"Ben gırgır şamata sevmem, laubalilik sevmem. En sevmediğim şey yanımda cıvık cıvık hareketler yapılmasıdır. Özel hayatınızda ya da baş başayken nasıl olduğunuz beni ilgilendirmez ama benim yanımda iken bu hareketleri istemiyorum."
Karşımda beni dinleyen yeni timime bakıp konuşuyordum. Ben ciddi bir insandım ve yanımdakilerin de öyle olmasını isterdim.
Söylemem gereken herşeyi söyledikten sonra durdum.
"Söyleyeceklerim bu kadardı. Söyleyeceğiniz birşey yoksa dağılabilirsiniz."
Kimseden ses çıkmayınca kafamı salladım ve tekrar tabura yöneldim. İçeri girip albayın odasına ilerledim.
Kapıyı çalıp içeri girdim.
"Komutanım izninizle çıkıyorum işlerim bitti."
"Çıkabilirsin alev."
"Emredersiniz komutanım."
Erdem albayın odasından çıkıp bahçeye ilerledim. Telefonumu kimse rahatsız etmesin diye kapatmıştım.
Telefonumu açtığımda kardeşimin aradığını gördüm hemde üst üste aramıştı. Acil birşey olmuş olmalıydı çünkü bunu sevmediğimi biliyordu.
Onu geri arayıp telefonu kulağıma koydum. Aynı zamanda tugayın bahçesinden çıkıp bir taksi durdurdum.
"Alo bir sorun mu var ege?"
"Abla ben çok kötüyüm yanına gelebilir miyim müsaitsen?"
"Gel bende eve geçiyorum zaten. Konuşalım bekliyorum."
"Tamam abla."
Telefonu kapatıp taksiye bindim. Gideceğimiz konumu söyleyip arkama yaslandım. Acaba ne olmuştu da sesi bu kadar kötü çıkıyordu.
Taksi evin önünde durduğunda ücreti ödeyip evime çıktım. Üzerimi değiştirip koltuğa oturdum. Tam sigara paketini çıkartmıştım ki kapı çaldı.
Ayağa kalktım ve kapıyı açtım. Karşımda kesinlikle ağlayan bir ege görmeyi beklemiyordum.
Ayakkabılarını çıkartıp içeri girmesiyle sarıldım ve sırtını sıvazladım.
"Gel bakalım içeri ne oldu anlat."
Kapıyı kapattım ve birlikte salona ilerledik. Koltuğa oturup ona döndüm. Gözlerine baktım.
"Abla yine abimler kavga etti artık gerçekten çok sıkıldım. Evde sürekli bir kavga sürekli bir kavga. Senin yanınada gelemiyorum hiç evde olmuyorsun ki."
"Benimde hayatım bu ya ege. Hayırdır yine ne oldu da kavga ettiler."
"Abla seni öğrendiklerinden beri ya babamlarla kavga ediyorlar ya birbirleriyle deliricem artık."
Oturduğum yerden ona sarıldım. Onun içinde zordu hep tek başınaydı.
Ben çocukluğumdan beri yetimhanede büyümüştüm. Geçen yıl yani 24 yaşımda ise ailemin yaşadığını öğrenmiştim fakat kimseyle görüşmüyorum. Bir tek egeyle.
"Of abla boşver ya sen ne yaptın yeni timle tanışacaktın. Sen şimdi onları laflarınla kurşuna dizmişsindir."
"Aşk olsun ege ben öyle bir insanmıyım sadece birazcık uyardım birazcık."
"Abla senin birazcık dediğin genelde adamı öldürür."
Ufak bir kahkaha atarak yüzüne baktım. Ona dönüp saçlarını karıştırdım. Karakterim dolayısıyla insanların yanında hep soğuktum ama ege öyle değildi illa kendine çekiyordu insanı.
Egenin telefonunun çalmasıyla ona baktım.
"Büyük boy arıyo."
Büyük boy en büyük abisi oluyordu.
"Aç bakayım."
Kafasını salladı açıp kulağına verdi.
"Efendim abi."
"O kızın yanına gitmeyeceksin demedim mi lan ben sana! Tanımıyoruz etmiyoruz nasıl güveniyorsun lan!"
"Ab-"
"Ne abi lan ne abi! 5 dakika içinde evde olma sen ben göstericem sana abiyi."
Karşıdaki öyle bir bağırıyordu ki tüm konuşmayı duymuştum. Sonuç olarakta egenin yüzüne kapatmıştı.
"Sen git artık ege daha fazla kızdırma biz sonra yine görüşelim senle."
Sessizce kalkıp kapıya ilerledi. Ayakkabılarını giyip yüzüme baktı.
"Bir dahaki seferde umarım mezarına gelmiş olmam abla."
Arkasından baka kaldım. Hem bana hem onlara sinirliydi daha fazla görüşemediğimiz için.
Herkes kendi hayatındaki sorunlarla uğraşırdı. O abileriyle kavga etti diye ağlarken ben tüm timim şehit oldu diye ağlıyordum.
İşte hayat bazen bu kadar acımasızdı. Herkesin derdi kendine ağırdı.
Benim adım alevdi ve ben adım gibi dokunduğum her yeri yakardım.
🤍
Göz yaşını değilde ağlatanı silmeli bazen insan.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Tabiki bu daha başlangıç ileriki bölümler daha iyi olacak.
Okuduğunuz için teşekkürler 🤍