13

567 25 16
                                    

Alparslanla birlikte restoranta girerek rastgele bir masaya ilerledik.

Boş vakit bulmuşken yemeğe çıkmıştık. Evde durmak beni bunalttığı için dışarda yemek yemek işime gelmişti.

Karşılıklı bir şekilde oturduk. Bir garson gelip önümüze menüleri bırakıp gitti.

Menüye kısaca göz atıp salata sipariş etmeye karar verdim. Aç değildim sadece oyalanmak istiyordum.

Alparslanda karar verdiğinde garson çağırıp siparişlerimizi verdik.

"Geçen gün seni aradım neden açmadın?"

"Hatırlamıyorum ki alev."

Alparslanın bu davranışlarını artık anlamlandıramıyordum.

Davranışları eskisi gibi değildi artık çok garip davranıyordu. Sebebini ise asla anlıyamıyordum.

Belki ben fazla paranoyağımdır diye düşünerek kafamdaki düşünceleri silip attım. Belki sadece saçmalıyorumdur. Belkide saçmaladığımı ummak istiyorumdur.

"Ben lavobaya gidip geliyorum alparslan."

Sandalyeden kalkıp lavabonun olduğu tarafa doğru ilerlemeye başladım. Saçlarımı tekrardan toplayacaktım.

İlk önce ellerimi yıkayıp sonra kuruladım. Saçlarımı açıp elimle düzelttim sonra tokamı bileğime takarak Saçlarımı tekrardan toplamaya başladım.

En az kaderim kadar kara olan saçlarımı sıkıca topladım. İşim bittiğinde tekrardan ellerimi yıkayıp çıktım.

Masaya ilerlemeye başladım. Alparslan telefonla konuşuyordu ama beni gördüğü gibi telefonu kapatıp bana döndü.

Ben oturduğum gibi yemeklerimizde geldi. Salatamdan bir çatal alıp yemeye başladım.

Mesleki deformasyon olarak arada bir istemsizce etrafı süzüyordum. Ama bazen tehlike en yakınınızda oluyordu.

Önüme dönüp yemeğime devam ettim. Telefonumun çalmasıyla cebimden çıkartıp kim olduğuna baktım.

"Bir arkadaşım arıyor hemen geliyorum."

Arıyan albaydı ancak söylememek daha doğru geldi. Masadan uzaklaşıp kapıya doğru ilerledim. Telefonu açıp kulağıma koydum.

"Alev beni dinle ve çabuk cevap ver alparslan yanındamı?"

"Evet komutanım burada."

"Alev çabuk uzaklaş hiç vaktin yok hızlı ol."

Tam konuşacakken kafama dayanan birşey hissettim. Sonra insanların çığlıklarını duydum.

"Artık çok geç."

Telefonu kapatıp cebime koydum ve yavaşça arkama döndüm.

Kafama silah dayamış olan alparslana baktım. O bana baktı. O an herşey yerine oturdu ve yapboz tamamlandı. Alparslan, alparslan değildi. O içimize sızmış bir haindi.

Biraz hayal kırıklığıyla, biraz sinirle, biraz da tiksintiyle baktım ona. Askerlerimi şehit eden de buydu.

Hızlı bir darbeyle eline vurup elini ters çevirdim. Silahı düştükten sonra dizine tekme atıp yere düşürdüm. Silahın kabzasıyla ensesine sert bir darbe vurup bayılttım.

O silahı doğrulttunmu sıkacaksın. O anda sıkmazsan karşındaki o silahı bir yerlerine montelerdi.

Tam kafamı kaldırdığım anda karşımda terörle mücadele ekiplerini gördüm.

Yanıma yaklaşıp yerde yatan artık adı her neyse o kişiyi alıp götürdüler. İfade vermem için benide çağırdılar.

Telefonumu çıkarıp öncelik olarak erdem albayı aradım.

"Alev!"

"Komutanım iyiyim etkisiz hale getirdim zaten şimdi TEM ekibide aldı gelip götürdüler bende ifade vermeye gidiyorum."

"Tamam alev. Hiç beklemiyorduk böyle bir şeyi. Nasıl oldu hiç anlamadık."

"Haklısınız komutanım."

Telefonun kapanmasıyla cebine koydum. Daha ne olabilir dediğim her gün daha kötüsü oluyordu.

🤍

Ben dedim bomba bölüm gelecek diye agahahjd

Hiç beklemiyordunuz dimi.

Olsun olsun büyüyünce unutursunuz sösmsöf

Okuduğun için teşekkürlerrr 🤍😉

Alev (Kadın Asker)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin