-10-
Akşam yemeği hazırlıkları için mutfaktayken zilin çaldığını duydu Ebru. Bu saatte bir misafir beklemiyorlardı. Biraz merak etse de Akel ve Belkıs Hanım'ın salonda olduğunu bildiği için hazırlıklarına devam etti.
Kapı sesine "Allah Allah, kim ki bu saatte?" diye kalkarak giden Akel meraklıydı. Belkıs Hanım da onun gibi merakla başını eğmiş, kapıya bakıyordu.
Kapıyı açar açmaz karşısında "Sürpriiiz!" diyen Yeşim'i görünce yüzü kaskatı kesildi Akel'in. Buz gibi oldu. Elinde de karton bir paket sallıyordu. "Akşam yemeğine yetiştim inşallah."
Donup kalan Akel bakışlarıyla ne işin var burada dese de Yeşim oralı değildi. "E içeri almayacak mısın beni?" Başını içeri uzattı. "Ebru nerede?"
Elini havluyla kurulayarak kapıya doğru gelen Ebru, Yeşim'i görmeyi beklemiyordu. O olaydan önce de arada çat kapı gelme gibi çılgınlıkları vardı ama o zaman Ebru için kaçık arkadaşıydı Yeşim. Şimdiyse kocasıyla yatan, arsız ve utanmazca gelip huzur bozmaya çalışan bir ayrıkotuydu.
Elbette içindeki bu hisleri açığa çıkarmadan eski samimiyetini takınmaya çalıştı. "Aa, canım hoş geldin." diyerek göstermelik sarıldı Yeşim'e.
"Hoş bulduk canım, buradan geçiyordum bir uğrayayım dedim." Elindeki paketi Ebru'ya uzattı. "Nefis bir şarap getirdim."
"Teşekkür ederim canım ama ben pek içmiyorum biliyorsun. Akel'le siz içersiniz."
Belkıs Hanım akşam akşam yapılan bu münasebetsizliği pek hoşnut karşılamasa da tebessüm etmeye çalışarak "Hoş geldin kızım." dedi.
Yeşim her zamankinden daha saygılı ve uysal bir ifadeyle karşılık verdi. "Hoş bulduk efendim, nasılsınız?"
"İyiyim kızım, sağ ol."
Ebru yalıkazığı gibi dikilen kocasına bakış attıktan sonra arkadaşına döndü. "Hadi sen içeri geç canım, ben akşam yemeği için hazırlıkları tamamlayayım." Neden böyle suspus olduğunu bildiği kocasına döndü. "Akel misafirimizi niye içeri davet etmiyorsun? Aşk olsun."
"Pardon hayatım." Öfkesini gizleyen imalı bir bakışla içeri buyur etti Yeşim'i. "Buyur Yeşim, tekrar hoş geldin."
"Hoş bulduk Akelciğim." Saçlarını savurarak içeri geçti kadın. Belkıs'ın hemen karşısındaki koltuğa kurulup oturdu. "Ebru geldiğinizden bahsetti, ben de yolum düşmüşken sizi de bir göreyim dedim."
"İyi yapmışsın kızım, hoş geldin."
Görünürde bir şey yoktu. Ancak Belkıs Hanım Yeşim denen bu kadını biraz garip bulmuştu. Pek hazzetmemişti. Kendisine sıcak davranıyordu, samimiydi ama bir şey vardı. Sanki kendi eviymiş gibi rahat hareket etmesi, istediği yere oturması, fazla laubali tavırları pek de hoşuna gitmiş sayılmazdı. Ama sıcak kızdı Yeşim. Samimiydi. Hani şu içi dışı bir olan tiplere benziyordu. Hem belki de Belkıs Hanım'ın önyargısıydı bu. O herkese karşı tedbirli yaklaşırdı. Eski topraktı sonuçta. Görmüş geçirmişti. Hem kötü biri olsa Ebru onunla arkadaşlık eder miydi?
İlerleyen zamanlarda Belkıs Hanım ve Yeşim arasındaki sohbet ilerlemiş, birbirilerine alışmışlardı. Yeşim hâlini hatırını soruyor, Belkıs Hanım'ın anlattıklarını ilgiyle dinliyordu. Cana yakın kızdı şu Yeşim.
"Çocuklar, izninizle ben bir lavaboya gideyim." diyerek yanlarından ayrılıp tuvalete gitti. İşi bitip salona döneceği zaman önce mutfağa uğrayıp gelinine baktı. Başını kapıdan içeri soktu usulca. "Kızım, yardıma ihtiyacın var mı?"
Salatayı doğrayan Ebru gülümseyerek kadına döndü. "Her şey hazır Belkıs anne, salatanın sosunu kattıktan sonra masa hazır."
"Tamam yavrum, tek başınasın diye bir yoklayayım dedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Yıldızlar
General FictionDoğu Karaçay, rakibini bitirmek isteyen hırslı ve gizemli bir adam. Ebru Akyel Çelik; en yakınının ihanetine uğramış, masumiyetini bir kenara bırakıp tamamen değişmeye hazırlanan canı yanmış bir kadın. Bu hikâye, iki yabancıyı bir araya getiren kade...