiyor." Duraksayıp gözlerimi gözlerine sabitledim.
"Senden boşanmak istiyorum chou tzuyu."
"İzin vermiyorum." Diyip omzundaki kolumu eliyle itti.
"Sen sadece benimsin, öyle kalicaksin."
"Tzuyu" diyip yakasını tuttum.
"Senden hoşlanmıyorum ve bu ölene kadar da aynı olucak, yeter. Çabalama, benim için çabalama. Git seni seven birini bul ama beni bırak. Ben jihyo yu seviyorum. Senden nefret ediyorum. Zoraki evlilik asla bir evlilik sayılmaz."
Gözleri dolmaya başlamıştı.
"Onu bana tercih mi ediyorsun?"
"Evet. Yaşasın! Sonunda anladın."
"Odamdan çık sana. Sana zarar vermek istemiyorum. Ben eve gelince konuşa-"
"Hayır. Ben eve değil boşanma davası açmaya gidiyorum. Belki hayatımın aşkı jihyo ile giderim."
"Sana ben ne yapicam?" Bununderken göz yaşları gözünden akmaya başlamıştı bile.
"Umrumda değilsin." Diyip odadan çıktım.
Kapının önünde derin derin nefesler alıp vermeye başladım. Sanırım başardım.
Ondan bosanicam.
Aslında jihyo hoşlantı konusunu bilmiyor, umarım ona açıklama yaptığımda kızmaz.
Hastaneden çıkıp arabama doğru yürümeye başladım. Mutluydum.
Otopark ta arabamı bulup anahtarı cebimden çıkardım tam kilidi açıcak iken telefonum çalmaya başladı.
Kılı açtıktan sonra cebimden telefonu çıkardım. Arayan kişi nayeon du.
Hiç bekletmeden aramayı açtım ve arabaya bindim.
"Efendim naye-"
"Sana, benim jihyo. Park jihyo." Duyduğum ses ile dondum. Anında karnımda garip bir his belirdi. Daha önce hissetmedigim bir his.
"E-efendim jihyo?"
"Şey bende numaran olmadığı için nayeon dan aramak zorunda kaldım. Şey dicektim bugün eve gidebilirim değil mi?" Duraksadı daha sonra da tekrar konuşmaya başladı. "Duyduğuma göre tzuyu ye boşanma davası acicakmissin istersen buraya gel ben sana yardım ederim, şey için yani boşanma için."
Bu açıklamasına hafiften sırıtıp sorusuna cevap verdim.
"Açıklama yapmana gerek yok jihyo, anladım ben ne demek istediğini ayrıca olur gelirim bugün ve evet bugün eve gidebilirsin ama nerde kalicaksin? Ailen seni eve alır mı hem annenin durumu nasıl?"
"Bunları sen buraya geldikten sonra konuşsak nasıl olur sana?"
"Olur hem konuşacak konu olurr"
"Evet sana o yüzden hadi gel bı kaç haftalığına otelde kalcagim için otelde kalicam yani otelde konuşuruz bunları, ne dersin olur mu?"
"Tabikii ben o zaman kapatıyorum hemen gelirim."
"Bekliyor olucam shasha" dedilten sonra telefonu yüzüme kapattı. Sanırım utandı.
Tatlı.
Bu kadın nasıl 30 yaşında aklım almiyor.
Kafamı iki yana sallayıp bu düşünceleri bı tarafa bıraktım.
Jihyo beni bekliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucize
Teen FictionZoraki evliliğinden bıkmış, doktorluk saatlerini kurtuluş saati olarak belirlemiş sana ve intihara teşebbüs ettiği için hastaneye kaldırılan avukat jihyo.